LİDER TAKIM

LEVENT KALKAN'IN ANALİZİ

İLK YARI:

Robert Prosinecki sahaya sürdüğü 11'de Bobo, Mouche ve Biseswar'a birlikte şans verdi. Hırvat hoca, Karabükspor'un geçtiğimiz hafta Fenerbahçe karşısında ortaya koyduğu harika performanstan etkilenmiş olacak ki savunma yaparak değil, kontrollü hücum ederek puan koparmayı hedeflediğini gösterdi. Fenerbahçe'de ise Karabük'teki 11'den farklı olarak Meireles ve Bekir sahadaydı. Ersun Yanal'dan beklenen kadro da buydu.
Fenerbahçe ilk yarının ilk bölümlerinde dağınık ve tedirgin, son 20 dakikasında iştahlı ancak beceriksizdi. Gökhan ve Caner'in kanatlardan hücuma katılmaya başlaması sarı-lacivertli takımın oyunu belli ölçüde rakip sahaya yıkmasını sağladı. Ancak Kuyt, Emenike ve Sow üçlüsünün yaptığı basit top kayıpları birçok atağın başlamadan bitmesine neden oldu. Fenerbahçe bu nedenle organize ataklarla değil, Kayserispor savunmasından dönen toplarla pozisyonlar buldu.
Fenerbahçe'nin ilk 4 şutunu Cristian attı. Bu şutlardan üçü auta gitti, birini de kaleci Gökhan çıkardı. Diğer etkili şut ise bir başka orta saha oyuncusu Meireles'den geldi. İlk yarıda 5 etkili şutun da orta saha oyuncuları tarafından rakip kaleye gönderilmesi Fenerbahçe'deki lider eksikliğinin bir belgesi adeta. Forvetler değil, orta sahalar şut atıyorsa rakip kaleye forvetlere servis yapılmıyor demektir.
Emre'nin sakatlandığı günden bu yana Fenerbahçe'de forvetlere gollük ara pası atacak oyuncu yok. Duvar olacak, forvetleri golle başbaşa bırakacak oyuncu haftalardır çıkmıyor ortaya. Lider eksikliği Emre'nin forma giyemediği Beşiktaş derbisi, Çaykur Rizespor ve Karabükspor maçlarında en önemli problem olarak ortaya çıktı. Kayserispor maçının ilk yarısı da en başta lider problemi yüzünden golsüz kapandı.
Ersun Yanal ikinci yarıda yine dört hücumcuya dönecektir büyük olasılıkla. Karabük'te 4 forvet son yarım saatte tek pozisyon üretememişti. İkinci yarıda bir oyuncu liderliğe soyunmazsa kazanmak hiç kolay olmayacak.

İKİNCİ YARI:

Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki en büyük eksiği takıma liderlik yapacak bir oyuncunun sahneye çıkmamasıydı. Kuyt, Sow, Emenike, Cristian ve Meireles arasındaki paslaşmaların kalitesi düşük kalıyor, kanatlar da yeterince işlemiyordu. Bu eksiklik Baroni'nin penaltısıyla değil, Sow'un müthiş vuruşuyla ortadan kalktı, çünkü sarı-lacivertliler takım halinde ayaklandı.
Bobo'nun beraberlik sayısına tam zamanında yanıt veren Sow bireysel temposunu artırdı. Cristian topu daha fazla dikine oynadı, Mehmet Topal orta sahayı toparladı. Kuyt ve Emenike de daha istekli ve kararlıydı gol bölgelerinde. Tabii burada Kayserispor'un yediği ikinci golden sonra direncini kaybetmesi de temposunu yükselten Fenerbahçe'nin işini kolaylaştırdı.
Fenerbahçe'nin ilk yarısını golsüz kapattığı bir maçı 5-1 kazanması övgüye değer fakat eksikleri görmezden gelmemek gerek. Bobo'nun attığı golde Volkan'ın yaptığı acemilik, Bruno Alves'in yokluğunda savunmanın yaşadığı dağınıklık dikkat çekiciydi.
Sezonun ikinci yarısı ilk yarıyı 41 puanla kapatan Fenerbahçe için ilk devreden çok daha zor ve çok daha tehlikeli virajlarla dolu.
Sarı-lacivertli takımın bu nedenle 8 puanlık avantaja rağmen kadrosuna takviye yapması gerektiğini düşünüyorum. Emre'nin sık sık yaşadığı sakatlık sorunları, Cristian'ın uzun formsuzluk dönemleri, Meireles'in istikrarsızlığı zorlu ikinci yarıda Fenerbahçe'nin başını çok ağrıtabilir. Diego gibi Avrupa'nın büyük liglerinde kendisini fazlasıyla kanıtlamış bir 10 numaranın sorunları büyük ölçüde çözebileceğine inanıyorum…