"Adalet herkese lazım" deriz ya... Yanlışı ortaya çıkarırken, yanlış yapmak da adaletsizlik değil mi?

Hakemlerin bahis konusundaki yargılanmasında ne kadar sağlıklı olduğu daha sonra ortaya çıkacak. Şimdilik, Zorbay Küçük'te "küçük" bir falso gördük. Diğerleri araştırma safhasında...

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, "Sıra futbolcularda" dedi, ardından da, futbol ailesinden herkesin kontrol altına alınacağını söyledi. O sırada aklımdan geçenleri sorgulamasam, yazmasam olmaz.

Haberin Devamı

Süper Lig'de yer alan futbolcuların 263'ü yabancı... Türk olanları araştırmak kolay; Spor Toto'dan, ilgili şirketlerden TC kimlik numarasıyla sorgulamasını yaparsın, oynayanın da canını yakarsın.

Ancak, 25 Brezilyalı, 15 Portekizli, 12 Senegalli, 10 Alman, 10 Nijeryalı ve bilumum diğer ülke vatandaşı olan futbolcuları ne yapacağız? Onların acaba ülkesinde bahis üyeliği var mı? Bırakın legal olanı, bizim için yasadışı olanlardan oynayanı var mı?

Türk'ü bulduk, tamam. Ama yabancıya nasıl projeksiyon tutacağız? Rio Savcılığı'ndan araştırma mı isteyeceğiz?

Adalet terazisi her ülkeye göre farklı mı olacak, yoksa bizimkinin kefeleri sadece Türkleri mi tartacak?

Tabii ki yabancı futbolcu, sadece Süper Lig ya da 1. Lig'de... Ama Türkler her yerde... Diyelim, x kulüpten 8 futbolcunun bahis oynadığı ortaya çıktı. Ve bunlar, aynen hakemler gibi 8-10-12 ay hak mahrumiyeti cezası aldı. Bu durumda kulüplerin mağduriyeti nasıl karşılanacak? Kulüpler bu süre içerisinde, oyuncuların sözleşmesindeki maaşlarını yatıracak mı?

Talimat, futbolcunun en az altı ay müddetle kesinleşmiş hak mahrumiyeti veya müsabakadan men cezası alması durumunda, kulüplere haklı fesih imkanı sunuyor. Bu durumda oyuncu için verilen bonservis bedeli, kulübe bir ceza değil mi?

Veya bunları teknik adam olarak düşündüğümüzde; bir teknik sorumlu ceza aldığında kulübün bu konudaki yaptırımı ne olacak? Hafta içi takımı hoca çalıştıracak, hafta sonu sahaya yardımcısı mı çıkaracak? Hani aynı gölge antrenörlükte olduğu gibi arkadan mı dolanılacak?

Haberin Devamı

Bu ve bunun gibi birçok soru akıllara geliyor. Bunlar karşısında bazıları çıkıp, "Bu iş sulandırılıyor" diyebilir. Birileri, "Ceza verilmemesi için yazılıyor" bile diyebilir.

Ama burada önemli olan tabii ki süzgeçin nasıl çalıştırıldığı! Yoksa, "Neler gelmez felekten, develer geçer elekten!"

Futbol bir oyun, ama adalet değil...

O başka bir ligde!

Arat hem seçer, hem de seçilir
Beşiktaş, yönetimsel anlamda sıkıntılı, sportif açıdan daha da sıkıntılı...

Başkan Serdal Adalı, eski yönetimleri, "içimizden geçtiniz" diye eleştirirken, bu sezon yapılan transferler için yarın gelecek başka bir yönetimin kendileri hakkında ne söyleyeceğini düşündü mü acaba? Bilinmez.

Neyse; biz esas konumuza girelim. Eski Başkan Hasan Arat için uygulanan üyelikten "geçici çıkarma" eylemi... Neresinden baksanız, bana göre yanlış...

Arat'ın icraatları birçok kez yazı konusu oldu. Kulübe verdiği zarar, yaşattıkları, "Beşiktaş tarihi"ndeki siyah-beyaz sayfaların "kara"sıydı.

Fakat, yine tekrarlayalım, adalet herkese lazım değil mi? Tüzükte yer alan "Disiplin yaptırımları" bölümünün c fıkrasındaki, "Geçici çıkarma" ne kadar yasalara uygun?

Haberin Devamı

Gelin birlikte bakalım... Medeni Kanun'un 69. maddesi olan, "Oy hakkı" bölümünde, "Her üyenin genel kurulda bir oy hakkı vardır" demekte... Ayrıca, "Eşitlik hakkı" maddesinde de, "Her üyenin, derneğin faaliyetlerine ve yönetimine katılma hakkı vardır" ifadesi kullanılmakta...

Üstelik yasanın 82. maddesinde de, "Oy hakkından yoksunluk" çok açık bir şekilde belirtilmiş: "Hiçbir dernek üyesi, dernek ile kendisi, eşi, üstsoyu ve altsoyu arasındaki bir hukukî işlem veya uyuşmazlık konusunda alınması gereken kararlarda oy kullanamaz."

Dolayısıyla, gerek Arat, gerekse yine bir yıl geçici çıkarılma uygulanan, ancak itirazda bulunmadığı için genel kurulda oylanmayan eski Divan Başkanı Tevfik Yamantürk'ün "seçme ve seçilme" hakkını "tüzük marifetiyle" elinden alınamayacağını ben değil, yasa söylüyor.

Beşiktaşlı hukukçular buna çok daha iyi yorum getirecektir. Tavsiyem, tüzük-tadil kongresinde bu maddenin bir kez daha düşünülmesi...

Son söz de; Hasan Arat'ın savunması, genel kurulun oylarıyla okutulmadı. Bununla ilgili oylama hangi önergeye göre yapıldı, bu önergeyi kim imzaladı bilemem. Ama savunma hakkının kutsal olduğunu en iyi, eski bir emniyetçi olan genel kurulun Divan Başkanı Affan Keçeci bilmeliydi.

Orkun'un üzerindeki kambur
Etme bulma dünyası! Sanki Mert Günok'un ahı tuttu.

Mert'in kaptanlığı elinden alınırken ne diyordu Başkan Serdal Adalı: "İşin açığı Galatasaray maçındaki o sarı karttan sonra inanın ben de çok endişelendim." Yani, hatırlatalım, hakeme itiraz için yanına giden Mert'in sarısının kırmızıya dönmesinden ürkmüştü Serdal Başkan...

Demek ki, pazubandı takarak yeşilde geçen Orkun Kökçü için de "kırmızı" yanabiliyor.

Sakın Orkun'a kızmayın. 24 yaşındaki bir yıldız adayı, üzerindeki bu kadar yükle ne kadar hızlı tırmanabilir? Gençler ligi de dahil olmak üzere, kariyerinde sadece tek kırmızı kartı bulunan bir futbolcu, Süper Lig'de, henüz 11. haftada 2 kez kızarmışsa, şapkanızı önünüze koyun, "Biz nerede yanlış yaptık" deyin, lütfen...

Ama biliyorum, o şapka nedense kafadan hiç çıkmıyor.