3 takımı şampiyon yapmak!!!
Yazılı ve görsel basında sürekli aynı ifade kullanılıyor: “3 büyükleri şampiyon yapan Mustafa Denizli tarihe geçti...”
Mustafa Denizli’nin 1987-1988 sezonunda Galatasaray’ı, 2000-2001 sezonunda Fenerbahçe’yi, 2008-2009 sezonunda Beşiktaş’ı şampiyon yaptığı yazılıyor, söyleniyor... Oysa benim hatırladığım öyle değil. İnternetten yaptığım araştırmalar da şöyle diyor: “1984 yılında Galatasaray teknik direktörlüğüne gelen Derwall, görevdeki 3. yılı olan 1986-1987 sezonunda Galatasaray ile lig şampiyonluğunu kazanırken, 
sarı-kırmızılı takım 14 yıllık aradan sonra bu başarıya ulaşmış oldu. Derwall, 4. sezonunda da (1987-1988) Galatasaray’da şampiyonluk yaşadıktan sonra teknik direktörlük kariyerine son verdi.”
Pazar akşamı TRT1’deki Stadyum’da yayınlanan görüntüler de gösteriyor ki; 1987-1988 sezonunda Galatasaray’ın şampiyonluğunda takımın başında Derwall var, Mustafa Denizli antrenör.
3 takımı şampiyon yapmak ayrı, 3 takımda şampiyonluk yaşamak ayrı...
Bence Mustafa Denizli de durumun farkında, ama bozuntuya vermiyor...
Mesela konu üzerine sorulan sorulara lig bitmeden önce “3 takımda şampiyonluk yaşamak elbette önemli, ama daha önemlisi 3 güzide kulüpte görev yapmak” diye yanıt vermişti...
Yine bence Mustafa Denizli 3 takımda şampiyonluk yaşamıştır, ama 3 takımı şampiyon yapmamıştır...
Mustafa Denizli’nin 3 takımı şampiyon yaptığı düşünülüyorsa eğer; şöyle de düşünmek mümkün: “Beşiktaş’ın efsane kaptanlarından Tayfur Havutçu, jübilesinden 3 yıl sonra Beşiktaş’ı şampiyon yaptı...”
Doğru mu bu?
Tabii ki hayır!
Tebrikler!
Bir lig daha yaşandı ve bitti... Manzara netleşti: Kartal yıllar sonra şampiyon. Naftalinli bayraklar çıktı sandıklardan... “Kalitesi düşük, heyecanı büyük” bir sezon daha bitti. Artık önümüzdeki sezonlara bakacağız. Bu şampiyonluk önce bana, kardeşim Tümay’a, beni Beşiktaş’lı yapan Altay Abi’me, Ayla Abla’ma, Elif’e, Esra’ya, Orhan Dayı’ma, Mahir Sayın’a, Milliyet’ten Serdar’a, Bilal (Meşe) Abi’ye, Attila (Gökçe) Abi’ye, Apo’ya, Gökçer’e, Yasin’e, Mehmet’e, NTV’den Mustafa’ya, Volkan’a, Selin’e, Cem’e, Sonay Dikkaya’ya, Güntekin Onay’a, Hakan Gündoğar’a, Ercan Taner’e, Adnan Bostancıoğlu’na, Murat Kosova’ya... Ve en önemlisi bir an önce iyileşmesini umduğum Vedat (Okyar) Abi’ye... diğerine, ötekine, öbürüne... Nice Beşiktaşlı’ya hayırlı olsun...
Tebrikler...
Tatil aşkına!
Geçen hafta son lig maçları oynanmadan önce Alex’in futbolcularla toplantı yaptığını duymuştum. “Arkadaşlar Trabzonspor maçını kazanamazsak tatilimizi 15-20 gün kısa kesip, antrenmanlara başlamak zorundayız. Galibiyet alıp, ligi 4. sırada bitirmemiz bize 15 gün fazla tatil demek” mealinde cümlelerle arkadaşlarını motive etmiş Kaptan Alex. Maç öncesinde iddaa oynayıp Trabzonspor’u banko görenleri de bu konuda uyarmıştım, “Aman! Fenerbahçe’yi hafife almayın” diye...
Maçın son saniyelerinde Güiza’nın son dakikada attığı gol, Fenerbahçe’yi ezeli rakibi Galatasaray önünde 1 basamak yukarı taşırken, 15 günlük fazla tatilin adresi de Florya’dan Samandıra’ya kaydı... Güiza’nın golünden sonra Volkan’ın kalesinden koşup Güiza’ya sarılmasının sebebi gayet manidar: “Gelsin Bodrum, gitsin Çeşme... Olmadı yurtdışı. 15 gün fazla tatil. Hey hey hey...”
Ben bunları düşünürken, maç sonunda konuşan Alex, benim düşüncelerimi onaylayan bir açıklama yaptı: “Trabzonspor galibiyeti bizim için belki de sezonun sonunda elde edilmiş en önemli şey. Bu galibiyet sayesinde Avrupa Ligi turlarında bir maç fazla oynamak için erken dönmek zorunda kalmayacağız...”
Kötüye bir şey olmaz!
Erman Toroğlu: Domuz Gribi var dikkat etmek lazım!
Şansal Büyüka: Sana domuz falan dokunmaz hocam.
(Maraton Lig TV)
Red-Kit’i mi?
İngiltere Premier League’de 4-5 takımın dışındaki maçları, mesela West Bromwich’in maçını, izleyeceğime çizgi film izlerim daha iyi.
(Rıdvan Dilmen - %100 Futbol, NTV)
????
Serhat Ulueren: Başkan Demirören nerede Devrim?
Sinan Engin: Ağlıyordur bir yerde.
(Telegol KanalTürk)