Skorer Rashomonlar ülkesi

Rashomonlar ülkesi

17.06.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Rashomonlar ülkesi

Evet, gerçekten de hayatımızda bolca Rashomon hikayeleri vardır, ama herhalde Kurosawa bile bu ülkede transfer sezonunda ortaya çıkan binlerce değişik Rashomon senaryosunu hayal edemezdi! Neredeyse 4 yıl sonra (Rüştü'den beri) ilk defa bir Türk oyuncu, Avrupa'nın 5 büyük liginden birine transfer olmuştur, ve koca koca kulüp yöneticileri Tuncay'ın gidiş biçimini eleştirmekte, Boro'nun Premier Lig'i 12'nci bitirmesini küçümsemektedir. Oysa, M'brough'nun 12'nci bitirdiği ligden 8 takım Avrupa kupalarına gitmektedir, ve bu ligi dünya çapında 204 ayrı televizyon kanalı naklen yayınlamaktadır. Diğer taraftan Galatasaray, (doğru bir kararla) yabancı oyuncularına maaşlarını belli bir düzeye çekmeyi teklif ediyor, ama yıllık 1,2 milyon euroya bir Danimarka Ligi oyuncusu getirmekten de geri kalmıyor. O mevkide yıllık 300 bin euro alan ve beğenilmeyen oyuncu ise Galatasaray'la ilişkisi bittiği gün Almanya Ligi'ne transfer oluyor. Bu arada bu beğenilmeyen ve muhtemelen havaalanında hiç kimsenin uğurlamadığı oyuncu (Inamoto) dışında da Almanya Ligi'nden herhangi bir takımın Türkiye'den transfer etmek istediği bir oyuncu var mı, bilemiyoruz. (İki iyi oyuncumuzun Almanya 2. Ligi'ne gittiğini de not etmek gerek) . 34 yaşındaki Roberto Carlos'un, Türkiye'ye gelişinin gazetelerde iri puntolarla duyurulduğu gün, küçük bir kutuda verilmiş bir başka haberden 28 yaşındaki eski Manchester United'lı Kleberson'un alacaklarını alamadığı gerekçesiyle bedelsiz olarak Fluminense'ye transfer olduğunu okuyoruz. Rashomon etkisindeki Türk futbol kamuoyuna göre R.Carlos dünyanın en büyük yıldızlarından biri, Kleberson'sa bitmiş bir oyuncu... Transfermarkt.de sitesine göre ise, R.Carlos'un bugünkü değeri 6,5 milyon, Kleberson'un da 6 milyon 350 bin euro... İzleyenler bilirler, Akira Kurosawa'nın Oscarlı filmi Rashomon'da, bir olayın 4 farklı tanığının aynı vakayı birbirinden farklı (hatta çelişkili) 4 biçimde anlatışı konu edilir. Hadise, ormanda evli bir çiftle karşılaşan bir kötü adamın, erkeği öldürüp, kadına tecavüz etmesinden ibarettir. Ama olayın 4 tanığının anlattıkları hikayeler birbirinden öyle farklıdır ki, filmin sonunda bu durumu "algının subjektifliği" ile özetlemek çok da kolay olmaz, ve kendimize bile itiraf etmekte zorlandığımız bir çıplak gerçekle karşılaşırız: "İnsanoğlu zayıftır, ve dünyayı kendi menfaat penceresinden izlemektedir." Roberto Carlos, Linderoth veya Tuncay transferleri gerçekten değerli hadiseler... Ama Kleberson'un, Inamoto'nun, Tigana'nın veya Hooijdonk'un bu ülkeden gidiş biçimlerini gözlemlediğimizde değer yargılarımızın menfaat duygularımızdan çok açık biçimde etkilendiğini, hatta zaman zaman yargılarımızı menfaatlerimize sattığımızı kabul etmek zorundayız. Esas ölçü, bu ülkeye nasıl gelindiği değil, bu ülkeden nasıl gidildiği olmalı... Turkcell Süper Lig, omuzlara alınarak gelen oyuncu sayısı patladığında değil, omuzlara alınarak giden oyuncu sayısı arttığında medeni futbol haritasındaki yerini alacak. Intertoto Kupası'nda değişen formatla UEFA yolunun kolaylaştığı hepimizin mâlumu. Temsilcimiz Trabzonspor'un da UEFA yolundaki muhtemel rakipleri önce Hırvatistan'ın NK Zagreb, sonra da Romanya'nın Otelul Galati takımları olacak gibi görünüyor. Normal şartlarda ikisi de, Türkiye Ligi'ni dördüncü bitiren bir takımı zorlayamayacak ekipler.Lâkin Trabzonspor'un kamp dönemini bölmeme adına Intertoto'da farklı bir on bir ile mücadele edeceğini okuyoruz basından... Aynı kupada mücadele edecek Blackburn, Lens, Hamburg veya Sampdoria'nın böyle bir uygulamaya gideceğini duymadık henüz. Umarız Trabzonspor'la ilgili yazılanlar da doğru değildir, çünkü sanıyorum Türkiye'nin de UEFA'da bir ekstra takıma en az İngilizler veya İtalyanlar kadar ihtiyacı var. Intertoto Kupası Orta ve Kuzey Amerika Futbol Birliği CONCACAF'ın uluslar arası futbol organizasyonu Gold Cup'a, bir Fransız sömürgesi Guadeloupe, FIFA üyesi olmadığı halde katılabiliyor. FIFA, özel bir izinle dokuz adadan oluşan bu küçük toprak birliğinin futbol oynamasına yardımcı oluyor, sporun siyaset üstü birleştirici yönünü gösteriyor bu davranışıyla...Küçük ada takımı Guadeloupe'nin Gold Cup'ın favorilerinden Kanada'yı 2-1 yenerek tarihi bir başarı elde ettiği geçtiğimiz cumartesi günüyse, bir başka küçük hadise yaşanıyor, bir başka küçük adada...Kıbrıs Futbol Federasyonu'nun yeni lokali açılıyor, ve orada ligin kurucusu takımlara ödüllerini veren Platini'ye, tek Türk ekibi Çetinkaya'nın temsilcisi tepki göstererek plaketi kabul etmek istemiyor. Gerekçesi ise basit, Guadeloupe'ye verilen "top oynama" izni, Kuzey Kıbrıs'a verilmiyor.Platini, bu mesele ile ilgileneceğini söyleyerek hadiseyi büyütmüyor. Ben, Çetinkaya Kulübü yetkilisinin tepkisini destekliyorum doğrusu, bu davranışı özel turnuvalara katılıp Laponya, Cebelitarık, Sankt Pauli ile kapalı devre oynamaktan çok daha yerinde buluyorum. Kuzey Kıbrıs'ın hakkını araması gereken arena UEFA, FIFA olmalı... Başka mecralarla yetinilmemeli... umeleke@milliyet.com.tr Guadeloupe ve Çetinkaya

Yazarlar