Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Galatasaray’ın göz kamaştıran galadan hüsranla ayrılması, sonrasında Beşiktaş’ın 3-0’dan 3-3’e yakalanması ile bir başka hüsran yaşamasının ardından, Fenerbahçe için “Şahane Pazartesi” oldu.
Maçı kazandı, Galatasaray ile Beşiktaş’ın darbe yediği haftada moral üstünlüğünü ele aldı. İlk defa yeni işler yaptı. Rakip savunmanın arkasına sürekli uzun toplar attı. Öndeki oyuncular, her uzun topa deparlandı.
Bunun sonucu; Joshua King’in golü geldi. Bu uzun topların sonucu; Emre‘nin bariz gol şansından gördüğü kırmızı kartla Kasımpaşa bir eksik kaldı.
Joshua King gol öncesi deparı, topu kontrolu, kaleci Ertuğrul’dan sıyrılışı ve son vuruşu ile bir umut ışığı yaktı. Sonrasında bir-iki iyi top da attı, asist de yaptı, bir şutu da direkte patladı. Sanki uzun süre yoğun bakımda yattıktan sonra ilk defa gözlerini açan hasta gibiydi. Sahalara, futbola, gollere döneceğinin sinyallerini verdi.
Valencia maç içinde çok kötüyü de yaptı, çok iyiyi de... Attığı kafa golünde yüksek atlamacı gibi havaya çıktı, kafa ile değil sanki balyozla vurdu. Kasımpaşa ağlarına sanki top değil, bir gülle yapıştı.Valencia bu kadar yükseklere çıkacaksa, böyle darbeli vuracaksa, Fenerbahceli oyuncular yemeden-içmeden sürekli Valencia’nın kafasına top indirmeliler.Lincoln Henrique, “papatya falı” gibi bir iyi, bir kötü... Papatya falından bu maçta Gustavo, Lincoln’un iyisi çıktı. Diğer Henrique, yani Gustavo, çok az gelen, sıkıntı yaratamayan Kasımpaşa’nın önde oynayan futbolcularına rağmen, gene de çok güven vermedi.
Emre Mor, “yedi bela” gibi... Ele-avuca sığmıyor. Her fırsatta golü ve kaleyi düşünüyor. Her fırsatta vuruyor. Topla biraz daha az oynasa, tadından yenmeyecek. En önemlisi; Arda ihmale gelmez. Jesus artık bunu anlamış olmalı...
Fenerbahçe, iştahıyla, hızıyla, ilk defa uyguladığı rakip savunmanın arkasına uzun pasları ve adam kaçırmaları ile bir puan maçını, adeta gösteri maçına çevirdi. Tabi şunu hesaba katmalıyız. Karşısında Kasımpaşa diye bir takım yoktu. Kasımpaşa‘nın adı vardı, arması vardı, forması vardı, sahada kendisi yoktu. Fenerbahçe bu hızlı, iştahlı ve üretken oyununu sıkı bir rakip önünde ortaya koyabilirse, o zaman “tamam” dır. O zaman Jesus felsefesi sahada diyebiliriz.
Eleştirmesini biliyoruz, alkışlamasını da bileceğiz. Cumartesi ve pazar günleri rakiplerinin hüsrana uğramasının ardından, futbolla barışık Fenerbahçe için “Şahane Pazartesi” oldu.