Sevmeyi, sevinmeyi bilmek

TERS KÖŞE


       Duygular zincirleme reaksiyon gibi içiçe geçmiş patlamalarla yaşanıyor.
       Sevgiler tapınmaya dönüşmüş; nefretler, namlu ya da bıçağın ucunda...
       Herşeyimiz abartılı. Zenginlik, yoksulluk bile...
       Aklımız karışık, mantık emanetçide, düzey ayak bileğinde.
       Sohbetler, saptamalar, öncelikler, geyik boynuzuna takılmış kaçıyor:
       Format, sporda da değişmiyor. Fenerbahçe'de önce futbolcular, ardından avantalar kesilince yöneticiler "sahtekar" oluyor...
       Galatasaray ise "ayı yavrusunu döverek severmiş" misali "abası yanık" bir pres görüyor.
       Mallorca dönüşü İzmir havaalanında bir futbolcu bağırıyordu:
       "Ne biçim seviyorsunuz be, on tokat, beş yumruk yedim"
       Akşam ise, maçtan gelip maça çıkacak adamları sevgiden uyutmayan taraftarları otelin çevresinden uzaklaştırmak için polis çağırılıyordu...
       Ve Fatih Terim...
       Onun adını tesislere vermek, devlet nişanı ile ödüllendirmek, heykelini dikmek, turizmi omuzlarına yüklemek, şirketlere yönetim dersi verdirmek, bir numaralı hedefimiz oldu. Bazı yazarların bile "fahri amigoluk" yaptığı ülkemizde bunun hazmı biraz zor. "Netekim" okudunuz Selim Soydan'ın demecini; peşinde koştuğu Terim'e uzanamayınca "Fazla abartmayın" dedi...
       Terim işini çok iyi yapıyor, ama bu bize yetmiyor.
       Yakında adını cumhurbaşkanı adayları arasında görürseniz şaşırmayın...
       Çünkü biz duygularımızı zincirleme reaksiyon gibi iç içe geçmiş patlamalarla yaşayan insanlarız.
       Evet bu konuyu komik bir örnekle bitirelim:
       Manisa Ticaret Odası Başkanı Arif Koşar, Galatasaray'ın Avrupa'da bir numara olması için tüm sporseverlerin birer milyon lira vermesini istemiş...
       Üyesi olduğu Manisa Fenerbehçeliler Derneği Başkanı Ahmet Kurşun'dan yanıt gelmiş:
       "Hem Fenerbahçeli olacaksın, hem de Galatasaray'a maddi destek sağlamak için proje başlatacaksın... Koşar'ın dernekten ihraç edilmesi için disiplin kuruluna sevkine...."
       Ne güzel, hiç sıkılmıyoruz... Yaşasın Türkiye.

Hamile şampiyonlar

       Birçok bayan sporcu gebe iken salgılanan hormonlardan doping niyetine yararlanmak için önemli müsabakalardan önce hamile kalıp ardından kürtaj oluyormuş...
       Bunlardan korkulur, başarı uğruna göze almayacakları "fedakarlık" yok...

Fener'de bayram

       "Bundan sonra hep bayram olacak Fenerbahçe taraftarı için..."
       Tükenmiş Fenerbahçe'nin çabuk tüketilen hocası Turan Sofuoğlu'nun bu manidar bayram mesajı, farklı yorumlara yol açtı:
       a)Her şey yoluna girecek.
       b)Çıldırtmaya az kaldı, ondan sonra deliye her gün bayram...

İsmail Cem haklı

       Dışişleri Bakanımız sayın İsmail Cem "hiçbir komplekse kapılmadan" söylemiş:
       "Türkiye Avrupa'ya girmek istiyorsa, Galatasaray'ın yolundan gitmelidir."
       Eksiği var fazlası yok!
       Eksik olan da, Fatih Terim'in Cimbom'daki misyonunu üstlenecek bir lider...
       Bilirsiniz; "bey arı olmadan, petek oğul tutmaz"

"Müthiş" zamanlama

       Faksta; Tommee Tippee markasının kaptan Rüştü'nün bebeğine sponsor olduğu yazıyor.
       Bravo; ticarette kar, riskle orantılı artar...
       Gerçi, ben bu işe asla ısınamadım...
       Olayın hüzünlü, tatsız ve fırsatçı bir yönü var...
       Neyse, karışmak bize düşmez.
       Ama Tommee Tippee markasını, yöneticilerini, reklamcılarını yürekten kutlarım: Hem Fenerbahçe, hem de Rüştü açısından, tek kelime ile "müthiş" bir zamanlama!..

Hangi takımdan?..

       Çok merak ediyorum, boğa kaçmasın diye önce ayaklarını kesen Kayseri'deki yüreği "sevgi dolu" kasap ile, "kurbanını" trafik lambasına asıp temizleyen İstanbullu "titiz" vatandaşımız acaba hangi takımı tutuyorlar?
       Düşünsenize, Galatasaray'ın başarıları, Fenerbahçe'nin çöküşü, Beşiktaş'ın seçimi için onların da fikri var. Onlar da oy veriyorlar, tribünde oturuyorlar, aynı havayı soluyorlar.

       Yüksektekiler aşağıdakilerden daha az emniyettedirler / Shakespeare

Dikkat 26 Mart

       Bugün rahat... Cimbom yarı final vizesini Akdeniz'in turistik adasında cebine koymuş, Ali Sami Yen'de kadayıfın üzerine kaymak sürmeğe çalışacak...
       Asıl cümbüş pazar günü...
       Koca bir boğa ile karnını doyurmuş Aslan, kanarya avına çıkarsa, göreceğiz bakalım neler olacak.
       Rivayet muhtelif:
       Kimi diyor ki, "Fener'e kader vurmuş, fazla hırpalamayalım"...
       Kimi "deve gibi" kinci; "O, Galatasaray'ı kötü yakaladığında hiç acımıyordu, biz de bir düzine yapıp en azından 20 yıl ağızlarını kapatalım"...
       Çıkmamış canda ümit gören Fenerbahçeliler ise "bir de yenersek" diyorlar...
       Ne olur Fenerbahçe galip gelirse?.. Sevinç, gözyaşı, çığlık, konvoylar...Ya Fenerbahçe'nin içinde yaşadığı asıl sorunlar ?..Onlar yine rafa...
       Evet, bu maçtan en çok Beşiktaş etkilenecek. Fenerbahçe'nin galibiyeti Kartal'a yeni bir motivasyon getirebilir. Ama aynı gün Beşiktaş'ın çok daha önemli işleri var. Bir çağa veda eden kulüp, pazar günü yeni koordinatlarını belirleyecek.
       Haa, bu arada Galatasaray da kongre yapacak...
       Aman 26 Mart'ta kimseye randevu vermeyin...
       Oturun en rahat koltuğunuza, açın televizyonunuzu, dilinizin altına bir İsordil koyup Fenerbahçe - Galatasaray derbisini izleyin...
       Bu tarihi günü yaşadıktan sonra saatlerinizi 60 dakika ileri alıp yatın.
       Ben olsam 26 Mart'ta balığa çıkarım...
       Bırakırım fırtına, ağaçtaki meyvaların çürük ve kurtlularını düşürsün.
       Şapka düşüp kel görünsün...

Vantrilok

       Fenerbahçe'ye psikolog alınacakmış...
       Önce "göbeğinden konuşan" vantrilokları muayene etsin...

Yıpranan sinirler.

       Fenerbahçe yazarlarının neye saracakları belli olmuyor, çılgın gibiler...
       Moldovan'ın dirsek atıp kırmızı kart görmesinde en büyük komplo teorisyeni Mahir Kaynak'ı geçtiler...
       Moldovan tekmeyi yiyince punduna getirip dirseği ile intikam alıyor. Çatacak adam arayan yazarlarımız yutmuyor:
       "Kendini attırdı. Ben bunun altında bir hesap ararım"
       Ara... Daha dokuz hafta zamanın var. Bu lig kolay kolay bitmez...