Skorer Top yuvarlaktır

Top yuvarlaktır

04.06.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gönül Yazar; sahnelerimizin "Taş Bebek" lakaplı, duygu yüklü sesi. Yaşadığı fırtınalı aşkları, neonların altından çıkıp gittiği evlilik masasında attığı imzaların çokluğu, lafını esirgemeden konuşmasıyla tanıdık onu. Fenerbahçeli'ydi, ah de vefa yüklüydü ama son zamanlarda maça gitmiyordu...

Top yuvarlaktır

Sıkı bir Fenerbahçe taraftarı olduğunu biliyoruz... Futbol maçlarına artık gitmiyorsunuz ama önceleri tribünlerde görünüyordunuz...İzmir'den İstanbul'a geldiğimde henüz on altı yaşındaydım ve karlı bir havada maça gitmiştim. Puşkaş geldi dediler. Hangi takımdı? 14 yaşımdan beri Fenerbahçe'ye kayıtlıyım. Tam yaşım o değil ama benim evlenebilmem ve radyoya girebilmem için yaşımı büyütmüşlerdi. Onun bir faydası da Fenerbahçe'ye kaydolabilmem olmuştur. Bir taşla üç kuş vurdum yani.-gülüyor- Real Madrid mi? Soğuk. Donarak izledim ve sonuna kadar da kaldım maçın. Türkiye galip geldi; 3-1. Mümkün değilmiş galip gelmemiz çünkü İspanyollarda Puşkaş oynuyormuş. -Şu ünlü Macaristan maçını konuşuyormuşuz.- Real Madrid? Geçmişte bir takım artistler hep futbolculara takarlarmış kancayı. Geçmişten söz ediyorum; O da bir kaç kişi ama. O zaman böyle mankenler bu kadar meşhur değildi. Ajda'yla ben de podyum yapmıştık o zaman; eskiden sanatçı futbolcu beraberliği geçerliydi, şimdi ise manken futbolcu beraberliği okuyoruz görüyoruz. Eskiden futbolcularla sanatçıların yaşamı iç içeymiş. Eğlenilen yerler, mekanlar... Aaa Selim gelirdi Maksim Gazinosu'na o zaman. Fenerbahçeli Selim. Pek severdim onları... Birbirlerini çok severek evlendiler. Mesela Ayşecik de -Zeynep Değirmencioğlu-Serkan Acar'la-Engin Verel Bahar Erdeniz'le... Bunlar mutlu yuva kuran kardeşlerimiz. Ama şimdi böyle gece kulüplerinde kaçak kaçak işler çeviriyorlar. Selim Soydan-Hülya Koçyiğit aşkı geliyor. Dillere destan bir aşkmış o zamanlar.. Çoğunlukla öyleydi. Sadece eğlenmeye, tek başına bizi tavlamaya değil, sahiden müzik dinlemeye gelirdi futbolcular. İcabında iki, üç kişi icabında, takım olarak gelirlerdi. Geçmişte sahne aldığınız gazinolarda sahneye en yakın masalar futbolculara ayrılırmış. Dahası mutlaka sanat müziği dinlemeye giden futbolcular olurmuş... Fenerbahçe takım olarak beni dinlemeye gelmişti. Şeref Has da vardı o zaman, Şükrü Birand vardı, Yavuz Şimşek vardı... Şarkılarımı söyledikten sonra onların masasına gittim Didi'nin. Çok güzel bir kızı vardı Rebecca, beyazdı. Didi'nin karısı kafama indiriyordu su şişesini. Bu plastik şişe olsaydı korkmazdım ama cam şişe.-gülüyor- Beni dinlemeye gelmişler şeref vermişler. Ben de indim yanlarına sarılıyorum Didi'ye. Bir kıyamet... Amaan kardeşim... Hatta Çakıl Gazinosu'nda bir gün Didi'nin eşi olay çıkarmış... Evet sık giderdim. Sinyor'un, Can Bartu'nun oynadığı zaman. Şükrü Birand vardı, kalecimiz Özcan vardı. Bir de Metin... Sık maça gittiğiniz olur muydu? O zamanlar bilmiyordum o da İzmir Damlacıklı'ymış. Ben Damlacıklı değildim ama Ülkü İlkokulu'nda okuyordum orada. O benim çok sevgili ağabeyimdi. Ajda Pekkan da vardı filmde. Metin Oktay'la birlikte film yapmıştınız o dönemlerde; "Taçsız Kral" O çok utangaçtı. Yırtık bir çocuk değildi. Şu havuz sahnesinde -elimdeki fotoğrafı gösteriyor- ben böyle sular yapıyorum elimle. -parmaklarıyla su serpiştirme hareketi yapıyor- ondan sonra bir öpüşme sahnesi var, bütün basın karşımızda o da yeni evlenmiş Servet hanımla, o da dikkat ediyor tabi. Basın bir şeyler yakalamaya çalışıyor, film setinde Ayten Gökçer var evli, geriye Ajda'yla ben kalıyoruz. Kral'la aynı mahalledeydiniz yani... Bakın Metin Oktay öldüğü zaman eşi Servet hanım Fatih Camii'nden çıkarken siyah bir arabanın kapısı açıldı ve Servet Oktay beni arabaya davet etti. "Biliyorsun değil mi söylenenleri?" dediğimde "Metin sizin ne kadar dost bir insan olduğunuzu anlattı bana" dedi. Metin Oktay'la aranızda bir ilişki olduğu yazıldı, çizildi o zamanlar. Sonraları da bir eski kaleci yakın zamanda basına açıklamıştı bunu... Yemin ediyorum size; Metin Oktay iftihar edilecek bir insan, kimlerle adını çıkarmıyorlar insanın. Kalkıp size evet yaşadık ilişki derim. Evet bir aşk yaşadık deliler gibi sevdik birbirimiz desem, yutturmaya kalksam kim yalanlayabilir? Yok muydu gerçekten ilişkiniz? İnsanın adı çıkacağına canı çıksın. Ben Metin abiyi çok severdim. Bu kadar yakışıklı, tatlı, şeker gibi bir adam. Bu kadar adım çıkacağına keşke olsaymış derim o zaman. Nedir ki bu? Abim o benim. Hep öyle kaldı. Basın abartmış yani... Bir eski kalecinin sıkıştırmasıdır bu. O kaleci anlatamamış karasına korkudan Metin'in üstüne atmış. Son zamanlarda bu konu hakkında bazı açıklamalar olmadı değil basında ama... Söyleyemem. O beni yakmış ama ben onu yakmıyorum.-gülüyor- Kimdir bu eski kaleci? Yavuz Şimşek vardı, Şükrü Birand vardı. Yavuz'u ben aldım programıma. Bebek Belediye'de çalışıyordum o zamanlar. Şükrü'yü de Didi'nin karısından kafama şişe yiyeceğim gece gözüme kestirdim. Çıktı söyledi. Çocuklar hem futbolcu hem de sanatçıydı. Zaten biz sahnede onlar stadyumda...-gülüyor- Futbol aleminden sahneye transferler de oluyordu bir zamanlar... O zamanlar kadın izleyici çoktu tribünlerde. Biz maça giderdik ne omzumuza ne kolumuza hiç kimse dokunmazdı, kadınlar kızlar gittiği için küfür de edilmezdi. Sonra "..ne hakem" diye bir şeyler duyduk.-gülüyor- Peki şimdiki tribünler? İyi oldu aldık kupayı ama son Konya maçı öyle olmasaydı. Ama ne yapalım yağmur yağdı böyle oldu. Ama top yuvarlaktır diyelim ve iyi oynayan kazansın. Bu sene şampiyon oldunuz...

Yazarlar