80’ler gecesi

80’li yıllarda Milli Takımımız ya da Avrupa kupalarında 3 büyükler, bir Batı Avrupalı’yla karşılaştığında spor medyamızın en popüler klişesi şuydu: “İlk yarım saatte gol yemeyelim, sonra rakip yorulacak”. Bir de meşhur maç önü fotoğrafı vardı, Recep traş oluyordur, aynada Lineker’in resmi vardır ve ona bakarak şöyle der: “Onu durdurursak İngilizler biter!”
80’lerin sonunda hücum düşüncesiyle Türk futbolunda bu klişeleri tarihe gömenlerin başında gelen Denizli’nin 2010’da bize tekrar milattan öncesini hatırlatması enteresan... İnönü’deki maçta Denizli’nin “80’ler gecesi” organizasyonu tutmuştu, ilk yarıda 5-6 pozisyon bulan F.Bahçe golü atamamış; Fink’in, Alex’e yaptığı adam adama markaj da Brezilyalı’yı bezdirmişti. Kadıköy’de de “Yeniden 80’ler” sahnedeydi, bu kez Alex’i Toraman, Emre’yi Fink durduracaktı; Beşiktaş ilk yarıda topu F.Bahçe’ye bırakacak, ikinci devrede yorulan rakibini bir golle indirecekti.
80’lerde bu düşüncemiz İngilizler’in ilk çeyrek saatte attıkları basit bir golle suya düşer, kalan 80 dakika için başka bir planımız olmadığından boynumuz bükülürdü. Normalde Kadıköy’de de F.Bahçe Alex’le 1-0’ı bulduğunda film böyle işleyebilirdi. Ama işlemedi.
* * *
Çünkü kariyeri büyük takımlarla şampiyonluğa oynamak ve sezonları 80-90’lı gol sayılarıyla tamamlamakla geçmiş Daum’a, Köln’de geçirdiği iki yılda bir şeyler olmuş gibi... Bu yıl bütün bir sezon boyunca 1-0’ı bulduğunda takımı geriye yaslandı, dün de Kadıköy’de bu gerileme 46’ncı dakikayla birlikte sahneye kondu.
Zaten Mustafa Hoca ilk 45’te işlemeyen orta sahasını bir oyuncu/üç pozisyon değişikliğiyle hareketlendirdi. Uğur sol içe; Fink sağ içten göbeğe (Alex’in yanına); Ernst sol içten sağ içe (Emre’nin karşısına) geçti. Bu saha içi rotasyonu Fenerbahçe’nin özellikle sağını yıprattı, Beşiktaş (penaltı dahil) golü bulabilecek imkânları da fazlasıyla üretti. Ama olmadı. Mustafa Hoca aynı filmi iki kez sahneye koydu, Daum aynı filmi iki kez izledi. Lâkin iki aynı maçta, iki ayrı sonuç çıktı. Galiba futbol da bu yüzden çok enteresan işte... Ve galiba Alex de bu yüzden büyük işte...