SÜPER LİGE SÜPER ANALİZ-BEŞİKTAŞ

Ağustos’ta Beşiktaş filmiyle ilgili haberleri okuduğumuzda İnönü sinemasına gitmeye pek gönülsüzdük: Dekor eski, ışıklar yetersizdi. Kast için yıldız oyuncularla anlaşılamamış, başroller daha önce yan rol tecrübesi bile olmayan genç aktörlere verilmişti. 4 aylık filmin sonundaysa herkes şaşkın! Üstünde ciddi şüphelerimiz olan Beşiktaş’ın hocası harika bir film izletti bize

Egemen gitmişti. Rüştü futbolu bırakmıştı. Simao ülkeyi terk etmişti. Quaresma’yı yönetim istemiyordu. Üstüne üstlük iki genç yıldız İsmail’le Mustafa da ağır sakatlıklar geçirmişlerdi. Takım 20’lik gençlerle, uzun zamandır oynamayan yedeklere kalmıştı artık! Bu şartlarda Beşiktaş’ın Aralık’ı ligin en iyi top oynayan ve en fazla gol atan şampiyonluk adayı olarak bitireceği hayalini Ağustos’ta herhalde Aybaba dışında kimse kurmamıştır.
Tabii Beşiktaş’ın ilk yarıdaki masalsı hikâyesini doğru okuyabilmek için siyah-beyazlıların 80’lerin sonu-90’ların başındaki efsanevi Seba dönemini de hatırlamak gerek. Neredeyse tamamı Beşiktaş altyapısından yetişmiş bir ekip ve idealist bir hocayla 6 sezon üst üste ligi ilk ikide bitiren o takımın mayasında aynen bu sezon olduğu gibi “feda” zihniyeti vardı. O ekibin kaptanı Samet Aybaba da bu yılki takımına aynı ruhu enjekte etti yalnızca.
Yine o efsanevi takımın yıldızlarından Feyyaz Uçar da, 2000’lerin başında Beşiktaş’ın transfere milyon dolarlar saçtığı dönemde bu kulübün yönteminin bu olamayacağını çok güzel bir dille anlatmıştı MİLLİYET’TEKİ köşesinde:
“Biz üst üste üç şampiyonluk alırken, ligi namağlup zirvede bitirirken bile üçüncü sayfa takımıydık. Çünkü bu kulübün mazisinde şaşa ve iddia değil, eğitim ve tevazu vardır. Bu kulüp ne zaman üçüncü sayfa takımı olmaktan sıkılıp birinci sayfaya atlamak istedi; o zaman kimyası şaştı, gerçek hüviyetinden koptu...”

İyi bir siyah-beyaz fim

Haberin Devamı

Herkes gelişti
Feyyaz Uçar’ın üç muhteşem cümlede özetlediği, Samet Aybaba’nın sahneye koyduğu bu anlayış Beşiktaş’a 30 hak edilmiş puan ve taraflı-tarafsız saygı kazandırdı ilk yarıda. Ama Aybaba’nın tabii ki tek başarısı saha dışında değildi.
Samet Hoca transferde belki çok başarılı sayılmazdı, taraftarın Uğur’un, McGregor’ın veya Escude’nin performanslarından memnun olduğunu söylemek sanırım zor. Ama Aybaba kadrodaki hemen herkesi geliştirmeyi başarıp, hemen herkese kariyerinin en iyi dönemini yaşatınca transferlerin katkısı da beşinci planda kaldı bu sene.
Hilbert harika gitti, gelişimi durdu dediğimiz Necip her geçen gün ofans katkısını artırdı. Holosko yeniden doğdu, Veli başka bir oyuncuya dönüştü. Oğuzhan, Ersan ve Olcay takımın beklenmedik ana arterleri olurken, Fernandes ve Almeida da kendi kariyerlerinin zirvesine ulaştılar. Bir ekipte birey birey herkes gelişince, takım da gelişti doğal olarak.

Ortak yürek var, ortak akıl henüz yok
Beşiktaş’ta herkes gelişince, herkes hücum düşününce hem ligin en golcü takımı, hem de ligin en fazla farklı oyuncudan skor katkısı alan takımı ortaya çıktı. İlk yarıda iki cephede tam 14 farklı oyuncu skor buldu, siyah-beyazlılar 17 haftanın 9’unda 3 gol barajını aştı.
Tabii ki bu aksiyoner düşünceye bir bedel ödenecekti, o bedel de şu oldu: Beşiktaş ilk yarıda sadece 3 takımdan gol yemedi, özellikle skoru yakaladıktan sonra oyunu tutamaması, galibiyeti koruyamaması dikkat çekti. Beşiktaş her maça “ortak yürek”le saldırarak başladı, birçok rakibini ilk yarıda sürklase etti. Ama gençlik enerjisi tükenip oyunu soğutmak gerektiğinde “ortak akıl” devreye giremedi, siyah-beyazlıların birçok puanı ikinci devrelerde avucundan kayıp gitti.

Haberin Devamı

TRANSFERDE BEŞİKTAŞ
Fernandes- Oğuzhan’a alternatif gerek
Aybaba ilk yarıda özellikle oyunu tutacak tecrübeli oyuncu ihtiyacının altını çizdiği için transferde hedeflenen ilk isimler Nene ve Milevskiy oldular. Nene sol açıkta, sağ açıkta veya santrforda oynayabileceği için Beşiktaş’a rotasyon kabiliyeti katabilecek bir isim. Ama 27’lik Milevskiy’e göre 4 sene daha yaşlı. Nene’nin frikik becerisi üstün, ama zaten Beşiktaş’ta duran topların kayıtsız koşulsuz bir patronu var. Santrfor arkası ve santrfor oynayabilen Milevskiy, Fernandes veya Oğuzhan oynamadığında oraya da alternatif olabileceği için sanki Beşiktaş’ın ihtiyacına biraz daha uygun gibi.

EN ETKİLİ TRANSFER
Oğuzhan Özyakup
Beşiktaşlı gençlerin çok sevdiği İbrahim Altınsay’ın kısa yöneticilik döneminin güzel bir hediyesi oldu Ozzie... Eğer aynı anda Arteta, Cazorla, Ramsey, Wilshere, Diaby (+hatta o sıralarda ayrılmamış olan Song) Londra’da olmasalar eminim Arsenal’de de kalabilirdi. Tek şanssızlığı belki de Arsenal tarihinin en şişkin orta saha rotasyonuna denk gelmesi oldu. Bu da Beşiktaş’ın ve Türk futbolunun şansı oldu aslında.

Haberin Devamı

HAYAL KIRIKLIĞI
Bir sağlık problemi: İsmail Köybaşı
Beşiktaş’ta hemen herkes çıkış yapınca, herkes ilk yarıyı iyi geçirince net bir hayal kırıklığı tanımlamak da zor aslında. Ama İsmail’in aynı bölgeden iki kez sakatlanması, Mehmet Akgün’ün tam iyileşmeden sahaya çıkıp tekrar kaybolması üstünde durulmalı sanki. Maç kazanalım derken insan kaybetmemeli bu ülkede...

İLK YARININ YILDIZI
“Doktor” Manuel Fernandes

Yeteneği olduğunu herkes biliyordu. Daha önce yaşadığı ülkelerde İngilizler ve İspanyollar, üstün yeteneğini sergilemesine sakatlıkları mani olduğu için onu istememişlerdi. Türkiye’de sadece sağlığı değil, iş disiplini ve oyun zekâsı olduğunu da ispat etti. Bu çalışkanlığıyla, disipliniyle ve zekâsıyla Fernandes, futbol değil başka bir iş de yapsa başarılı olurdu kanımca. Mimarlık okusa en iyi binalar, doktor olsa en tehlikeli ameliyatlar onun uzmanlık alanı sayılırdı eminim.

EN BÜYÜK ÇIKIŞ
Hugo “son vuramayış” Almeida

Beşiktaş’ta hemen herkes çıkış yaptığı için bu kürsüyü belki 7-8 oyuncu aynı anda hak ediyorlar. Ama sezon başında gitmek isteyip zorla kalan Almeida, bu travmayı dert etmeyip yüzde yüzünü verdiği için burun farkıyla zirveye çıkıyor. Yalnız hazırlık kampında Almeida’nın karşı karşıya pozisyonlardaki başarısızlığı üstüne gitmek gerek gibi. Portekizli santrfor, bir maç sonu röportajında karşı karşıya pozisyonlarda köşe seçtiğini söylemişti muhabir arkadaşımıza. Belli ki şu sıralarda Avrupa’da birçok kulübün yaptığı “mevkiye göre hoca” çalışmasına Beşiktaş’ın da ihtiyacı var. Beşiktaş’ın Samet, Ulvi, Recep’li sağlam kulübe savunmasına belki de bir forvet hocası lazım ikinci yarıda... Almeida’ya karşı karşıya pozisyonlarda köşe seçmekten başka onlarca seçeneği olabileceğini hatırlatabilecek bir forvet hocası...

EN BÜYÜK DÜŞÜŞ
Batuhan

Yıllar önce Sercan’ın hocasına genç oyuncudaki düşüş sorulduğunda “Düşmek için önce bir yerlere çıkmak gerek” demişti o zeki teknik adam... Aslında Batuhan için de çok benzer bir durum söz konusu. Sürekli düşüşünü konuşuyoruz, çünkü daha önce bir yerlere çıktığına dair bir yanılsamamız var. Ligin ikinci devresi, sanırım Batuhan’ın bir yerlere çıkması için son fırsatı...

EN ETKİSİZ TRANSFER
Julien Escude

“Feda” sezonunda elde Ersan, Sivok, Toraman varken Escude’nin alınması garipti zaten. Cenk varken (Rüştü de yedek olarak tutulabilecekken) McGregor’ın; Emre Özkan ve Tanju varken Uğur’un alınması da sorgulanabilir. 30’larına gelmiş her üç transferin de katkısı tartışılabilir, ama Escude’ninki tartışılamaz sanırım. Çünkü hiç katkısı olmadı onun...

İyi bir siyah-beyaz fim

YARIN FENERBAHÇE

* Fenerbahçe’nin ilk yarıda tam 11 maça mağlup başlamasının sebebi neydi?

* Alex’in gidişini teraziye koyduğumuzda artıları, eksilerini geçebilir mi?

* Aziz Yıldırım’ın sözünü verdiği 4 transfer hangi bölgelere olmalı?