Haberin Devamı

Klasik bir Eskişehirspor maçı izledik Konya’da. Zira bu sezon bir müsabakanın içinde Eskişehirspor varsa genelde o maçın temposunu onlar belirliyorlar. Ertuğrul Sağlam’ın takımı, sahte Bayern Münih gibi oynuyor, geriden sayısız pasla çıkıyor. Sahayı enine çizgilerle üçe bölersek iki bölgede gayet yüksek yüzdeyle pas yapıyor.
Zaten ligin en fazla pas yapan takımı, şampiyon Fenerbahçe’den bile fazla pas yapan takımı olmalarının nedeni bu. Verimsiz alanda yüzlerce top çevirmeleri. Ama üçüncü bölgeye vardıklarında inanılmaz kısırlar. Genelde topu Erkan Zengin’e teslim edip onun kişisel şovunu izlemeye başlıyorlar. Eğer Sağlam iki transfer döneminde santrfor almamakta ısrar etmese, planlarını bu takımın çok altındaki Bienvenu üstüne kurmasa çok daha fazla şey yapabilecek potansiyelleri vardı. Kupa finaline en uçta Kamara ile çıkmak zorunda kalmaları zaten planlama hatasını belgeliyor. Bu kalitede üçüncü bölgeye gelen takımın orada gerçek bir santrforu yoksa büyüklere karşı iyi top oynuyor gibi gözüküp kaybetmeye mahkumlar. Dün de bu yüzden kaybettiler zaten.
Galatasaray’sa 7 aydır oturtamadığı düzeniyle kavgaya devam etti dün gece. Sanılanın aksine kesinlikle üçlü savunma filan oynamadılar; Semih’in sağ bek olduğu klasik dörtlü defansla mücadele ettiler. Dörtlü savunmanın önündeki Yekta maçın en iyilerinden biriydi, 56’da çizgiden çıkardığı top, 60’ta gole giden Kamara’yı durdurması ve 70’te Sneijder’ın golündeki muazzam katkısıyla kupanın bir kulbunu o tuttu dün gece.
Kupayı kucaklayıp İstanbul’a getirense yine Sneijder’dı Konya’da. Yarı final ilk maçında Bursa’ya karşı perdeyi aralamıştı. Rövanşta beş golün beşinin de içindeydi. Finalde de kazandıran golü atıp soloyu tamamladı Hollandalı. Özellikle kupanın son üç maçında öyle istekli oynadı, zafere öyle direkt katkı yaptı ki, Mancini şu meşhur 4,5 milyon euroluk kontratı için bu gece Sneijder’ın evine çiçek yollasa yeridir diye düşünmeden edemiyor insan!
Son olarak, kupayı kazanan Galatasaray’ı da, Avrupa Ligi temsil hakkını kazanan Eskişehir’i de tebrik ederiz centilmenlikleri için. Özellikle de Ertuğrul Sağlam, meslektaşı Mancini’ye hediye ettiği forma ile çok güzel bir iz bıraktı hafızalarda. Teşekkürler Ertuğrul Hoca. Nezaketin sadece yıllanmış bir kadın ismi sanıldığı bu yıllarda, incelik konusundaki sağlam duruşunu sürdürdüğün için.