Ümit Avcı

Ümit Avcı

umit.avci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İki takımın kadro yapılarına, form durumlarına ve son hallerine baktığımızda kağıt üzerinde bariz bir Galatasaray üstünlüğü vardı. Çünkü en önemli silahı Chatman’i kadro dışı bırakan, Cüneyt ve Likholitov gibi iki önemli ismini sakatlıkları nedeniyle kullanamayan, bu sezonun çıkış yapan oyuncusu Serhat’ın da 6. dakikada sakatlanmasıyla kadrosu iyice daralan Beşiktaş’ın, müthiş taraftar desteğine rağmen kazanması mucizelere bağlıydı.
O mucize son dakika içinde gerçekleşiyordu ama Iverson’ın dalgınlığı, 1 dakikaya 3 üçlük sığdıran Ignerski’nin bitime 2 salise kala serbest atışı atamaması, Kartal’ın hevesini kursağında bıraktı.
Galatasaray, rakibinin pota altındaki zaafını bildiği için maça sürekli Ermal’i topla buluşturarak başladı. Yıldız oyuncu da mükemmel oynayınca, oyunun gidişatı daha ilk çeyrekte anlaşıldı. Tabii bunda siyah-beyazlıların berbat üç sayı yüzdesine rağmen sürekli dış atış denemesinin de etkisi vardı. Yüzdeler o kadar düşüktü ki, alınan 15 hücum ribauntunun avantajı hiç kullanılamadı.
Galatasaray, farkı 16 sayıya çıkardığında ‘güle oynaya kazanıyorum’ havasındaydı. Ancak o hava az kalsın pahalıya patlayacaktı. Bu sezon ilk kez Galatasaray’ın rehavet yaşadığına, düzenden çıktığını görüyorduk ve bu durum, Beşiktaş’ı da, seyircisini de maça inandırdı. 14-0’lık seri ile fark kapanınca son saniyeler nefes kesti. Ignerski’nin, sonuncusu bitime 10 saniye kala olan üç üçlüğü, belki maçı uzatmaya da götürecekti. Ancak skorboarddan bihaber olan, hakemlerin bir önceki pozisyondaki hatalarını düzelttiğini ve farkı 3 sayıya indirdiklerini bilmeyen Iverson, Ignerski’nin üçlüğünden sonra hala bir sayı geride olduklarını düşünüp Tutku’ya taktik faul yapınca maçı da vermiş oldu.
Galatasaray, üst üste 8. galibiyetini alarak şampiyonluk inancını artırırken, kadrosu iyice daralan Beşiktaş, bir derbiden daha yenik ayrıldı.