The Others Adresin önemi

Adresin önemi

16.09.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Adresin önemi

Adresin önemi



Okullar açılıyor. Veliler aynı endişeyi yine yaşayacaklar: İntiharlar yeniden gündeme gelir mi? Acı olaylar hala hatırlarda. Tartışma da canlı. İntiharlarla bağlantılı görülen "satanizm" olgusuna basın zaman zaman uyarı amacıyla dikkat çekmeye çabalıyor.
9 Eylül tarihli Milliyet’te konu yeniden manşete taşındı. Şeytan Döndü başlığı altında, "satanistlerin yeniden internette boy gösterdiği" vurgulanıyordu bu haberde. "Kısa süre önce kurulan ve 5 bin 621 kişinin ziyaret ettiği" bir siteyle "kendilerine kurban aradıkları" öne sürülmekteydi. Habere göre bazı okullarda yönetimler öğrencilerin siteye girişini önleyen programlar bilgisayarlara konmakta, veliler uyarılmaktaydı.
Haberde, söz konusu web sitesinin adresi spotta kırmızı harflerle verilmişti.
Bu sitenin adresini vermek doğru muydu? Site gerçekten de "yeni" miydi?
Çok sayıda okur Milliyet’i sorgulamakta.
Şahin Kutlu: "Satanist olsaydım, size teşekkürü borç bilirdim."
Dündar Coşan: "Hem şeytan döndü diyorsunuz, hem de şeytan sitesinin adresini veriyorsunuz. Kendimi aptal yerine konmuş hissediyorum."
Osman Gül: "Haber toplumu uyarmak için yapılmış olabilir, ama internet adresi vermek yanlış ve tehlikeli. Yeni satanistler kazandırmaktan öte geçmez."
Tuncer Ataş: "İki tane liseli salağın yaptığı şeyi ciddi bir satanist örgütlenme gibi sunuyorsunuz. Sansasyon kokuyor."
Cemal Eriş: "Haberinizi ilgiyle okudum. Ama adresi vermenizi çok yadırgadım. Merak yaratıyor ve negatif etkileri olabilir."
Serpil Arı: "Masum gençlere sanki yol göstermişsiniz."
Dr. Kamil Pembeci: "Sayenizde satanistlere ilgi daha da artacak.."
Haluk Öngören: "Site yeni değil. 10.11.2001 tarihinde kurulmuş. Haberinizden evvel ziyaretçi sayısı 5 bin 621 kişiymiş, ama ben aynı günün akşamı bakınca 9 bin kişiye yükseldiğini gördüm. Reklam yapmış oldunuz."
İsmail Esmen: "Orta - lise öğrencileri gibi kişiliği gelişmekte olan yaş gruplarını etkileyecek haberlerin çok daha iyi düşünülerek ve uzmanların görüşü alınarak hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa fayda yerine zarar veririz."
Yazı İşleri’nin yanıtı: "Adres sitenin kapatılmasını sağlamak amacıyla verildi. Nitekim öyle oldu."
Yorum: Terörist, ırkçı, şiddeti özendiren veya "satanist" tipi yıkıcı içerikli sitelerin adresleri haberlerde verilmeli mi? Benim görüşüm çok açık: Hayır.
Bilindiği gibi, internette yaptırım hiçbir zaman yüzde yüz başarılı olamıyor. Kapatılan bir site bir şekilde başka bir yerde aynı veya benzer içerikle boy gösteriyor. Bu sitelere girme olanakları her yerde zaten var. Adresler ilgiyi artırıyor. "Satanizm" siteleri şayet bir olguysa, bunun site adresine odaklanmadan, uzman ve resmi yetkili görüşleriyle desteklenerek kamuyu uyarıcı amaçla haber yapılmaları, işlenmeleri elbette gerekli. Ama adres tarifi bu haberlere bir şey kazandırmıyor. İsteyen ilgililere adresleri gazeteci kendisi özel yoldan verebilir.

Başlıkları hazırlarken, dili kullanırken, haberle ilişkisini kurarken ne kadar dikkatli davranılıyor? Zaman zaman okurların manşetlere ilişkin eleştirilerini aktarıyorum. Kaçınılmaz: Çünkü en çok göze çarpsın diye hazırlanan başlıklar aynı zamanda dikkate en açık olanlar. Haberle ilişki, dil kullanımı gibi açılardan bunları büyüteç altına alma hakkı elbette var.
8 Eylül tarihli gazetenin manşeti Fakirlere Portakallı Ördek şeklindeydi. Haberde, lüks lokantalarda artan yemeklerin toplanarak fakirlere dağıtılacağı duyurulmaktaydı.
Oya Tokgöz’ün görüşü:
"Dün sabah gazetemizi elime aldığımda şaşırdım. Atılan başlık hem yanıltıcı hem de aşağılayıcı. Benim bildiğim portakallı ördek sipariş üstüne hazırlanır. Her istendiğinde bulunmaz. Böyle sansasyonel başlık Milliyet’e hiç yakışmıyor."
İrfan Sarp da 8 Eylül tarihli gazetedeki başlığı yadırgamış. "Sakaryaspor oyuncularının trajedisini ‘Sakaryaspor şarampole yuvarlandı’ diye vermek Milliyet gibi bir gazeteye yakışmadı. Bu acılı haberle ilgili başlıkta dalga geçer gibi bir hava var" diye açıklıyor.

Geçen haftadan kalan, eskise de önem taşıyan bir eleştiri, 15 Ağustos tarihli gazetenin ön sayfasındaki Dansöz Gence İşkence Yapılmış haberiydi. Sema Akyürek, şiddete maruz kalan gencin isminin verilmesini doğru bulmamış. "Haberde olayla ilgili bol ayrıntı zaten var. Zavallı çocuğun ismini ille de bilmek zorunda değiliz. Onun hayatını da zorlaştırıyorsunuz" diyor.
Yorum: Katılıyorum. DMG Yayın İlkeleri’nin 5. maddesinde "sosyal düzey ve ilişkisi veya fiziki kusurları" nedeniyle kimsenin aşağılanamayacağı belirtilmiş.

Eczacı Ferhat Güzeldemirci, 12 Eylül tarihli Milliyet’i okurken arka sayfada Grip İlacına Şeker Uyarısı başlıklı haberi görmüş. Hem övgüsü var, hem eleştirisi:
"Haberden ötürü sizi kutluyorum. Halk uyararak bilinçlendiriyorsunuz."
"Ama haberinizde ilaç kutusunun olduğu gibi resimlenmesi diabet rahatsızlığı olmayanlar için iyi bir reklam olmuş. En azından kutunun isim kısmı beyaz bant ile kapatılabilirdi. Metinde kullanılan ilaç ismi yerine de ‘poşetteki grip ilacı’ deyimi kullanılabilirdi."
Yorum: Okurumuzun eleştirisine bir ayrıntı dışında katılmıyorum. Haberde bir riske dikkat çekiliyor ve toplum uyarılıyor. Bunun için, ilacı ismini vererek konuşan uzmanın sözlerini olduğu gibi aktarmakla doğru davranılmış. Belki ilacın resmi o kadar büyütülmese de olurdu. Ama haberin özünde sorun yok.