The Others Doktora da sormalı

Doktora da sormalı

01.07.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Doktora da sormalı

Doktora da sormalı



Milliyet’in 20 Haziran tarihli sayısında yer alan, sağlık sektöründeki hayati aksaklıklara işaret eden iki haber, okurların tepkisine yol açtı.
Haberlerden biri, manşette Affet Bizi Öğretmenim ifadesiyle yer almıştı. Buna göre, kalp krizi geçiren emekli öğretmen Aliye Düzel üç devlet hastanesi tarafından geri çevrilmiş, sonunda özel bir hastaneye yatırılmıştı. İç sayfada ayrıntıları aktarılan haberde Sizin Kalbiniz Yok mu? başlığı kullanılmıştı.
İkinci haber ise Albay Sokak Ortasında Öldü başlığını taşıyordu. Milas’ın Ören beldesinde fenalaşan Hava Albay Mehmet Yılmaz, ambulans ve doktor bulunamayışı nedeniyle yaşamını yitirmişti.

‘Yargısız infaz’
Dr. Okan Öztürk, "haksızlık var" diyor.
"Bu haberlerde ne kadar taraflı ve suçlayıcı olduğunuzu farkettiniz mi? Hiçbir doktor ve hastane yöneticisinin görüşü alınmadan, hasta yakınlarına ve meslek bağlantısı olmayan bir kurumun müdürüne söz hakkı vermişsiniz. Adli bir karar olmadan ‘suçlular’ listesini de yazmışsınız. 5 yıldır personel alımının olmadığı, yatak, alet ve ilaç sıkıntılarının yaşandığı bir ülkede doktorlara ‘sizin kalbiniz yok mu?’ diye sormak ne kadar etik olabilir?"
"Ayrıca, devlet hastanelerini kendisine rakip gören Kızılay Tıp Merkezi’nden birine, hastane hekimlerine aynı hak tanınmadan söz vermek Milliyet’e ne kadar yakıştı? Herkese söz hakı veren, yorumu okura bırakan, tarafsız bir Milliyet istiyorum."
Isparta’dan Semih Akkaşlı ve Adana’dan ismini vermeyen bir sağlık görevlisi de benzer görüşte. Akkaşlı, "Ören’deki olay sağlık ocağı kapandıktan sonra olmuş. Böyle durumlarda birçok yerde benzer sorunlar yaşanabiliyor. Hata varsa ortaya çıksın, ama ben mesele o doktorun neden yarım saat geciktiğinin bizzat kendisine sorulmasını beklerdim" diyor.
Yorum: Her iki haber de Türkiye’nin hayati bir sorununa mercek tutuyor. İkisi de yetkililer için düşündürücü olmalı. Ancak, okurların işaret ettiği noktada "tarafsızlık" konusu da gündeme geliyor.
Sizin Kalbiniz Yok mu? diye bir başlık atıldığı zaman, okur bu sorunun hastayı reddettiği belirtilen hastanelerin yetkililerine sorulmuş ve yanıtının alınıp habere eklenmiş olduğunu varsayar. Aslında, her iki olayda da, "sorumlu" gibi görülen veya gösterilen bir taraf var: Sağlık görevlileri. Ve soru:
Neden böyle davrandılar?
Bunun yanıtını onların anlatımıyla habere katmayınca, olaya çok yönlü bakışta eksiklikler - dolayısıyla olayda taraf oluşturan bir kesime haksız davranma riskleri - doğuyor. Albay haberi bu açıdan eksik. Aliye Düzel haberine gelince: O gün olmayan bu unsurlar, Milliyet’te ertesi günkü haberde yer almış. Siyami Ersek ve Koşuyolu hastaneleri yetkililerinin açıklamaları 21 Haziran tarihli gazetede var. Eksiklik giderilmiş. Elbette en ideal durum, böyle önemli bir haberin aynı gün bir bütünlük içinde sunulabilmesiydi.
Çünkü esas olan, olayla ilgili herkese söz hakkı tanınmasıyla, gelişmenin doğru biçimde anlaşılmasının sağlanması ve sıkça maruz kalınan"yargısız infaz" yakınmalarının hakkaniyet silahıyla bertaraf edilmesidir.