The Others Eşlerin katkısı eşdeğer sayılmalı

Eşlerin katkısı eşdeğer sayılmalı

23.03.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Eşlerin katkısı eşdeğer sayılmalı

Eşlerin katkısı eşdeğer sayılmalı

Yeni Medeni Kanun tasarısı temelde eşitlikçi, ancak önemli eksikleri var

Türkiye'nin neredeyse çeyrek yüzyıldır gündeminde olan Medeni Kanun değişikliği ve kadın - erkek eşitliğine yönelik aile hukuku düzenlemesi, nihayet tasarı olarak tamamlandı ve kamuoyuna açıklandı. Meclis'ten geçip geçmeyeceği ise ayrı bir mesele. Fakat değişiklikte bu noktaya kadar direnen kadın hareketinin, bundan sonra da takipçisi olacağı görülüyor. İstanbul Kadın
Kuruluşları Birliği Yönetim Kurulu üyesi, avukat Nazan Moroğlu, birçok olumlu reform içeren tasarının zaaflarına da değinerek, eksik kalan yönlerini Milliyet için değerlendirdi.

17 Şubat günü kamuoyuna açıklanan Adalet Bakanlığı Medeni Kanun Komisyonu'nun hazırladığı Medeni Kanun Tasarısı'nın "Aile Hukuku" bölümü, önemli ölçüde günün koşullarına uygun, eşitlikçi anlayışla ele alınmıştır.
Tasarıda yer verilen aile hukuku hükümlerine baktığımızda, kadın - erkek eşitliğine aykırı maddelerin hemen hemen tamamının eşitlikçi anlayışa uygun olarak değiştirildiğini görüyoruz.
Ancak üzerinde tartışılması ve açıklık kazandırılması veya tasarıdan çıkarılması gereken kurallar da mevcuttur.
Medeni Kanun'un aile hukuku bölümünde, kadın - erkek eşitliğine aykırı olan ve kadınların mağduriyetine yol açan hükümlerin değişmesinde şüphesiz kadın kuruluşlarının, kadın hukukçuların etkisi büyüktür; her ne kadar Komisyon Başkanı "kadınlar istediği için değil, yapılması gerekli olduğu için" dese de... Evet, bu tasarıda yer verilen kadın - erkek eşitliğine uygun hükümler bir lütuf değil, gerçekte "ailede demokrasi - toplumda demokrasi" isteklerini yıllardır bıkmadan usanmadan etkin bir şekilde vurgulayan, değişiklik taslağı hazırlayarak, topladıkları 100.000 imza ile TBMM'ye götüren kadınların çalışmalarının bir yansımasıdır.
Tasarının aile hukuku bölümünde yer verilen kadın - erkek eşitliğine uygun hükümler şunlar:
*Koca ailenin reisidir, hükmü kaldırılmış;
*Evin seçimi, birliğin yönetimi, giderlere katılmada, Tasarının 186. maddesi ile "Eşler oturacakları evi birlikte seçerler. Birliği eşler beraberce yönetirler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar" denilerek, eşitlikçi anlayışa yer verilmiştir.
Böylece kadının ev işlerini görmesi, çocuklara bakması, diğer eşin işinde karşılıksız çalışmasının ekonomik bir değeri olduğu kabul edilmektedir.(m.196)
*Kadının soyadı konusunda Mayıs 1997 değişikliği aynen korunmuştur; bu eşitliğe doğru atılmış bir adımdır. Ancak, eşlere birbirinin soyadını seçme hakkı tanınması ile eşitlik sağlanması daha doğru olacaktır.
*Eşlerin evlilik birliğini temsilde ve temsilden doğan sorumluluklarında eşitlikçi bir düzenleme getirilmiştir (m. 188 - 189).
*Evlenme yaşına ilişkin hükmün (Tasarı 124.md) "erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir" şeklinde değiştirilmesi çok yerindedir.
*Evlenme başvurusuyla ilgli maddede yapılan değişiklik ile (Tasarı 134.md) "Evlenmek için erkek ve kadın oturdukları yer evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar" denilerek ayrımcılık içeren eski anlayış terkedilmiştir.
*Velayet konusunda da eşitlik getirilmiş ve özellikle evlilik dışı doğmuş olan çocuğun velayeti onaya verilerek olumlu bir adım atılmıştır. (Tasarı 336.md: "Evlilik devam ettiği sürece ana baba velayeti birlikte kullanırlar." Tasarı 337.md: "Ana baba evli değilse velayet anaya aittir.")
*Tasarının 229. maddesinde, sağ kalan eşin ortak konuttan çıkarılmasını ve ev eşyalarının elinden alınmasını engelleyen hüküm olumlu bir düzenlemedir.
*Ayrıca mal rejimlerinde eşlerin, dilerse yasal olan paylaşmalı mal ayrılığını kabul etmeyerek, sözleşme ile "Edinilmiş Mallara Katılma", "Mal Ayrılığı" veya "Mal Ortaklığı" sistemini seçmelerine olanak tanınmıştır.
Tasarıda bu gibi düzenlemelerle, kadın - erkek eşitliğinin sağlanmasına çalışılmıştır, ancak yasal Mal Rejimi olarak kabul edilen Paylaşmalı Mal Ayrılığı'nda, boşanma sonucunda paylaşmalı mal kapsamına giren mal ve değerlerin ne olabileceği konusu yeterince açık ve anlaşılır değildir.
Bu durumun hakimin geniş takdir yetkisine bırakılması farklı uygulamalara yol açabilecektir.
Tasarıdaki olumsuz maddeleri şöyle sıralayabiliriz:
*Medeni Kanun'umuzda halen yürürlükte olan yasal Mal Ayrılığı Rejimi'ne kıyasla, kadınların boşanma sonunda ortaya çıkan mağduriyeti kaldırılmak istenmişse de, örneğin Tasarının 224. maddesinde yer alan "..ailenin ortak geleceğini güvence altına almak amacıyla yapılan yatırımların" belirlenmesine ilişkin hüküm, uygulamada önemli zorluklar çıkarabilir ve mağduriyete yol açacak niteliktedir.
Tasarının bu maddelerinin özellikle uygulamacıların eleştirileri doğrultusunda yeniden gözden geçirilmesi gereklidir.
*Tasarıda 225 ve 226. maddelerde yer alan "hakkaniyete uygun" kavramı daha açık seçik hale getirilmelidir. Evlilik birliğinin yürütülmesinde eşlerin katkılarının eşdeğerde olduğu anlayışının benimsenmesi gerekir.
*Buna uygun olmayan, Tasarının 196. maddesi, yeniden düzenlenmelidir; eşlerden birinin ailenin geçimi için getirdiği parasal katkı ile diğerinin ev işlerini görmesi, çocuklara bakması veya öbür eşin işinde karşılıksız çalışması da, eş değerde sayılmalıdır; aksi halde "koca ailenin reisidir" hükmü kaldırılsa bile bu anlayışın devam etmesine yol açılacaktır.
*"Eşlerden herbiri meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde diğer eşin ve ailenin huzurunu gözönünde tutar" (md.192) hükmü Tasarı'dan çıkartılmalıdır; çünkü bu hüküm Anayasa Mahkemesince iptal edilen MK. 159'daki "izin alma" hükmünü anımsatmaktadır ve bu kural özellikle kadınların bir işte çalışmasına engel teşkil eder niteliktedir.
*Tasarıda "karı - koca" kavramları yerine "kadın - koca"nın kullanılması doğru değildir, "karı" sözcüğü kaldırılmak isteniyorsa "evli kadın - evli erkek" şeklinde kullanılabilir (Almanca Ehefrau - Ehemann'da olduğu gibi).
Cumhuriyet'in kuruluşu ile gerçekleştirilen kadın hakları devriminin Cumhuriyet'in 75. yılında bütünlenmesini ve başta Medeni Kanun olmak üzere diğer yasalarda da kadın - erkek eşitliğinin sağlanmasını ümit ediyoruz.