The Others Giy battaniyeni güzelim, senle şöyle gezelim...

Giy battaniyeni güzelim, senle şöyle gezelim...

26.12.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Giy battaniyeni güzelim, senle şöyle gezelim...

Giy battaniyeni güzelim, senle şöyle gezelim...
27 Aralık 1998
Çintay

Ayıp yorgan altında derler; bakmayın siz onlara. Bu kış, ayıbı, yorganı, battaniyeyi sırtlayıp sokağa çıkıyorsunuz. Bu büyük battaniye sevdasını anlamak zor ama çoğu kalın moherden ya da kaşmirden yapılma ve yine çoğu o bildik ekoseden battaniyeler yüklüklerden gardıropların içine terfi etmiş durumda. Yazının ilk cümlesinden hareketle battaniye hakkında bir özlü söz falan bulmaya çalıştım, olmadı. Ben de dedim, serbest çağrışımla şöyle battaniye denince aklıma gelenleri bir alt alta (mecburen yan yana) sıralayayım:
Battaniye: Kış, soğuk, kar, şömine, sevgili, aşk, fırtına, yağmur, kahve, kuki, çikolata, aşk, ateş, sıcak, yuva, köpek, sıcak şarap, aşk, sevgi, şefkat, dağevi, Martel, sevgili, aşk...
Gördüğünüz gibi battaniye aşk demek. Yani iyi bir şey. Her ne kadar insanı olduğunun beş katı gösterdiği için en azından bizim açımızdan giyilmesi sakıncalıysa da bu battaniye modası insanın içini ısıtıyor. Tuşesi iyi ve zengin; hem dönemin lüks tutkusuna da uyuyor. Sonra deseni - çoğu kırmızılı ve ekose - sıcak ve canlı.
Bir de bu sezon öne çıkan kendimi korumalıyım, kat katlar içine girmeliyim ki bana bir zarar gelmesin, neydi o yazki incecik transparan şeyler, kendimi örtmeliyim, sıkıca örtünmeliyim, evet evet iyice kapanmalıyım, ben bir lahanayım paranoyasını katarsak battaniye, yorgan ve çeşit çeşit örtülerin bu denli rağbet görmesini anlamak kolaylaşıyor. Gerçekten de o incecik zar gibi elbiselerle stilettolardan sonra, işi buzullarda yaşıyormuşçasına abartan bir yorgan üstü battaniye durumu çıktı. Bu kış kaşmir ayakkabılarınız, tüylü botlarınız, battaniye etekleriniz, en azından üç beş kalın şalınız yoksa, bu, modayla o kadar da yakın ilişki içinde olmadığınızı gösteriyor. Evet, etekleri abartılı bulabilirsiniz ama şallara bir diyeceğiniz olamaz. Ayrıca bir moher paltoya muhalefet edecek kadın sayısının da onbinlere varacağını hiç sanmıyorum.
Modacıların hepsi birden bu son dönem kat kat tutkusunu savunuyor. Mesela Helmut Lang'ın evaze etek ve ceketlerinde rüzgar geçirmeyen pofuduk tekno kumaşlar kullanılmış. Donna Karan'da hem koruyucu battaniyeler hem de içi elyaflı satenler görülüyor. "Bu sezonki tasarımlarımın hepsi de insan vücudunu korumaya yönelik. Sarıp sarmalayıp şefkat sunuyorum," diyor Donna Karan. Modelleri gerçekten de rahat, lüks, yumoş, şefkatli.
Jil Sander'ın kış koleksiyonu da benzer havada. Organze ve pamuk gibi ince kumaşlar, tüy gibi hafif ama dolgunluk hissi veren elyafla birleşiyor. Sonuç şişkin, pofuduk, yuvarlak hatlı ama ağırlık vermeyen giysiler. Sonra Marc Jacobs'un Louis Vuitton için yaptığı puf puf beyaz pardösüler, Hüseyin Çağlayan'ın hem kendi imzası hem de TSE New York için tasarladığı kaşmir ağlar, gayet korunaklı yakalar... Battaniyelere gelince... Moher ve tiftiği en çok kullanan Jean Paul Gaultier, Missoni, Fendi ve Alberta Ferretti. "Moher çok güzel bir materyal. Hem tuşesi mükemmel hem de birbirinin içine giren renklerin uyumu büyüleyici bence," diyor Alberta Ferretti. Zaten ünlü modacının kış koleksiyonunun neredeyse tamamı battaniye havası veren moherlerden oluşmuş. "Özellikle kenarları dikilmeden kesik bırakıldığında ve upuzun tasarımlarda çok hoş duruyor."
Diğerlerini özetlersek; bu sezon her yaptığını beğendiğim Narciso Rodriguez'in kalın kaşmirleri de bir nevi battaniye efekti yaratıyor. Sonra battaniyeleri neredeyse dönüştürmeden kullanan Clements Ribeiro var. Diğerleri kadar baskın olmasa da Lainey Keogh, Michael Kors, John Galliano... Giorgio Armani'nin püsküllü kaşmir şalları rüya gibi...
Dekorasyon cephesinde Ralph Lauren'in battaniye kumaşından yastık, minder ve duvar kağıtları hakikaten güzel. Sonra onlarda yani Londra'da, Cath Kidston adındaki İngiliz'in battaniye kaplı sandalye ve koltukları hatta perdeleri çok prim yapıyormuş. Bizde Beymen Home, Casa Club gibi büyük isimlere başvurulabilir. Ama maaşı buralara yatırmanız şart değil. Herhangi bir çeyiz mağazasından alacağınız herhangi bir battaniyeyi giysiye ya da ev eşyasına dönüştürmek için dev bir hayal gücü gerekmiyor doğrusu.



* Les Negresses Vertes'in Mlah albümü. Çok eğlenceli, meğer Fransa'da da pek meşhurmuş. Atlas Pasajı'nda Kod Müzik'i geçince ufak dükkan.

* "Öpüşen iki kadın bana her zaman el sıkışan iki boksörü anımsatmıştır." Sacha Guitry

* Bahar koleksiyonlarında kafalar hep düğüm. Yani mümkünse saçlar uzasın.

* İçtiğim en güzel mantar çorbası. Galatasaray'daki Gino'nun pizzaları da nefis: İnce hamur, bol malzeme.

* "Ben, yani Yakup, her türlü çağrılmanın olağan şekli / Daha hiç çağrılmadım / Biri olsun 'Yakup!' diye seslenmedi hiç / Yakup! / Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım / Ve içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim..." Edip Cansever

* Çin işi derinlikli çerçeveler çok sade ve çekici. Büyükler 9, küçükler 7 milyon. Suadiye Beymen Megastore içinde Casa Club.

* Son dönem çirkin manken akımına yeni ilave: Inge Geurtf. Azami irilikteki burnu Erin O'Conner'ı da beni de aratmıyor.