Halk, ilk önce Miloşeviç'in karısının başında bulunduğu Yugoslav Solu Partisi'nin genel merkezini yakıp yıktı
Yugoslav ayaklanmasının hedeflerinden biri "Kasap" Miloşeviç olduğu kadar, acımasızlıkta onu aratmayan eşi Mira'ydı. Tüm dünyada "Kızıl Cadı" olarak tanınan Mira Markoviç'in resmi görevi, JUL, yani Yugaslov Solu Partisi'nin başkanı.. Ama herkes onun Miloşoviç'in baş danışmanı ve Kosova ile Bosna - Hersek'teki soykırımın arkasındaki kişi olduğu konusunda hemfikir.
Bu yüzden göstericiler Belgrad'a ulaşır ulaşmaz ilk önce onun başında bulunduğu parti merkezine yöneldiler. Hiç bir direnişle karşılaşmadıkları için binayı yakıp yıktılar.
Sonraki hedefleri de Miloşeviç'in temsil ettiği Parlamento binası oldu. Polis müdahale etmeyince burayı da kolayca ele geçirdiler ve Miloşeviç çiftinin yıllardır süren kanlı diktatörlüğüne
son verdiler.
Kızıl Cadı kimdir?
Son 20 yılda iç savaşların durmadığı dağılan bir Yugoslavya Federasyonu'nun liderliğini üstlenen ve bu sürecin sorumlusu sayılan Sırp diktatörü Slobodan Miloşeviç'in siyasal kararlarının arkasında genellikle, eşi Mira Markoviç var. O yüzden de diktatörlükten ve katliamlardan en az eşi kadar sorumlu görülüyor.
Mira, Sırbistan'da "Kızıl Cadı" diye anılıyor. Uluslararası gözlemcilere göre Bayan Miloşeviç, tüm Balkanlar'ın kaderini elinde tutan en güçlü kişi. Bugün 48 yaşında olan Mira, İkinci
Dünya Savaşı'nda Nazilere karşı savaşmış, direnişçi bir baba ile "Partizan" diye anılan komünist savaşçılar safında yer almış bir annenin kızı. Annesi savaş sırasında Gestapo tarafından tutuklanınca, bazı Partizanların isimlerini Nazilere vermiş. Bu yüzden de kendi yoldaşları tarafından "hain" ilan edilip kurşuna dizilmiş.
Kılıbık diktatör
Miloşeviç'in babası 5 yaşındayken evi terketti. Annesiyle büyüdü. 1962 yılında babası, 1972'de ise annesi intihar etti.
Miloşeviç, Mira ile tanıştığı zaman Mira 17 yaşında idi. Evlendiler. O gün bugün, Sırp liderinin yaşamına Mira'dan başka hiçbir kadın giremedi. Komşularına göre tam bir kılıbık olan Miloseviç temizlikten çamaşıra, ütüden bulaşığa kadar tüm ev işlerinden sorumluydu. Sırp lider yatakta ise kocalık görevlerini yerine getiremeyen ve horlamaktan başka bir işe yaramayan yorgun biriydi.
Miloseviç tüm diktatörler gibi yurt dışına para kaçırdı. Karısına "tontonum, civcivim, tavşanım" diye hitap eden Sırp kasabı, değişik hesaplarla 110 milyon sterlini Yunanistan'a kaçırdı. Servetinin bir kısmını da Kıbrıs Rum Kesiminde oğlu adına açtığı hesaplara yatırdı.
Mira, sürekli olarak onu "Bir gün Yoldaş Tito gibi büyük bir adam olacaksın" diye pohpohladı. İşte bu hırs yüzünden Miloşeviç bankacılığı bırakıp siyasete atıldı. Onun liderliğindeki Sırbistan, bölgedeki yıkım ve soykırımın kalesi oldu.