The Others Naklen hesap sordular

Naklen hesap sordular

18.08.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Naklen hesap sordular

Naklen hesap sordular


Özel televizyonların deprem bölgelerinden yaptığı canlı yayınlar depremzedelerin yetkililere hesap sorduğu platformlara dönüştü


       Depremzede soruyor:
      
  • “Deprem yardımlarını nereye harcadınız?"
  • “Niçin sağlıksız yapılara izin verdiniz?"
  • “Türkiye’nin deprem bölgesi olduğunu bildiğiniz halde, niçin cinayet gibi imar planlarını hazırladınız?"
  • “Neden depremzedeler arasında farklı muamele uyguluyorsunuz?"
  • “Neden afetlere hazırlıksız yakalandınız?"

           Televizyon kanallarının, 17 Ağustos felaketinin yıldönümünde, deprem bölgesinden yaptıkları canlı yayınlar, depremzedelerin acıları, feryatları, yetkililerden hesap sormalarıyla keskin bıçağa döndü. Yayınların sansürsüzlüğü, hem bölgedeki gerçekleri unutmaya yüz tutan ekran başındakileri hem de icraatlarını anlatmaya gelen siyasetçileri sarstı.
           Deprem felaketinin birinci yıldönümünde, televizyon kanalları merkezlerini, afet bölgesine taşıdılar. CNN Türk, Kanal D, ATV ve Show TV’nin İzmit, Adapazarı ve Yalova’dan yaptıkları canlı açık oturumlar, bölgedeki vatandaşların hesap sorduğu platformlar haline geldi. Felaketin izlerini hala taşıyan vatandaşlar, milyonların önünde yakaladıkları sorumluların yakasına yapıştılar.
           Mikrofonu her alan bedenden, hüzün, öfke, dram o kadar güçlü yayıldı ki, ne oturumu yöneten deneyimli televizyoncular araya girdi ne de hesap sorulanlar karşı koyabildi.

           Siyasetçiler hedef oldu
           Kimisi, hala bulmayı ümit ettiği yakınının fotoğrafını kameralara tuttu; kimisi de çadırkentlerden sokağa atılmanın korkusu dile getirerek, yardım istedi. Öfkenin birinci hedef siyasetçiler oldu. Oturumlara katılan milletvekilleri, belediye başkanları, kendilerine yöneltilen sert sorular ve tepkiler karşısında zor saatler yaşadılar. Yalova’da ATV’nin açık oturumuna katılan bayan depremzede, bir yıldır belediye başkanına ulaşamadığını belirtti. Gölcük’te CNN Türk’ün yayınındaki depremzedeler, Kocaeli Valisi Kemal Önal’a tepki gösterdiler. Tartışmanın sertleşmesi üzerine, depremzedeler, yanlarında getirdikleri düdükleri çalarak, tepkilerini gösterdiler.
           Depremzedeler, akşam saatlerinde gelen DYP lideri Tansu Çiller’e de tepki gösterdiler. Gazetecilere, “Siyasetçiler bizim için ne yaptı. Gelin bizi dinleyin" diye bağırdılar.

           ‘Keşke ağustos ayı takvimden çıksa’
           NAZIM ALPMAN
           Yalova Belediyesi tarafından heykeltraş Ümit Öztürk’e yaptırılan “Deprem Anıtı" dün akşam 18.00’de törenle açıldı. Anıt, deprem enkazının denize dökülerek kazanılan Yaşar Okuyan Parkı’nın ortasına dikildi.
           Karmaşık gibi gözüken bu durumu muzip bir depremzede şöyle izah ediyor:
           “Bak abicim altta enkaz, üstünde Yaşar Okuyan, onun üzerinde de bu anıt var!"
           Bu basit bir hafriyat sıralaması mı, yoksa siyasi eleştiri mi, anlamak mümkün olamıyor!
           Anıt, blok mermerlerin üst üste sıvasız biçimde yerleştirilmesinden oluşuyor. Basit gibi görünüyor. Anıtın zerafeti de onun sadeliğinden kaynaklanıyor.
           Mermerlerin üzerinde 17 Ağustos’ta Yalova’da ölen 2 bin 504 kişinin adı kazınmış. Her ismin yanında bir minik delik var. Ziyaretçiler çiçek koyarak yakınlarıyla bütünleşiyorlar. Ümit Öztürk, alfabetik sıra yerine karmaşık isim dizini kullanmış.
           Neden? Kendi yakınlarını arayanlar, tanıdık isimleri de görüp onları da hatırlasınlar!
           Anıt güzel ama bu eserin içinde gazetecilik yapmak kolay değil.
           Genç bir adam geliyor. Bir ismin üzerine parmağını “mermere batıracakmış gibi" gezdiriyor. Çene kasları geriliyor, gözleri kızarıyor, iki sicim yanaklarından aşağı iniyor. Hiç ses çıkarmıyor. Hıçkırıklarını yutkunarak bastırıyor. Sonra sessizce gidiyor.
           Bu türden “çığlığa" yürek dayanmıyor!

           Evladının ismini buldu
           Kadınlar, erkeklere kıyasla acılarını daha “rahat" yaşıyorlar. Bedriye Uzun, mermerler arasında, çocuğunun sınav sonuçlarını öğrenmeye gelmiş anne heyecanıyla dolaşıyor: “Burada yok, burada da yok. Hah işte kızım!"
           Bedriye Hanım kızının nişanında çekilen fotoğraflara bakarak sakinleşiyor. Depreme karşı olan çeresizliğini, umutsuz bir direnişe dönüştürüyor: “Keşke ağustosu takvimlerden çıkartsalar!"

           Kızın mermer oldu mu?
           Bedriye Hanım ile dertleşirken, bir başka acılı kadın yanımıza geliyor. Kızı yaralı kurtulmuş. Onun peşinde dolaşmaktan konut bürokrasisini aşamamış.
           Açıkta kaldıklarını, evlerinin olmadığını anlatıyor. Bedriye Hanım’ın kulağı evsiz kadındaymış. Dönüp soruyor:
           “Senin kızın mermer oldu mu?"
           Bu sorunun “zehirli tadını" ancak mermer bloklarda yakınları olanlar biliyor. Tıpkı Ayfer Tuncer isminin yanına sıkıştırılmış minik pusuladaki genç kız gibi:
           “Canım öğretmenim, sizi hiç bir zaman unutmadık. Ticaret Meslek Lisesi öğrencileriniz adına Çisem."
           Yalova’da bu anıt sayesinde depremin unutulmayacağı kesin gibi görünüyor.

           Depremin simge “anası" çok dertli
           ÜMRAN AVCI İzmit
           Türkiye’yi yasa boğan depremde, vücudunu yıkılan betonlara siper edip torunlarını korumaya çalışırken çekilen fotoğrafıyla ‘anne yüreği’nin simgesi haline gelen Derinceli Emine Kaçan, hem yazgısına hem devletine küstü.
           Felaket gecesine eşi, iki çocuğu, iki gelini ve üç torununu kurban veren, hayatta bir oğlu, bir de tonlarca ağırlığa dayanamadığı için sakatlanan bacağıyla kalan Kaçan, “Sekiz canın bedeline 100 milyonu hak gördüler" dedi.
           Türkiye Emine Kaçan’ı üzerinde tonlarca ağırlıkta beton olduğu halde iki küçük torununu korumaya çalışırken objektiflere yansıyan görüntüsüyle tanıdı. Geride bırakılan bir yıl acıları dindirmedi ama öfkeyi alevlendirdi.
           Yıkılan beş katlı evlerinin enkazı altında sekiz saat ölüme direnen Kaçan, yitirilen sekiz cana karşılık geriye 30 yaşındaki oğlu Erol ve enkazdan güçlükle çıkarılan fotoğraf albümleri kaldı.
           Devletin ilgisizliğinden de yakınan Kaçan, “Karnınız aç mı tok mu" diye kapımızı çalan olmadı. Sekiz canın bedeli 100 milyon kira yardımı alıyorum" diye gözyaşı döktü.

           “Ekmekli adam" heykel oldu
           BAHAR ATAKAN Ankara
           “Deprem felaketinin" unutamadığımız acı dolu fotoğraflarından biri sanata konu oldu. Ankaralı bir heykeltıraş sıkı sıkı sarıldığı ekmekleriyle yitirdiklerinin arkasından gözyaşı döken acılı bir depremzedenin fotoğrafına çamurla hayat verdi.
           Adının yazılmasını istemeyen Ankaralı sanatçı, “fotoğraftaki" depremzedeye ulaşamadığını vurgularken, “Heykelin, onun yaşadığı topraklarda bulunmasını istiyorum. Kendim uzun süre deprem bölgesinde araştırma yaptım, alamadım" dedi.
           Beyne giden damarlardan birinin tıkanmasının ardından iki ay boyunca görme yeteneğini kaybeden sanatçı, eserini “hüzünlü dönemleröde gerçekleştirdiğini vurguladı.