The Others Toplum neye alışık?

Toplum neye alışık?

10.06.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Toplum neye alışık?

Toplum neye alışık

Toplum neye alışık?

Bu hafta özel televizyonlarda Türkiye’nin gerçekleri yine su yüzüne çıktı. Nefise Karatay’ın babası ile olan sorunu, Tarkan görüntüleri ve estetikçiler ile 22 defa bıçak altına yatan Ali Bey!

Aile dramı
Savaş Kalafat, "Yılın aile dramı" adı altında verdi Nefise Karatay, babası ve Mehmet Ali Erbil üçgenindeki gelişmeleri. Hem Mehmet Ali, hem de Nefise Karatay, Elele dergisinde çıkan "yalancı çıplak" fotoğrafları savunamadılar. "Türk toplumu böyle bir çalışmaya hazır değil" dediler. Ne demek? Türk toplumu mesela üç yıl evlilik akdi yapılmamış bir ilişkiye hazır mı? Ya da Mehmet Ali Erbil’in bir daldan ötekine atlamasına ya da belden aşağı esprilerine hazır mı? Bu toplumun neye hazır olup olmadığını tartışmaya kalkarsak geriye pek bir şey kalmaz.
Elele dergisinde çıkan fotoğrafların arkasında durmaları gerekirdi. Korkmadan, cesaretle. Çünkü bir adım atmışlardı. Sevgileri ve paylaştıkları güçlü ise kimin hazır olup olmadığı önemli olmazdı.
Eğlence dünyası kaypak. Hemen "ekmek paramızdan mı olacağız" diye genel geçer lafların altına sığınıyorlar. "Ayıp ettik mi?", "Babam çağırıp bir tokat atsaydı" gibi hamasi laflara sığınıyorlar. Çok eleştirilen ve "çıplak enteller" diye kafa bulunan bir albümü hatırlatmak istiyorum. Sanatçı, toplumun hizasında değildir. Sanatçı toplunun önünde yaratıcı, çarpıcı ve böyle imtihan zamanlarında da sınıfı geçebilen kişilerdir. Hapishaneler ve kurşunlar onların adını yazmıştır. "Türk toplumunun hazır olmadığı" gerçeğine iki çarpıcı örnek. Zeki Müren ve Bülent Ersoy. Mücadele ettiler ve kabul ettirdiler kendilerini.

Estetik komedisi
"Ateş Hattı"nda satır aralarında trajikomik şeyler yaşandı. O gece hasta Esra Balamir ve doktor Nazım Durak arasındaki diyalog garipti. Balamir estetikli burnunu beğenmediğini ve yapılan operasyonun istediği gibi gerçekleşmediğini söylüyordu. Ameliyat öncesi ayrıntılara ilişkin doktor ile hastasının söyledikleri de çelişiyordu. Nazım Durak tartışma programına gelirken ne tür muhabbetlerle karşılacağını düşünmüş müydü bilemiyorum. Ama izleyici gözünde, hipokrat yemini etmiş bir doktor ciddiyetinden uzak bir tartışmanın içinde olduğu kaçınılmaz bir gerçekti. Cerrahi uzmanlığı bir kenara itilmiş, "benim burnum, onun göğsü" dedikodularına geçilmişti. 22 ameliyat geçiren Ali kardeşimizin salvoları da estetik cerrahinin "magazinleşmesi" gerçeğini ayyuka çıkardı. Bu tartışma programından sonra cerrahların bir "özeleştiri" yapma zamanı geldi gibi görünüyor.

Homoseksüelliğe dair
Tarkan, MHP’li milletvekili Mehmet Gül’ün demeçlerinden sonra "ben erkeğim" imajına yüklendi. Hatunlarla resimleri çıktı. Ama Show TV’de yayınlanan fotoğrafların, birinin eline geçeceğini hiç düşünmedi. "Türk toplumuna aykırı" görünmemek telaşına düştü. Kişinin cinsel tercihi şarkılarının, sesinin üstünde değildir. Öyle bir söylersin ki o senin gücün olur ve kimse karşısında duramaz Tarkan.