The Others Zafer, iç politikaya kurban edilmemeli

Zafer, iç politikaya kurban edilmemeli

22.10.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Zafer, iç politikaya kurban edilmemeli

Zafer, iç politikaya kurban edilmemeli

       BİLKENT Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hasan Ünal, Suriye'yle Türkiye arasındaki anlaşmazlık konusunun çözümünün bir dış politika zaferi olarak sonuçlandığını ancak, bunun iç politikada polemiğe kurban edilmemesi gerektiğini söyledi.
       Ünal, Suriye'yle yaşanan krizle ilgili olarak Milliyet'in sorularını şöyle yanıtladı:

       Soru: Suriye-Türkiye krizini nasıl değerlendiriyorsunuz?

       Ünal: Bu konuyla akla ilk gelen soru "Neden şimdi" oldu. Suriye 10 yıl evveline göre hem siyasi hem de askeri bakımdan zayıf. Türkiye ise tam tersi durumda. Terörün başlangıcına 1984'de dönersek o dönemde Suriye'nin, soğuk savaşta SSCB'nin bölgedeki müttefiği olarak çok daha güçlü durumda olduğu görülür. Gerek sahip olduğu konvansiyonel silahlar, gerek İsrail'e karşı Arap ülkelerinin hamisi olma iddialarıyla sızdırılan paralar ülkeyi beslemekteydi. Şimdiyse ülke, değil yeni silah almak, eski silahlarına yedek parça bulabilmekte zorlanıyor. Rabin hükümetinin Golan tepelerinde toprak verme önerisini de kabul etmeyen Suriye, böylelikle büyük bir fırsat kaçırdı. İşçi Partisi tekrar iktidara gelse de bu yinelenmez. Terörist ülke imajıysa kendisine ayak bağı olmakta.
       Bu krizde zamanlama bakımından çok iyi bir şekilde yapılmıştır ve olumlu şekilde sonuçlanmıştır. Türkiye bir taşla iki kuş vurmuştur. Bir kere bölgedeki dengeler açısından Türkiye'nin durumu kriz öncesine göre daha güçlüdür. Kanımca İsrail'e tarafsız bir politika izlemesini telkin eden Türkiye olmuştur. Bu sayede iki ülke işbirliğinin kimseye tehdit oluşturmadığı fikri herkesin kafasına iyice yerleşti.
       Araplarsa bir yandan da kendisini etnik bağlar yüzünden desteklemek zorunda oldukları Suriye'ye "Bu işi uzatma" mesajını verdiler. Hatta 1 yıldır el altından Arap ülkeleri ile bu konu konuşuluyordu kanaatindeyim. Bunun kanıtı Arap Zirvesi'nde Suriye'nin tüm isteklerine rağmen arzu ettiği tarz bir karar çıkmamasıdır. Böylece Suriye köşeye sıkışmış, Türkiye'nin tam istediği noktaya gelmek durumunda kalmıştır. Bu kriz, iyi belirlenen, konjontüre uygun planlanan ve kararlılıkla uygulanan bir dış politika başarısıdır. Teröre destek veren diğer ülkelere de böylelikle göz dağı verilmiştir. Suriye ile yapılan anlaşma da Türkiye'nin tüm isteklerini karşılamaktadır. Ancak, bu başarının ardından rehavete kapılmamak gerekir.

       Soru: Bundan sonra ne olacak?

       Ünal: Suriye, 14 yıldır bu kartı oynamış. Terör örgütünün ülke içinde yeriyle oynanabilir, bir süre başka ülkeyle anlaşma sağlanarak adres değişikliği sağlanır. Suriye kontrolündeki Lübnan'a kaydırılmaları mümkündür. Bu bakımdan Rusya olsa olsa geçici bir adres olur. Camdan bir evde olan Rusya, başka ülkelere taş atacak durumda değil.
       Türkiye'nin istihbaratı gayet başarılı, gelişmeleri takip eder. Ama Suriye de kelime oyunları yaparak oyalamakta başarılı. Suriye, Türkiye'nin bu konunun peşini bırakmasını bekliyor. Bu çok da olasıdır. Seçim tartışmaları, iç politika polemikleri derken bu başarı kurban edilebilir. Oysa bunu gündemden düşürmemek başarının devamını sağlar. Türkiye, bu krizle beraber bir tünele girdi. Bu tünelin sonundaki ışık güzükmektedir. Kriz yönetimi bitmemiştir, aynı kararlılıkla ne kadar sürecekse o kadar bu meselenin üzerine gitmek ve tünelin sonuna ulaşmak lazım.
       Suriye gibi baskı rejimi altındaki ülkeler, bir söz söyleyip o sözden cayabilir. Kamuoyu baskısı yok. Suriye'nin diğer bir hesabı İsrail'le barış sürecinde Filistin gibi kendisinin de masaya çağrılması yolundaki baskılardır. Bu gerçekleşirse ABD, Suriye üzerindeki baskının hafifletilmesini arzu eder. Kartlar Suriye lehine döner. Türkiye'nin yapması gereken dizginleri geçtiğimiz günlerde olduğu gibi sıkıca kavramaktır. Yoksa eskisinden de kritik bir pozisyona düşmek ve Türkiye'nin inandırıcılığı yitirmesi söz konusu olacaktır.