Vitrin Cama can verenler

Cama can verenler

14.08.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Cama can verenler

Cama can verenler
Yıllardır dekorasyonun vazgeçilmez malzemesi olan cam, evlerimize gelene kadar binlerce usta elden geçiyor. Lokumluktan vazoya, ibrikten çeşmibülbüle pek çok sanat eseri ortamın havasını bir anda değiştiriyor.

Cam küreler, kıvrımlı vazolar, renkli helezonlarla süslenen lokumluklar, lale motifleriyle donatılmış ibrikler, gülabdanlar... "Bu sanatın bize ait olduğu isimlerinden belli," diyor Yusuf Görmüş. "Türk camcılığı kişiliğini kazanmıştır. Anadolu medeniyetinden gelen yuvarlak ve yumuşak formlarla, canlı renklerle farklıyız," diye de devam ediyor.
Paşabahçe'de 1944 yılından beri cam ustası olarak çalışan Yusuf Görmüş, "Osmanlı döneminde, Mevlanakapı'da bulunurdu camcılar, o zaman camgeran denilirdi onlara," diye ekliyor. 1889 - 1903 yıllarında Mehmet Usta'nın yaptığı ve ismini bülbülün gözünden alan çeşmibülbülleri bugüne taşıyan Yusuf Usta, tek amacının Türk cam sanatını yaşatabilmek ve dünyaya tanıtabilmek olduğunu söylüyor. Osmanlılardan kalan çeşmibülbül sanatını canlandırmak için 1958 - 1968 yıllarında Topkapı Sarayı'nda incelemeler ve atölye çalışmaları yaptıktan sonra başarılı sonuçlar elde etmeye başlamış.
1993'te Unesco'nun davetlisi olarak Fransa'ya giden; İngiltere, Danimarka ve Venedik'te araştırmalar yapan Yusuf Usta "Her ülkenin kendine has çizgileri var, kendi kültürünü işliyor. Biz canlı renklerimiz, modern ve özgün hatlarımızla dikkat çekiyoruz," diyor. Kendi eserleri için her defasında başka güzellikleri yakalamaya çalıştığını ifade ediyor. Her bir eserde renk seçimi, formların oluşturulması onu, hep farklı esinlenmelere, farklı arayışlara götürüyor.
Formların yorumlanmasını kişilerin hayal gücüne bırakıyor. Bir cam küresinin içinde bir nokta... Bir gözyaşı damlası... Üstünde flu bir renk mum... Onun üstünde ise bir çok noktalar, onu sevenlerin gözyaşı... Uğur Mumcu Vakfı'nın anma töreninde verilecek hediyenin tasarımını bu şekilde yapıyor Yusuf Usta. 9 kişiden oluşan atölye elemanlarıyla, renkli çubuk camları bir araya getirerek harikalar yaratıyor.
1100 derecede, 1 metre 20 cm. boyunda pipo adı verilen, farklı renkteki içi boş çubukları, cam soğumadan saniyelerle yarışarak üfleyerek balon haline getiriyor, çeşitli formlar veriyor. Cam elma, penguen ya da hareket kazandırmak için yapılan kıvrımlı bir ayağı olan vazo vitrinlerimizi süslüyor. Yusuf Usta cam sanatıyla ilgilenenlerin sıcağı ve camı sevmelerinin şart olduğunu söylüyor. Maliyetler çok yüksek olduğu için Denizli'ye taşınacak olan Paşabahçe fabrikasına gidip gitmeyeceğini sorduğumuzda "Camı seviyoruz, gideceğiz tabii," diyor.
Paşabahçe'de bir yakınına hediye alırken rastladığımız Serap Ezgü büyük bir işçilik ve emek ürünü olarak nitelendirdiği cam ürünlerinin fiyatlarını da çok uygun buluyor. Yurtdışında sık sık alışveriş yaptığını ifade eden Ezgü, "Kesinlikle Türk eserlerini tercih ederim," diyor ve tezyin sanatçısı Leyla Akdoğan'ın süslemelerini yaptığı ürünlerden seçiyor. Ezgü'nün "Ben biraz nostaljik şeyler seviyorum," sözlerini Yusuf Usta, "İşte bu Türk cam sanatına sahip çıkmaktır," diye yorumluyor. Yusuf Usta, tezyin sanatı içinse "Cam sanatının devamı, ikimiz varsak varız," diyor ve devam ediyor "Ben sadesini yapıyorum, onun üzerine motif işlenmezse güzellikleri ortaya çıkmaz". Paşabahçe'ye eserler veren, tezyin sanatçılarından Oya Şenocak, Işıl Ceylas, Leyla Akdoğan da bu doğrultuda camı süsleyerek güzeliğine güzellik katıyorlar. Yaklaşık 30 senedir süsleme sanatıyla uğraşan Leyla Akdoğan, cam üzerinde yapamayacağı hiçbir işleme olmadığını söylüyor. Bilgisayar kesimlerinin tasarımlarını da hazırlayan Akdoğan, camı eline alıp kendi çizdiği figürleri boyamayı tercih ediyor. Prof. Süer Ünver'in derslerinde kendini geliştirme imkanı bulan Akdoğan'ın eserleri yurtdışında büyük ilgi görüyor. İrlanda'da House of Glass'da iddialı olmayan ürünlerinin bile başarı kazandığını söyleyen Akdoğan, bir bardağın işçiliğinden 200 mark alıyor. Almanya'da bir firma aracılığıyla prens ve konsolosların içinde bulunduğu üst düzey kesime ihracat yapan sanatçının hayranlık kazandıran eserleri Avrupa'nın önde gelen mekanlarında yer buluyor.
İnce işlemeler, zevkli renk seçimleri, Hollanda'dan kilosu 3 bin marka getirilen yüksek kalitedeki boyalarıyla estetik değer taşıyan eserler 10 milyondan başlayıp milyara kadar varan fiyatlarla satılıyor. Esas branşı olan Türk motifini çok az kişinin anlayabildiğini belirten ve serbest deseni tercih eden Akdoğan, Tansu Çiller tarafından ısmarlanan bardakların Başbakanlık konutunda kullanıldığını hatırlatıyor ve ekliyor: "Sabancı gibi, Koç gibi önemli kişilere, özel eserler yapmak istiyorum. Belirli bir prosedür var, onlara ulaşamıyorum. Ancak tek hayalim yaptığım cam ürünlerinin onların salonlarında yer alması."