Yazarlar "2'nci binyıl"ın son yılı

"2'nci binyıl"ın son yılı

01.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

"2'nci binyıl"ın son yılı

2nci  binyılın son yılı

       BUGÜN, sadece bir klasik yılbaşı günü değil. Aynı zamanda, 20'nci yüzyılın son yılının ilk günü.. Sadece o da değil. 2'nci "binyıl"ın (millenium'un) da son yılının ilk günü.
       Bu yılın sonunda artık "21'inci yüzyıl"la birlikte "3'üncü binyıl"a adım atacağız.
       * * *
       Gerçi bir zamanlar, bu varsayımın yanlış olduğu - bizce de haklı olarak - öne sürülmüştü. 1890'lı yıllarda gazeteleri dergileri dolduran "yüzyıl değişimi" tartışmalarının konusu buydu:
       Yirminci yüzyıl, 1899'u 1900'e bağlayan geceyarısında mı başlar?
       Yoksa 1900'ü 1901 yılına bağlayan geceyarısında mı başlar?
       Mantık, ikinci hesabın doğru olduğunu gösteriyordu. Uluslararası Gregoryen takviminin 1'inci yılı, İsa'nın doğumuyla başlıyordu.. 1'inci yılın 1 Ocak'ından 1899 yılının 31 Aralık'ına kadar 1899 yıl geçmiş oluyordu. "Yüzyıl"ın ise - adı üstünde - birinin bitip ötekine geçilmesi için 100'er yıllık sürelerin tamamlanması gerekiyordu. Yani, 20'inci yüzyıla girişi kutlamak için 1900 yılının da bitmesi beklenmeliydi.
       Bu hesap, doğruydu ama, 1900 yılına yaklaşan yıllarda fazla tarafdar bulmadı. Kamuoyunun geniş kesimleri, "yüzyıl değişimi" için en doğru tarihten değil, "en yakın" tarihten yanaydı.
       "En yakın tarih"i savunanların tezi, sadece görsel bir unsura dayanıyordu:
       "1900'le birlikte 18'le başlayan yıllar bitiyor, 19'la başlayan yıllara geçiliyor. 1900, o yılların ilkidir. Çift sıfırla bitiyor. Öyleyse yüzyıl değişimi için en münasip tarih, o yılın başladığı gündür."
       Bu tez, öteki kadar güçlü değildi ama, kamuoyundaki çoğunluğun buna - aklı yatmasa da - gönlü yattı.
       O zamanlar dünyanın merkezi sayılan Paris, zaten kendini ona göre hazırlamıştı. İlkini 1855'te, sonuncusunu 1889'da düzenlediği "Uluslararası Dünya Sergisi"nin yenisinin tarihini 1900 yılına rastlatmıştı. Bu, aynı zamanda "Yeni yüzyıl"ın başlamasının dünya çapında kutlanacağı büyük bir etkinlik olacaktı.
       Öyle de oldu. 1899'u, 1900'e bağlayan 31 Aralık gecesinde, sadece yeni yıla değil yeni yüzyıla da geçildiği, genel bir kabul gördü. Zamanın imparatorlarının yeni yıl demeçlerinde "20'nci yüzyıl" sözü de geçti. O yılın içindeki Paris Sergisi de, "20'nci Yüzyıl Sergisi" olarak geniş yankılar yaptı.
       O arada "Yüzyılın değişmesi için çift sıfırlı yılın da bitmesi gerekir" tezi unutuldu gitti.
       * * *
       Eski dilde "galat - ı meşhur" denilirdi. Bazı şeyler vardır, "yanlış"tır ama, doğruymuş gibi "ünlenmiş", yaygınlaşmıştır. Artık, onları değiştireyim diye uğraşmanın faydası yoktur. Olduğu gibi kabul edeceksiniz. Bu konuda da böyle olmuştur. 21'inci yüzyıla yaklaşıldığında o eski tartışma artık tekrarlanmamıştır.
       Böylece, bu "yaygın yanlış"ın genel kabul görmesinin sonucu olarak, bugün "20'nci yüzyıl"la "2'nci binyıl"ın son yılına girmiş bulunuyoruz. Hayırlı olsun.
       Tabii, buna sadece "Hayırlı olsun" demek yetmez. Bunu millet olarak, devlet olarak değerlendirmemiz de gerekir. Çünkü pek çok ülkede gelecek yıla yönelik bazı çalışmalar var ki, bunlar bu yıl daha da yoğunlaşacak: Her ülkenin kendi tarihini hatırlaması ve hatırlatması çalışmaları bunlar..
       Bizde bu açıdan, pek çok ülkeye göre çok daha fazla "malzeme" var. Düşünelim ki, birçok devletin tarihi son "binyıl"ın yarısına kadar bile uzanmıyor. Amerika, ve Avustralya kıtasındaki tüm devletlerden Avrupa, Asya ve Afrika'daki birçok devlete kadar pek çoğu, ya evvelce hiç yokken son yüzyıllar içinde kurulmuşlar, ya da tarihin eski dönemlerinde ortaya çıkmış da olsalar, sonradan yüzyıllar boyunca ortadan kaybolmuşlar, bağımsızlıklarını yeni zamanlarda kazanmışlar. Türkiye gibi, son binyılı, birbirinin halefi olan bağımsız devletlerle tam bir devamlılık içinde yaşamış ülkelerin sayısı çok az. Hele bunlardan imparatorluk kurmuş olanları parmakla gösterilecek kadar az.
       Şimdi, sadece o devletlerin değil, Lübnan'ın bile, Fenikeliler dönemini de hatırlayarak kendi "milleniumlar tarihi"ni sergileme niyeti varken, bizim de bu konuda - geç de olsa - birşeyler yapmamızda herhalde fayda var.




Yazara E-Posta: a.oymen@milliyet.com.tr