Putin

29 Temmuz 2022

Her şey ne kadar kötü gidebilirse öyle gitti o akşam Kadıköy’de.

Aslında maça fena başlanmamış, ilk dakikalardan itibaren pozisyonlar bulunmuş, gole bir kale direğinden daha az bir mesafe kalacak kadar yaklaşılmıştı.

O zaman da Fenerbahçe hocası dahil tüm kadrosu baştan aşağı yenilenmiş (son 10 yılda olduğu gibi) ve bu anlamda zamana ihtiyacı olan bir takımdı ama sahada fena değilken bu hakikat o kadar göze çarpmıyordu.

Fakat ne zaman ki önce oyuncu sayısı ondan hemen sonra da skor olarak geri düşüldü, işin rengi bir anda değişti. Üstüne üstlük bir de penaltı da kaçtı. Maç son bir can havliyle uzatmalara taşınsa da dakikalar ilerledikçe kendini daha fazla gösteren yorgunluk ve uyumsuzluk bir anda çaresizliğe dönüştü ve Şampiyonlar Ligi hayalleri yine başka bir bahara ertelendi.

Buraya kadar olanlar, özellikle Fenerbahçe taraftarının çok da yabancı olmadığı durumlardı ama her şeyi en üst seviyedeki olumsuzluk mertebesine taşıyan, rakip takımın golünden sonra tribünlerdeki Putin tezahüratı oldu.

Bu tezahürat, Buyalskiy´nin gol sevinci üzerine, sadece santra yapılana kadar, 25-30 saniye süren ve bir daha tekrarlanmayan bir tepki ama bana kalırsa bu aralar yapılabilecek

Yazının Devamı

Fenerbahçe beraberliğe oynamaz

18 Mayıs 2022

Fenerbahçe beraberliğe oynar mı hiç? Hem de Kadıköy’de! Olacak is değil…

Pazar günü takımlarını ıslıklayan taraftarlar, belli ki 17 Ekim -20 Kasım arasındaki dört maçtan sadece bir puan alındığını, bu sezon Kadıköy’de üç kez mağlup olunduğunu ve bir ara liderle puan farkının 20´ye çıktığını çok çabuk unutmuş.

Doğu kültürünün önemli özelliklerinden biri kibir. Sorulduğunda tevazu konusunda mangalda kül bırakmasak da is icraata geldiğinde bir anda büyüklük krizine girip “nasıl olur da böyle olur, koskoca bilmem kim böyle yapar mı?” tadında cümlelere ve davranışlara çok rahat bürünebiliyoruz. Tarihimizden tutun, yetiştirilme tarzımıza kadar hayatimizin her alanında, tabiri caizse hamurumuzda kibir var. Hatta öyle ki tevazuu bile abartıp kibre çeviriyoruz; “ben neyim ki, bir fakir, bir hizmetkar” vs. gibi.

İste bu düşünce taraftar bedeni ile birleşince ortaya “en büyük bizim takım çıkıyor.” Yahu son 15 yılda sadece iki kere şampiyon olabilmiş veya beş milyardan fazla borcu olan veya ligi küme düşme hattının biraz üzerinde tamamlayabilmiş veya son şampiyonluğunu tam 38 yıl önce kazanmış takımlardan hangisi en büyük? Ve tabi ki en büyük takım asla bir puana oynamaz, galip

Yazının Devamı

Bizim Çocuklar

13 Haziran 2021

Maça geçmeden önce maçın anlatımıyla ilgili söylemek istediklerim var.

Sanırım milli takımlara lakap takma merakı 12 Dev Adam" ile başladı. Gerek ilk, gerekse yaratıcı olması nedeniyle oldukça popüler olan bu lakabı sonra diğerleri takip etti; Filenin Sultanları, Potanın Perileri, Filenin Aslanları gibi. Bugün artık milli takımlara bir lakap takmadan rahat edemiyor olmalıyız ki malumunuz, Türk Milli Futbol Takımı’nın da bugünlerde bir lakabı var: “Bizim Çocuklar”.

Dün oyun başladı, futbol olarak saha hiçbir şey koyamıyoruz ama maçın anlatımında Bizim Çocuklar aşağı, Bizim Çocuklar yukarı. Maçı izlerken yazıştığım arkadaşlarımdan bir tanesi “iyi ki spiker bizim milli takıma bizim çocuklar diyor, yoksa ben onları başka ülkenin çocukları sanacaktım” dedi ve haklıydı. Zira bu lakap yaratıcılıktan uzak hatta zorlama, dolayısıyla gereksiz. Fakat bu tanımın beni rahatsız eden bir tarafı daha var o da ayrıştırıcı olması. Zira “bizim” kelimesinin içinde gizli olarak “onların” da vardır ve bu düpedüz ayrıştırmadır; ayrıştırma kötüdür. Kaldı ki bir futbol maçına bakışınız “bizim çocuklar” kanalından olunca, rakibin verilmeyen penaltısına “nizami şarj” veya ortada çok kötü bir oyun

Yazının Devamı

Hasta Adam Fenerbahçe

15 Mart 2021

Dünkü yenilgiden başlayarak ipin ucunu takip ettiğiniz zaman bu iş öyle Serdar Aziz, Erol Bulut değil Ali Koç’a kadar gider. Çok büyük umutla, beklentiyle, dört gözle beklenen Ali Koç, görev başına geçtiği ilk günden itibaren yapmam dediği, eleştirdiği hemen hemen her şeyi yaptı ve Fenerbahçe son iki sezonda tarihi başarısızlıklara imza atarken bu sezon da şampiyonluk yarışından kopma noktasına geldi.

Sorunları çözmek için iyi çözüm önerilerine ihtiyaç olduğu kesin. Fakat bundan bir önceki adım sorunu kabul edip onun nedenlerini anlamaya çalışmak. Bu yazıda herhangi bir çözüm önerisi yok, sadece durum tespiti var, hiç lafı eğip bükmeden tüm Fenerbahçelilerin yüzleşmesi gereken bir durum tespiti; Fenerbahçe bu ligin hasta adamı.

Geçen sezonların “yokluk” içindeki kadrolarına kıyasla bu sezon ihtiyaçtan da fazla sayıda iyi futbolcu ile sürdürülen mücadele yine bir yere varamayacak gibi görünüyor çünkü eldeki 4 forvetten iyi bir forvet, eldeki onca orta saha oyuncusundan iyi bir oyun kurucu, eldeki 4-5 stoperden iyi iki stoper çıkmıyor.

Maçlar ile ilgili, Pelkas ortada oynamalı, Valensiya ve Ferdi her maç ilk on birde olmalı, Sosa yerini Ozan’a bırakmalı gibi yorumları

Yazının Devamı

Kulüplere Bağış Yapmayın

24 Ocak 2021

Kulüplerin düzenlediği bağış kampanyalarını hiç tasvip etmiyorum. Bu iş, insanların renklere verdiği gönüllerin sömürüsünden başka bir şey değil bana göre. “Taraftar, ekonomik olarak güçlü bir takım görmek istiyorsa, elini cebine atmalı” gibi bir mantıktan yola çıkılıyor ama kulübü batıran taraftar değil ki faturayı da o ödesin! Ortada, zamanında 1 avroya el değiştirmek zorunda olan Parma veya 2013’teki gibi tamam mı yoksa devam mı noktasında olan Rencırs gibi bir durum olsa belki yapılanlar anlaşılabilir ama basiretsiz yönetimlerin kulüp kasalarında açtıkları dev gedikleri yamamak için dönüp dolaşıp taraftara başvurulmasının aklıselime uygun bir tarafı yok.

Bağış yapılması gereken kurum ve kuruluşlar sıralansa, ortada nice yardıma muhtaç insan varken, futbol kulüpleri o sıralamanın en sonlarında olur. İşin bu taraftan bakıldığında ortaya çıkan garipliği bir tarafa, bu kampanyalara katılanların ne kadar bu bağışları verebilecek ekonomik güce sahip oldukları da ayrı bir tartışma konusu. Toplanan bağışların detayını bilmiyoruz ama zaten zor geçinen, özellikle de bugünlerde ekonomik olarak bin bir zorlukla mücadele eden taraftarların da bir SMS ile de olsa bu kampanyaya

Yazının Devamı

Mesut Özil

18 Ocak 2021

Herhangi bir Arsenal taraftarına sorsanız size Mesut ile ilgili karışık duygularından bahsedecektir. Bir tarafta 22 Ekim 2018’deki Lestır maçındaki (ki bu maç sadece bir örnek) gibi asistin pası, asist ve gol içeren resitalleri, diğer tarafta geçtiğimiz sezondan itibaren giderek düşen formu ve en sonunda kadroda kendine yer bulamayışı… Bu nedenle şimdi beni meraklandıran soru, Fenerbahçe’ye hangi Mesut’un geldiği.

Eğer özellikle son iki sezondur sakatlık veya isteksizliğiyle taraftarlarını bıktıran Mesut’tan bahsediyorsak bu oyuncu Fenerbahçe’ye faydadan çok zarar verir ama yok 2014’te Dünya Kupası’nı kazanan, 15/16 sezonunda Premier Lig’de asist kralı olan Mesut’tan bahsediyorsak o zaman onun adını, Hagi’lerin, Aleks’lerin yer aldığı, ülkemize gelmiş en iyi transferler listesinde üst sıralara yazmamız gerek.

Türk tekniği ve Alman disiplini

Almanya’da hemen hemen her takımda bir Türk asıllı oyuncu görmek mümkün ve bu oyuncuların büyük çoğunluğu da orta saha oyuncusu. Bu durum bir tesadüften ziyade, işin fiziksel ve kitabi yönüne daha önem veren Alman ekolünün teknik oyuncu yetiştirmede zorlanmasından ve doğal yetenek tarafı daha ağır basan Türk oyuncuların bu eksiği

Yazının Devamı

Aman Erol Bulut

13 Aralık 2020

Yaz aylarının transfer şampiyonuydu Fenerbahçe. Büyük maddi sorunlara rağmen onlarca transfer yapıldı, kadro tabiri caizse tepeden tırnağa değişti, aynı mevkiye iki hatta üç oyuncu alındı. Öyle ki sosyal medyada eldeki oyunculardan iki takım yapılıp iki takımın da başa güreşeceği iddia edildi. Aslına bakılırsa sezona da fena başlanmadı ama geride kalan 3-4 aylık sürede takımın ayakları bir türlü yere basmadı ve özellikle son haftalardaki çok kötü oyun rüzgarı bir anda terse döndürdü.

Fenerbahçe gibi büyük camialar negatif rekorları hiç sevmez. Bu nedenle keşke Fenerbahçe son 3 maçını kaybetseydi de Kadıköy’de 3 maç üst üste kaybetmeseydi. Keşke dememin nedeni bu oldukça kötü istatistiğin Erol Bulut’un kaynayan kazanının ateşini körüklüyor olması. Zira şu an Erol Bulut’un taraftar nezdinde (ki umarım sadece öyledir) dahi tartışılıyor olması Fenerbahçe için büyük bir ayıp, hata, geçmişten ders almama artık adına siz ne derseniz öyle.

Erol Hoca zaten kariyerinin başlarında. Kaldı ki geçen sezon hatta geçtiğimiz iki sezon düşünüldüğünde sıfırdan değil eksiden bir takım kurulmuş, seyircisiz bir sezona başlanmış. Bu şartlar altında şaşırtıcı olan inişli çıkışlı bir grafik mi

Yazının Devamı