Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu sloganı duymayalı çok oldu. Birkaç yıl önce kafamızı nereye çevirsek “7 Çok Geç” ile karşılaşıyorduk. Şimdi yine bombardıman başladı. İyi de oldu. Ne zamandır okul öncesi eğitimi unutmuştuk.
Ana Çocuk Eğitim Vakfı AÇEV’in başlattığı okul öncesi eğitim kampanyası çok önemli sonuçlar verdi. Okul öncesinde okullaşma oranı son 10 yılda yüzde 5’lerden yüzde 30’lara çıktı. Hedef yüzde 100. Bu konuda kararlılar. Ve umarız gerçekleştirirler.
Eğitimin içinde olanlar, eğitim kademeleri içerisinde en önemli basamağın okul öncesi eğitim olduğunu bilirler. Okul öncesi eğitim alanların sonraki eğitim aşamalarında ve hayatta çok daha başarılı ve mutlu olduğunu yakından izlerler. Ama nedense devletin bunu görmesi hem çok uzun zaman aldı hem de yasallaştırma konusunda hâlâ ayak diriyor.
Ayşen Özyeğin ve arkadaşlarının 20 yıla yakın bir süredir bu konuda verdiği mücadele, takdire şayan. Bakan Çubukçu’nun bu heyecanı onlarla paylaşacağına ve çıtayı çok daha yükseklere taşıyacağına da canı gönülden inanıyoruz.
Bazı valiler bu konuda çok gayretli. Batman’da bunun en çarpıcı örneklerinden birini görmüştük. Okul öncesi eğitim çağında olup da okula gitmeyen çocuk neredeyse yok gibiydi. Trabzon ve daha pek çok ilimizde de benzer girişimler var.
Eğer bunu bir devlet politikası haline getirebilirsek, eğitimin çehresi değişecektir.
Örneğin:
-  Eğitimin kalitesi artacak
-  Okullaşma oranı yükselecek
-  İş ve okul yaşamında memnuniyet artacak
-  Türkçe öğrenmek sorun olmaktan çıkacak
Sadece bu kadar mı? Tabii ki hayır. 8 yıllık kesintisiz eğitimle, yok olma noktasına gelen kırsaldaki eğitim-öğretim faaliyetleri yeniden canlılık kazanacak.
Taşımalı eğitim iflas noktasına geldi. Pek çok öğrenci okula başlıyor ama devamını getiremiyor. YİBO’lar ise çözüm olmaktan çok uzak. O halde okul öncesi eğitimi de içine alan 3-4 yıllık yeni bir eğitim modeliyle köy okulları yeniden canlandırılabilir.
Temel eğitimin ilk kademesinin köylerde yapılıyor olması, 8 yıllık temel eğitimin ruhuna da aykırı olmaz.
Ya da oturup bu konuda alternatifler üretilebilir. AÇEV’in portföyünde çok önemli projeler var. Çok kısa sürede, çok etkili öğretim metotlarını hayata geçirebiliyorlar. Bu projelere daha yaygın bir uygulama alanı sağlanabilir. Yeter ki istensin.
Okul öncesi eğitim, terörden işsizliğe, eğitimde kaliteden vatandaşlık bilincine kadar sayısız problemin çözümüne de katkı sağlayabilir. Yeter ki ne olduğu anlaşılmaya çalışılsın...
AÇEV’e yeni kampanya döneminde bol sabır ve bir o kadar da başarılar diliyoruz. 

Katsayılar eşitlenecekmiş
Yıllardır tartışılan katsayı konusunda, YÖK oldubittiye gidiyor. ÖSYM de seyirci kalıyor. Peki yapılan doğru mu? İşte onu zaman gösterecek.
ÖSYM Başkanı Prof. Yarımağan’ın açıklamalarına göre, 03-08 şeklindeki katsayılar, 06-065 haline dönüşebilirmiş. Bunun anlamı, katsayıların ortadan kaldırılmasıdır.
Daha önce bu kararı alan YÖK’tü. Şimdi kaldıran yine YÖK. Anlaşılan o ki YÖK, akademik ve pedagojik bulgulara göre değil, esen rüzgâra göre karar veriyor. Dün öyle değildi de bugün mü böyle diyenler çıkabilir. Onlar da haklı. Ama Talim Terbiye’den sonra YÖK’ün de bu noktaya gelmesi, eğitimdeki taşların yerli yerinden hepten oynadığının bir göstergesi.
YÖK, 1998’de iki basamaklı sınavdan, tek aşamalı ÖSS’ye dönmüştü. Şimdi yine iki aşamaya dönüyormuş. Hayret ki hayret. Dün neden teke indi, bugün neden iki aşamaya yeniden dönüyor, anlamak mümkün değil.
Peki bu süreçte kim kârlı çıkacak? Öğrenciler mi, eğitim sistemi mi, veliler mi yoksa dershaneler mi?
Eminim bu konuda karar verenlerin bir bildiği vardır!..
Özetin özeti: Eğitim ve çocuklarımız yapboz tahtası değil. Değişime, gelişime evet ama dayatmaya ve önyargılı yönlendirmelere hayır...