Başbakan Erdoğan, önceki gün Mardin’de yaşanan saldırıyı değerlendirirken, çocukların şiddet içeren filmlerden uzak tutulmasının zorunlu olduğuna dikkati çekerek, “Eğer bunu yapmazsak, hiç arzu etmesek de acı olaylar yaşamaya devam ederiz. Çocuklarımızı şiddet içeren her türlü örnekten uzak tutmalıyız. Şiddeti özendiren olumsuz filmlerden çocuklarımızı da kendimizi de arındırmak zorundayız” demiş.
Bu görüşüne canı gönülden katılıyor ve sonuna kadar destekliyoruz. Kim aksini düşünebilir ki diyenler çıkabilir. Ama ya uygulama? İşte asıl önemli olan bu!
Bir ara bu konuda bir araştırma yapmıştık. Dört büyük kanalı izlemiş ve bir gecede kaç öldürme ve yaralama sahnesi olduğunu tespit etmiştik.
Çıkan sonuç korkunçtu: Yüzlerce öldürme sahnesi, binlerce yaralama.
Değişen ne oldu? Hiçbir şey. Tam aksine. Şiddetin dozu daha da arttı. Çizgi filmlere kadar girdi.
Oysa bu tür filmler, diziler, programlar kesinlikle bir pedagog denetiminden geçirilmeli.
Merkez sağdaki lider arayışı, 76 yaşındaki Cindoruk’u yeniden siyaset sahnesinin önemli aktörlerinden biri haline getirdi. Cindoruk, yarın gerçekleşecek DP kongresinden önce Genç Bakış’ta öğrencilerin karşısına çıktı.
Programda en çok sorulan soru, yaşı oldu. Bu soruya Türkiye’den ve dünyadan örnekler cevap verdi. “İnönü son kez başbakan olduğunda 80 yaşındaydı” dedi.
Cindoruk, neden ille de siyaset de “Rejimin selameti açısından” cevabını verdi.
İşte programdan satırbaşları:
- Siyasette yaş o kadar önemli değil. 1961’de İnönü 80 yaşında başbakan oldu. Çünkü o zaman İnönü’ye ihtiyaç vardı. .
- 1980’den beri 12 Eylül’ün getirdiği boşluğu dolduramadık. Bunun çeşitli sebepleri ve sorumluları var. Belki biri de benim.
- Siyaset akılla yapılır. Fizyolojik bir iş değil. Aragones Fenerbahçe’nin başındaysa ben de siyasete girerim.
SBS’ye 26, ÖSS’ye 33 gün kaldı. Heyecan dorukta. ÖSS için 1.5 milyon, 6, 7 ve 8. sınıf SBS’leri için de 3 milyon öğrenci yarışacak. Bu maratonun vazgeçilmez unsuru olan aileleri de dikkate aldığımızda, sadece bu iki sınavın etkilediği kesim 15 milyon kişi. Diğer sınavlar da göz önünde bulundurulduğunda, 20 milyondan fazla öğretmen, öğrenci ve veli, şu günlerde hop oturup hop kalkıyor. Çünkü, en ufak bir hata, hastalık, yorgunluk, tembellik ve yanlış yönlendirme, geleceklerini riske atabilir. İşte bu yüzden çok dikkatli olmaları gerekiyor.
Peki bu süreçte adayların ve ailelerinin kafalarını daha fazla karıştırmadan ne tavsiyelerde bulunabiliriz? İşte birkaç öneri:
- Özellikle bu dönemde moral bozucu her türlü ilişki, davranış ve söylemlerden uzak durun. Âşık olmayı bile erteleyin.
- Eğer çok yorulduysanız ve ambale olma noktasına geldiyseniz, kitabı, kursu, okulu, özel dersi, kısacası her şeyi bir kenara bırakarak, birkaç gün tatil yapın. Bu bir kayıp değil,
Eğitim, yaşama ve geleceğe yön veren en önemli unsurlardan biri. Okullar da eğitimin mabedi. Dolayısıyla, herhangi bir şirket gibi alınıp satılmaları öğrenciler üzerinde derin yaralar açabilir.
Özel okullar zorda. Kriz onları da vurdu. Aman dikkat diye yazı üstüne yazı yazmamız bu yüzdendi. Bu noktada, sözü hiç uzatmadan bir veliye bırakıyorum:
“Köşenizde Yüzyıl Işıl veli ve öğrencilerinin yaşadıkları sorunlara yer verdiğiniz için teşekkür ederim.
Bu okulda biri üçüncü sınıf, biri de anaokulu olmak üzere iki çocuğum var. Birçok velimiz gibi ben de İstanbul’daki birçok okulu gezip inceledikten sonra Yüzyıl Işıl’da karar kıldım. Çünkü benim inandığım Atatürkçü ve cumhuriyetçi değerleri taşıyan ve yine inandığım klasik eğitimi başarıyla, çocukları özenle kucaklayarak veren bir okuldu.
Her türlü maddi fedakârlığa katlanarak çocuklarımı bu okuldan mezun etmek niyetindeydim. Doğrusu aradığımı fazlasıyla bulmuştum.
Gerek öğretmenlerimiz,
Dün sabah erken saatlerde İzmir üzerinden Manisa’ya gittim. Üç yıl öncesine göre çok büyümüş. Bir o kadar da betonlaşmış. Gediz Ovası ise sanayinin ve plansız kentleşmenin kurbanı olmak üzere.
Şehrin sırtını dayadığı Spil Dağı’nın zirvesi muhteşemdi. Ama bakımsız. Manisa, hemen her açıdan İzmir’in öylesine gölgesinde kalmış ki sanki kendine olan güvenini yitirmiş. Marka kent olması işten bile değil, ancak ciddi anlamda toplum önderlerine ihtiyaçları var.
Şehzadeler kenti olarak biliniyor. Mimar Sinan’ın çıraklık eserlerinden Muradiye Camii burada. Fatih Sultan Mehmet de bu güzide kentimizde şehzadelik yapmış. Ama nedense tarihi bir kent havası hiç yok.
Son dönemlerde Arınç’la birlikte anılmaya başlandı. Buna kızanlar da var. Gurur duyuyoruz diyenler de. Ama çok daha fazlasına ihtiyaçları var. En çok merak ettikleri de yerel seçimlerde başkanlığı MHP’ye kaptıran Arınç’ın kendilerine nasıl bir fatura keseceği. Daha fazla yatırımla yeniden gönül kazanma mı yoksa ceza mı?
Yüzyılışıl Okulları, bir dönem İstanbul’un en popüler öğretim kurumlarıydı. Bir süre önce kurucularından kaynaklanan önemli bir kriz geçirdiler. Veliler duruma el koydu ve düzelir gibi oldu. Tekrar o eski görkemli günlerine dönecekken, şu günlerde yeni bir krizin eşiğindeler. Okul yine el değiştirdi. Şikâyetin bini bir para. Ama dertlerini anlatacak makam bulamıyorlar. Anlaşılan o ki, öğrencilerin ve velilerin bu tedirginliği, ne kurucuların umurunda ne de okulun yeni sahiplerinin.
Veli ve öğrenciler gibi idareci ve öğretmenler de tedirgin. Hemen herkes gidecek okul arıyor. Ama bu durum, yeni sahiplerin umurunda bile değilmiş. Hatta kapıyı gösterenler varmış. Üstelik bunlar eğitimci? Nasıl eğitimcilerse!..
Görünen o ki Yüzyılışıl Okulları yeni bir krizin eşiğinde. Ve yine görünen o ki okulun yeni sahipleri, öğrencilerden ve eğitimin devamlılığından çok okul binası için milyon dolarları vermişler.
Bu öğrenciler gider, yenisi gelir anlayışı, pek çok okulun sonunu getirdi. Eğitim macera kaldırmaz. Hele hele öğrenci,
Son aylarda tartışma konusu ne olursa olsun, söz dönüp dolaşıp Ergenokon’a geliyor. Önceki gece Beykent’te gerçekleşen Genç Bakış’ta da aynı süreç yaşandı. Kabine revizyonu ve anayasa değişikliğini konuşacaktık. Ama tartışılan ana konu Ergenekon oldu.
Zaman zaman sert tartışmaların yaşandığı programın konukları CHP Manisa Milletveli Şahin Mengü ve Vatan gazetesi yazarı Can Ataklı’ydı.
Uzun süredir konuşulmayan türban, görünen o ki, anayasa değişikliğiyle yine zirve yapacak. Gecenin sürprizi ise SMS anketinde yaşandı. Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldan 7 yıla çıkarılsın mı sorusuna yüzde 91 hayır dedi.
İşte programdan satırbaşları:
Şahin Mengü
19 Mayıs 1919, 90. yılında çok özel bir etkinlikle kutlanacak. TBMM Başkanı Köksal Toptan ve misafirleri, Deniz Ticaret Odası’nın tahsis edeceği özel bir gemiyle 16 Mayıs’ta İstanbul’dan hareket edip, 19 Mayıs’ta Samsun’a varacak.
Hava koşulları mevsim normallerinin dışına çıkarsa zor bir yolculuk olacak. Üç gün sürecek. Ama tüm koşullar eminim ki Mustafa Kemal ve arkadaşlarınınkinden çok daha iyi olacak.
Ancak sanıyorum bir sorunları var. Bu kadar uzun süre gemi yolculuğu yapacak yani bu amaca yönelik seyahat edecek isim bulmakta zorlanıyorlar. Anlı şanlı isimlerden kime teklif götürseler ya çok önemli işleri varmış ya da sağlık sorunları. Hayret ki hayret.
Mustafa Kemal, iyi ki bugünün Türkiye’sinde böylesine kutsal bir mücadele için yola çıkma zorunda kalmamış!..
Toptan’ın bu onurlu yolculuğuna birileri gelmese de, başkaları mutlaka gelecektir...
Otomatik pilot