Türkiye’nin en büyük eğitim sitesi: abbasguclu.com.tr

5 Mayıs 2009

Eğitimde pek çok ilke ve yeniliğe imza attık. En sonuncusu, abbasguclu.com.tr oldu. Çok büyük bir boşluğu dolduracak.
Türkiye’nin en önemli ve en kitlesel sorunu eğitim olmasına karşın, maalesef bugüne kadar ne bir eğitim gazetesi çıktı ne de eğitime yönelik televizyon kanalları yayına girdi.
Sanal ortamda gelinen nokta da farklı değil. Çok cılız birkaç girişim dışında, eğitim haberlerini, eğitimde rehberliği, eğitimdeki gelişmeleri tümüyle paylaşabileceğimiz bir internet sitesi kurulmadı.
Bugüne kadar bir eğitim misyoneri gibi çalıştığımız için bu görev de bize düştü ve ortaya gerçekten de takdire şayan bir eğitim haberleri sitesi çıktı.
Eğitim kurumlarımız bundan böyle ne haber ve etkinliklerimize yeterince yer vermiyorsunuz diye sitemde bulunacaklar ne de falanca sınavları yayımladınız da diğerlerini niye yayımlamıyorsunuz diye öküzün altında buzağı arayacaklar. Çünkü hemen hepsine fazlasıyla yer vereceğiz. Sanal ortamın güzelliği de burada. Size sınırsız bir platform sunuyor.
İsim arayışına girdiğimizde

Yazının Devamı

Eğitimde Nimet Abla Dönemi

3 Mayıs 2009

Milli Eğitim Bakanlığı’nda değişim rüzgârları esiyor. Çelik ile birlikte saltanat kuran bürokrat ve “eğitim kodamanları” şimdi telaş içindeler.
Peki, şimdi ne olacak?
Bakan Çubukçu’nun başta müsteşar olmak üzere bu kadrolarla çalışması mümkün gözükmüyor. Çubukçu’nun daha ilk günden eğitime vakıf bir müsteşar ve yakın çevre arayışına girdiği Ankara kulislerinde konuşulmaya başladı.
Çubukçu’nun eğitimde neler yapıp yapmayacağı, ilk bir ayda belli olur. Ya Çelik hegemonyasının esiri olur ve bir şey yapamaz hale gelir ya da doğru bir kadro ve doğru bir yol haritası ile iktidarın gülen yüzü haline gelir.
Eğitim camiası, özellikle de öğretmenler, bu değişimi büyük bir coşkuyla karşıladı. Artık bizim de bir Nimet Ablamız var sözleri dilden dile dolaşmaya başladı.
Çubukçu bir önceki görevi ile şimdiki arasında büyük bir değişim yaşamayacak. Daha önce yetim ve kimsesizlerin hamisiydi, şimdi de öğrenci ve öğretmenlerin

Yazının Devamı

Çubukçu, olabilecek en iyi isimdi

2 Mayıs 2009

Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna ilk kez bir kadın bakan oturdu. İsabetli bir seçim. Başbakan Erdoğan’ın Çelik’ten sonra Milli Eğitim Bakanlığı konusunda çok titiz davranacağını biliyorduk, bekliyorduk. Nitekim de öyle oldu.
Taşra baskılarına giden bir önceki yazımda Erdoğan’ın telaffuz edilen isimlerden hiçbirini Milli Eğitim Bakanlığı’na atamayacağını ve kabine içinden sürpriz bir ismi bu koltuğa oturtacağını yazmıştım. Aynen çıktı. 
Çubukcu, niye böylesine önemli bir bakanlığa getirildi diye merak edenler vardır. İşte onun cevabı:
Çubukcu, Erdoğan Ailesi’ne çok yakın isimlerden birisi. Özellikle de Emine Hanım’a. Bir anlamda Emine Hanım kontenjanından Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturdu dersek yalan olmaz.
Arkasında böylesine önemli bir desteğin olması, onu bu zorlu görevde güçlü kılacaktır. Dahası, devlet bakanlığı dönemindeki performansı ve aileye yakınlığı nedeniyle de bu görevi fazlasıyla hak etti diyenler de abartılı bir söylem içerisinde olmayacaklardır.
Bakan

Yazının Devamı

‘Obama ne kadar Kenyalıysa ben de o kadar Türküm’

1 Mayıs 2009

Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, Alman siyasetindeki gücünü giderek artırırken, Türkiye’yi de ihmal etmiyor. Ama önceliği, vatandaşı olduğu Almanya.
Özdemir, önceki gece Başkent Üniversitesi’nde Genç Bakış’ın konuğuydu. Zaman zaman sert eleştirilerin hedefi olsa da, öğrencilerle olduğu kadar ekran başındaki izleyicilerle de çok iyi diyalog kurdu. Hatta kendisine DSP genel başkanı olması için teklif getirenler bile oldu.
Rektörleri Mehmet Haberal’ın Ergenekon sanığı olarak gözetim altında tutulması ve sağlık sorunlarının ciddiyetini koruması, Başkent’i hüzne boğmuş. Her tarafta onun posterleri ve sözleri var. Hocalarına bir an önce kavuşmak istiyorlar.

İlginç anekdotlar
Özdemir hem Türk hem de Alman olmanın artılarını, eksilerini fazlasıyla yaşamış. Çoğu zaman ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranabilmiş. Ama o hayatından mutlu. Gelecekten de umutlu. İşte programdan önemli satırbaşları:
-  Türkiye’de Ergenekon ve Deniz Feneri davaları takım tutmak gibi bir şey oldu. Birine taraf olan,

Yazının Devamı

Böyle lise, böyle müdür zor bulunur

29 Nisan 2009

Balıkesir Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesi 25. yılını kutluyor. 1985 yılında Yırcalı ailesi tarafından yapılıp devlete armağan edilmiş.
Eğitimin hemen her alanında almadık ödül bırakmamış. Örneğin yabancı dil konusunda müthiş bir performansa sahip. Son 10 yılda ÖSS’de tam beş kez Türkiye şampiyonu çıkarmış. Başarısı sadece akademik alanla sınırlı değil. Okullar arası yapılan tüm yarışmalarda ilk beşe girmiş. Son aldıkları ödül, en iyi görünümlü ve bakımlı okul bahçesi yarışmasında aldıkları birincilik. Ayrıca, kompozisyonda dünya birinciliği, resimde de dünya üçüncülükleri var.
Okul Müdürü Süleyman Sayan okulun kuruluşundan bu yana aynı görevde. 40 yıllık meslek hayatının 25 yılını bu okula adamış. 30 dönümlük arazinin ve okulun her karesinde el emeği ve mücadelesi var.
Mini minnacık bir okuldan devasa bir kampusa kavuşmuşlar. Yırcalı ailesinin desteği kadar, devletten de katkı almış. Ama ne mücadelelerle... Şimdi emeklilik zamanı diyor, gün sayıyor.
İçinde kalan uhde ise tek eksikleri olan kapalı

Yazının Devamı

On yıl sonra üniversiteler boş kalacak!

28 Nisan 2009

Hemen her konuda olduğu gibi, geleceğe yönelik olarak da yüzlerce tahmin yapılabilir. Zaten yapılıyor da.
Bunlardan biri de on yıl sonra bugün, önünde milyonlarca öğrencinin kuyruk oluşturduğu üniversitelerin boş kalacağı yönünde.
On yıl önceki tahminler üniversite önündeki yığılmanın daha da artacağı ve 2010 yılına gelindiğinde 3 milyonu bulacağı şeklindeydi. Ama tahminler altüst oldu. Başvuranların sayısı öngörülenin yarısında kaldı.
Peki on yıl sonra, üniversiteler öyle iddia edildiği gibi boş kalabilirler mi? Evet demek ne kadar zorsa, hayır demek de bir o kadar zor. Ancak ortaya konulan savlar da pek de yabana atılacak cinsten değil.
İsterseniz gelin önce onları ele alalım, sonrasında da olabilirliklerini tartışalım.
İşte öngörüler:
-  Üniversite sayısı ve kontenjanlar giderek artıyor. On yıl içinde üniversite sayısı 200’e kontenjanlar da 600 bine yükselebilir. 

Yazının Devamı

Raporda kim haklı, kim haksız?

26 Nisan 2009

Baharla birlikte okullarda devamsızlık tavan yaptı. Torpilini bulan rapor alıyor. Bulamayan devamsızlık hakkını sonuna kadar kullanıyor. Zaten bir süre sonra imdatlarına, Milli Eğitim Bakanlığı da yetişir. Sınava hazırlanan öğrencilere, son bir kaç haftayı tatil eder. Olur biter.
Eğitim sistemi ile bu kadar kolay oynanan bir başka ülke olabilir mi?
Evet demek mümkün değil.
Kar-kış tatilleri, iki tatil arasını birleştirmeler, öğrenci afları, her yıl değişen ders kitapları, onlarca çeşit öğretmenlik, zorunlu eğitim çağında keyfi bir şekilde çocuğunu okula göndermeyenlere muafiyet, zorunlu bağışlar, sık sık değişen sınav ve ölçme değerlendirme sistemleri ve daha neler neler.
Böylesi reformları(!), başka ülkelerde göremezsiniz, çünkü bizdeki gibi cevval Milli Eğitim Bakanları yoktur.
Bakalım yeni Bakan, hangi reform paketleri ile gelecek?..
Söz rapordan açılmışken, Sağlık Bakanlığı’nın bu konudaki uyarılarını da, hatırlamakta yarar var. Diyorlar ki, hasta olmayana rapor vermeyin. Peki verenler hakkında nasıl bir müeyyide uyguluyor? Hiç.

Yazının Devamı

23 Nisan fotoğrafları

25 Nisan 2009

Bir çocuk bayramını daha coşkuyla kutladık. Ama geriye öylesine çarpıcı görüntüler kaldı ki yüreğimizi burktu.
Van Ortanca’daki bir kız öğrencinin ayağındaki paramparça olmuş pabuçlar, daha uzun süre hafızalardan silinmeyecek.
Benzeri görüntülere Türkiye’nin her tarafında rastlamak mümkün.
Bir yanda görkemli okullarımızın pırıl pırıl kıyafetli öğrencileri, öte yanda yırtık pabuçlar...
Türk eğitim sistemi ve çocuklarımızın durumu, yan yana iki karedeki fotoğraftan daha iyi anlatılamazdı.
Türkiye pek çok alanda olduğu gibi eğitimde de hep uçlarda yaşıyor. Örnek o kadar çok ki!
Şimdi bu minik kıza yardım yağacak. En başta da o ilin yöneticilerinden. Belki de Bakanından. Peki ya diğerleri?

Yazının Devamı