Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önce, bu konuda, hafta sonunda, İstanbul'da neler söyledi, ona bir göz atalım: "Gündeme bir şey attık. Gerekirse dışarıdan doktor ihtal edeceğiz dedik. Hemen çılgına döndüler. Bu sistemi altüst eder dediler. Niye etsin? Binlerce hastamız yurtdışına gidiyor ona ses çıkarmıyorsunuz, bunu kendiniz için zillet kabul etmiyorsunuz da dışarıdan Türkiye'ye doktor gelmesine olmaz öyle şey diyorsunuz. Senin o çağdışı kalmış anlayışın olmaz. Bilgi evrenseldir.. Biz ABD'den de, Türk cumhuriyetlerinden de, başka yerlerden de doktor ithal ederiz. Ben Anadolu'ya uzman doktor gönderemiyorum. Bu derece sıkıntının yaşandığı ülkede, görevimiz çözüm bulmaktır. Efendim özlük hakları, para... diyorlar. Türkiye'nin ekonomik imkânı neyse onu vereceğiz. Türk cumhuriyetlerinde doktorlar 50-100 dolara çalışıyorlar. Onları niye örnek vermiyorsunuz?"Pes doğrusu. Bir konu, ancak bu kadar hafife alınabilirdi. Şimdi doktorlar da çıkıp ithal politikacı isterse ne olacak?Türkiye'de doktor dağılımında bir dengesizlik olduğu kesin. Ama dengesizlik hangi alanda yok ki? Önce bu sorunun cevabı verilsin. Doktorlar, bu ülkenin en fazla ıstırap çeken kesimi. En ağır eğitimi onlar alıyor. En fazla eziyeti de onlar çekiyor. Ama nedense hiç kimseye de yaranamıyorlar. En başta da Başbakan'a.Eskiden en iyi öğrenciler tıbba giderdi. ÖSS'de ilk 100'e girenlerin yarısı tıbbı seçerdi. Şimdi ise ilk on binde ancak tek tük öğrenci tıp diyor. İtilip kakıldıkları yetmiyormuş gibi bir de aşağılanmaya başlandılar. Pratisyen hekim olmak için her şeyden önce ÖSS'de iyi bir puan almanız gerekiyor. Ardından çok yoğun geçen en az 6-7 yıllık bir tıp eğitimi. Ama bırakın büyük kentleri, en ücra kentlerde bile pratisyen hekimin yüzüne kimse bakmadığı için ille de uzmanlık gerekiyor. Tıpta Uzmanlık Sınavı TUS'u kazanıp istediğiniz bir alanda uzman olmak ise, ülkemizde milletvekili ve bakan olmaktan çok daha zor.Hemen her alanda on binlerce aday yarışıyor, kazanan sadece birkaç bin kişi. TUS'u kazanmakla da elbette mutlu sona ulaşmak mümkün değil. Belki de asıl eziyet o zaman başlıyor. Kılı kırk yaran hocaların bitmez tükenmez dayatmaları ve geceli gündüzlü nöbetler, koşuşturmalar, sınavlar, sınavlar... İhtisas bitip de uzman doktor olduğunuzda, yine de önünüzde daha çok yol var. Çünkü o kadar çok doçent ve profesör var ki, onları bırakıp da kimse size muayeneye gelmez. Ya da acil vakalar dışında ilk fırsatta soluğu onlarda alırlar.Bu yüzden, akademik hayata devam kararı alırsınız ki bu da yeni bir maceraya yolculuktur. Profesör olup para kazanmaya başladığınızda ise yine her şey bitmiş değildir. Mutlaka yapacak daha çok iş vardır...Başkan Erdoğan, doktorlar niye Anadolu'ya gitmiyor diyor! Altyapı hazırda onlar mı gitmiyor. Cerrah gönderiyorsunuz ameliyathane yok, görüntüleme uzmanları gönderiyorsunuz, röntgen, tomografi ve emar yok. En önemlisi de adalet yok.YÖK'ün ilk yıllarıydı, Doğu'ya gitmeyen doçent, profesör olamayacaktı. Binlercesi gitti. Ama gitmeyenler de bir süre sonra profesör oldu. Gidenler de enayi!Türk doktorlarını hafife almak ya da onları memleketini ve insanlarını yeterince sevmiyor intibaı yaratmak hoş değil. Sağlığımız ithal doktorlara kaldıysa vay halimize. İthalata dayalı ekonominin hali ortada. Sağlık Bakanlığı Çin'e uzansın. Orada 20 dolara çalışacak doktorlar da bulurlar. Ama tek şartımız var: Hastalandıklarında ithal ettikleri doktorlara muayene olacaklar!..Özetin özeti: Erdoğan, sadece hastaların değil, doktorların da başbakanı. Bir de onların sorunlarını dinlemeyi denese çok iyi olacak! aguclu@milliyet.com.tr Başbakan Erdoğan, kafayı bu kez de doktorlara taktı. Niye Anadolu'ya gitmiyorlarmış. Eğer gitmezlerse, yurtdışından yabancı doktor getirecekmiş.