Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mesleki eğitimin memleket meselesi olduğunu söyleyemeyenimiz yok. Tıpkı okumanın şart olduğu gibi.

Peki okuyanları yeterince onurlandırıyor muyuz, mesleki eğitim görenleri “iyi ki mesleki eğitime yönelmişim” dedirtebiliyor muyuz?

Gelinen nokta ortada:

Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi diye tanıtılan eğitim sistemleri, bizzat getirenler tarafından çöpe atılmaya devam ediyor.

Mesleki eğitime, mesleki eğitim demek için de bin şahit ister.

Meslek lisesine girenler, mezun olanlar kalifiye bir eleman olma yerine daha ilk günden üniversiteye yönlendiriliyor. Sınavlarda mesleki eğitime yönelik tek soru dahi çıkmadığı için de meslek derslerinde bile sınavlara hazırlanılıyor.

Haberin Devamı

Peki bunu mu istiyorduk?

Elbette hayır.

Sınav ve diploma odaklı “dayatma”nın eğitim sistemimizin kimyasını tümüyle bozduğunu dile getirmeyenimiz yok ama nedense bir türlü vazgeçemiyoruz!

İmalat sanayi, üretim ve ara insan gücü bir ülke için olmazsa olmazların başında geliyor.

Yani iyi bir mesleki eğitim olmadan tarımda, turizmde, imalat sanayinde, endüstride ve hizmet sektöründe yol kat etmemiz mümkün değil.

İki konuda büyük hata yaptık.

İlki mesleki eğitimi değersizleştirip diplomaya yönelmek oldu, ikincisi de insan gücü planlaması, istihdam ve üretim odaklı eğitimi hafife aldık.

Oysa başta Almanya, Japonya ve Çin gibi ülkelerinin yarattıkları mucizenin altında yatan en önemli başarı hikayesi mesleki eğitime verdikleri önem ve değerdir!

Biz bunu maalesef bir türlü göremedik! Görsek de lafın ötesine geçemedik.

Son yıllarda neredeyse en önemli sektörleri mültecilere ve yabancı çalışanlara bıraktık. Bunların en başında da turizm geliyor…

100 milyonluk turist hayali kuran ülkemizde kaç turizm meslek lisesi var bir araştırın. Lise öğrencilerin yüzde kaçı turizm liselerinde okuyor?

Daha da vahimi bir tarım ülkesiyiz ve tarımı, hayvancılığı, üretimi zerre kadar ciddiye almıyoruz.

Oysa İsviçre, Hollanda, Almanya, Hollanda gibi tüm Avrupa ülkeleri her şeyden önce bir tarım ülkesi olmakla övünüyor ve bunun gururunu yaşıyor. Gelirlerinin çok önemli bir bölümü de hani bizim şu zerre kadar ciddiye almadığımız çiftçilikten geliyor.

Haberin Devamı

Fazla uzağa gitmeye gerek yok turizmi ve tarımı ciddiye alsak refah düzeyimiz bugünkünün kat be kat üzerinde olur.

İspanya’nın fazla değil son 20 yılda dağı taşı, ovayı tesviye ettikten sonra zeytin ağacı dikip akıllı tarıma yönelerek adeta dünya zeytinyağı kralı haline gelmeleri örnek alınması gereken bir model!..

Eğitimde, tarımda, endüstride ya da farklı alanlarda mucizeler yaratmamız işten bile değil ama siyasetin kısır tartışmalarından kurtulup bir türlü demokrasi, refah ve kalkınma odaklı projelere yönelemiyoruz.

Çin gezisi sırasında dikkatimi çeken önemli ayrıntılardan birisi de komünist yöneticilerin halkın refah seviyesi yükseltmek için kapitalist yöntemleri kullanmalarıydı.

Biz niye bunu başaramıyoruz demiyorum çünkü Cumhuriyetin ilk yıllarında yoktan var olduk, modern bir ülke yarattık. Eğer istersek yine başarabiliriz!..

Deneme yanılma yöntemi!

Deneme yanılma ile öğrenme yöntemi ilk çağlarda kaldı ama biz hala ya tutarsa diye göle maya çalmaya devam ediyoruz.

Haberin Devamı

Son yıllarda “Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi” diye getirilip kısa süre sonra çöpe atılan o kadar çok proje oldu ki isimlerini sıralamaya kalksak değil bu köşe, sayfanın tamamı bile yetmez.

Örneğin MEB sınıfta kalmayı kaldırıp 7, 8 zayıfı olanlar da dahil tüm öğrencileri, sadece bir üst sınıfa geçirmekle kalmadı lise mezunu da yaptı. YÖK de kalite çıtasını yükselteceğine giriş puanlarını sıfıra indirerek herkesi üniversiteli yapma noktasına geldi! Dahası mezun da etti!

Sonuç mu ?

■ Son iki yılda üniversite başvuran sayısı bir milyon azaldı.

■ İkinci yerleştirme sonunda hala 67 bin kontenjan boş.

■ Milyonlarca üniversite mezunu ya işsiz ya da aldığı eğitimle hiç ilgisi olmayan işlerde çalışıyor!

■ Katsayı dayatmasının kalkmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen meslek liseleri üniversite kazananlar sıralamasında hala en son sırada!

■ 4+4+4’ün kaldırılmasına neden en önemli ayrıntı ise kalifiye ara insan gücünü olan talebin zirveye tırmanması ve bu boşluğu mültecilerin doldurması!

Amacımız bu muydu? Geldiğimiz noktadan memnun muyuz? 4+4+4’ü kaldırıp yerine getireceğimiz sistem daha farklı mı?

Özetin özeti: Yapacak çok işimiz var ama referansımız deneme yanılma yöntemi değil, akıl ve bilim olmalı!..