Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Oysa teknoloji öylesine baş döndürücü bir hızla gelişiyor ki belki de en iyi öğrencilerin bu okullara yönelmeleri gerekiyor. Ama nasıl ve niye? İşte bu süreçte, bu sorunun cevabını aramalıyız.İlköğretim sonrasında, o yaş kuşağının en başarılı olanlarını fen liseleri, anadolu liseleri, kolejler ve süper liseler kapıyor. Kalanların iyilerini de düz liseler alıyor. Geriye, puan ortalaması en düşük olanlar kalıyor. Sonra da ÖSSde puan sıralamasında en geride kaldıklarında, meslek liseleri yine döküldü diye kıyameti koparıyoruz.Doğru tespitler yapmadan, meslek liselerinin yeniden yapılandırılmaları konusunda doğru kararlar alamayız. Bunun yolu da olaya sadece bir yönüyle değil, çok yönlü bakmaktır.Hükümet, geçen yıl, YÖKten yediği gollerin acısını çıkarmak için meslek liseleriyle ilgili uçuk kararlar peşinde olabilir. Bu kararlar, ilk anda onların yararına gibi gözükse de ileri de başlarını ağrıtabilir. Onun için meslek liseleriyle ilgili alınacak her karar, duygusal değil, pedagojik olmalıdır.İmam hatip sorunu, meslek liselerinin tümüne yansıtılmamalı ayrı bir çerçevede ele alınmalıdır...Meslek liseleri bedava olduğu ve diploma verdiği halde yeterince ilgi görmezken, paralı ve diplomasız kursların önünde neden kuyruklar oluşuyor? Bunun tek cevabı var: Birinde iş garantisi yok, diğerinde var. Birinde gençlerin ilgi alanlarına yönelik çağdaş meslek var, diğerinde miadını doldurmuş mesleklerde inat ediliyor.Meslek liselerinin çağımızın koşulları ve Türkiyenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırılmaları zamanı geldi geçiyor. Bu yapılırken, Ankaradaki üç beş bürokratın kafasındaki şablona göre değil, sektörel ihtiyaçlara göre hareket edilmelidir.Mesleki eğitimin yeniden yapılandırılması, sadece bizim değil, gelişmiş ülkeler de dahil tüm dünyanın sorunu. Onlar da bir arayış içerisindeler. Mesleki eğitimde sembol ülke olarak gösterilen Alman eğitim sistemi bile değişim sürecinde. Onlar da Japonların yaratıcılığının peşinde. Amerikalılar ise Almanların disiplini, Japonların yaratıcılığı, kendilerinin ise girişimciliğini harmanlayarak, sadece üreten değil, pazarlayan vergi mükellefi yaratma peşindeler.Yurtiçi ve yurtdışında mesleki eğitimle ilgili çok sayıda toplantıya katıldım. Bizdeki kadar kendi içine kapalı olanı yok. Eleman yetiştirdikleri sektörün çok uzağındalar. Mezunlarını, ilgili sektörler, bir o kadar daha masraf yapıp kendileri eğitimden geçiriyorlar. Oysa pek çok ülkede, yetiştirilecek elemanların kriterlerini meslek odaları belirliyor. Masrafın önemli bir bölümünü de yine onlar karşılıyor. Bizde ise ilgili sektörler, yapılan eğitimi aşağılamanın ötesinde bugüne kadar ciddi bir finansla destek sağlamış değiller. Staj olanaklarını sunarken bile katkıdan çok yasak savma zihniyetiyle hareket ediyorlar. Türk eğitim sisteminde el atılması gereken önemli alanlardan biri de mesleki eğitim. 10 yıl öncesine kadar lime lime dökülüyordu. Sonra biraz toparlanır gibi oldu. YÖKün üniversiteye girişte önlerini tıkamasından sonra ise yeniden eski günlerine döndü. İyi öğrencilerin değil, beklentileri yüksek olmayan öğrencilerin uğrak yeri oldu. Son 50 yıldır hemen her bakanın bir hayali var. Yüzde 65 / 35lik genel eğitim / mesleki eğitim dağılımını tersine çevirmek. AKP iktidarının hedefi de bu yönde. Ama bugünkü haliyle mesleki eğitimin ağırlığını artırmak, kaynakların heba edilmesinden öte bir işe yaramaz. Mesleki eğitim, piyasanın gerisinde değil, bir adım önünde olmalıdır. aguclu@milliyet.com.tr Öncelikli sektörler