Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kim niye üniversite kuruyor, hangi üniversitenin arkasında kimler var?
Tam da tercihlerin yapıldığı şu günlerde en çok merak edilen konulardan biri de bu.
Koç ve Sabancı gibi bilindik üniversitelerin yanında adı ilk kez duyulan ve kimin olduğu sır gibi saklanan üniversiteler de var. Hele bir de görünürdeki isimlerin arkasında başka patronlar var ki, onlar da ayrı bir tartışma konusu. Cemaat üniversiteleri vardı, şimdi bir de devlet kesesinden, iktidara yakın vakıf üniversiteleri kurulmaya başlandı. Yani üniversite deyip geçmeyin, geleceğinizi ya da çocuğunuzu, kim ya kimlere teslim ediyorsunuz, enine boyuna araştırmalısınız...
YÖK’ün sitesinde kurucu vakıflar var ama oradan bir fikir elde edinmeniz mümkün değil. Yine aynı şekilde, üniversitelerin kendi internet sitelerinde de yeterince aydınlatıcı bilgi yok. Keşke daha şeffaf olsalar. Sonuçta, ayıplı bir iş değil, onur duyulacak bir sürecin mimarlığını yapıyorlar.
Onca yıldır işin içinde olmamıza rağmen bazı üniversiteleri biz bile yakından tanıyamıyoruz. Çünkü görünen ve yöneten isimler birbirinden çok farklı.
Tercih öncesinde kafaları karıştırmamak için, sadece konuya dikkat çekeceğiz, ayrıntıları ise ileride sizlerle paylaşırız. Ama siz siz olun, geleceğinizi emanet ettiğiniz kurumu her yönüyle yeterince araştırmadan son kararı vermeyin!..
Ha bu arada YÖK’e, MEB’e, TBMM’ye hiç güvenmeyin, çünkü, altında kuruluş imzası olan, öğrenime başlama izni veren ve onları takip etmekle yükümlü olanlar bile, hangi üniversitenin arkasında kim var, akademik ve mali olanakları nasıl, kesinlikle farkında bile değiller. Zaten, farkında olsalar, bugün bu noktaya gelinmezdi...

El değiştirenler
Her ne kadar adı üstünde vakıf üniversitesi olsalar da farklı dönemlerde el değiştiren epey vakıf üniversitesi oldu. Kimi yükü ağır geldiği için devretmek zorunda kaldı, kimi de önünü açmak için. Görünen o ki önümüzdeki süreçte daha pek çok üniversite el değiştirecek. Yabancı fonların ilgisi de bir hayli fazla...
İlk el değiştiren üniversite en eskilerden biri oldu. Yani Bilgi Üniversitesi. Kurucular üniversitenin bu noktaya gelmesi için çok büyük çabalar harcadı ama Santral İstanbul Projesi kendilerini zora soktu ve uluslararası eğitim zinciri LAUREATE’e devretmek zorunda kaldılar. Doğuş Üniversitesi de eğitim adına yoğun mücadele verdi ama o da yoruldu ve kurucusu çareyi köşesine çekilmekte buldu. Haliç ve Yeni Yüzyıl da epeyce macera yaşadı ama şimdilik sakin sularda ilerliyor. Nişantaşı için de farklı söylemler var.

Aile üniversiteleri
Koç ve Sabancı gibi arkasında güçlü aile ve holding desteği olan çok sayıda üniversite kuruldu. Koç, Sabancı, Kadir Has ve Bilkent’te, birinci kuşağın, yani Vehbi Bey’in, Sakıp Ağa’nın, Hocabey’in Kadir Ağa’nın, aynı heyecanının devam ettiğini söylemek abartı olur. Ama emin adımlarla yollarına devam ediyorlar...
Yeditepe’yi Dalan kurdu ve halen ailenin kontrolü altında. Bilim Üniversite’sinin arkasında Cemşit Demiroğlu, Acıbadem’in arkasında Mehmet Ali Aydınlar var. Atılım’da Yalçın Zaim, Bahçehir’de Enver Yücel, Başkent’te Mehmet Haberal, Beykent’te Adem Çelik, Biruni’de Adnan Yüksel, Çağ’da Yaşar Bayboğan, Çankaya’da Sıtkı Alp, Gedik’te Halil Kaya Gedik, Hasan Kalyoncu’da Cemal Kalyoncu, İpek’te Akın İpek, Arel’de Kemal Gözükara, Aydın’da Mustafa Aydın, Kemerburgaz’da Ali Altınbaş, Gelişim’de Abdulkadir Gayretli, Kültür’de Fahamamettin Akıngüç, MEF’de İbrahim Arıkan, Özyeğin’de Hüsnü Özyeğin, Okan’da Bekir Okan, İzmir’de Doğanata Ailesi, Sanko’da Abdulkadir Konukoğlu, Süleyman Şah’ta Ali Dumankaya, Toros’ta Ali Özveren, Ufuk’ta Rıdvan Ege, Uluslararası Antalya’da Fettah Tamince, Üsküdar’da Nevzat Tarhan, Yaşar’da Selçuk Yaşar var. Bazılarında, babalar çoktan kenara çekildi, görev, ailenin diğer üyelerinde...

Ticaret odaları
Başta TOBB olmak üzere İstanbul, İzmir, Konya Ticaret odaları ve İstanbul Deniz Ticaret Odası bu alanda ciddi yatırımlar yaptı. Ankara Ticaret Odası ise bu işi TOBB’a havale etti. Diğer ticaret odalarından da meraklı olan çok ama arkası gelmedi. Oysa en iyi hizmet yolu bu. Başkanların ise patronlardan hiçbir farkı yok. Söz hakkı tümüyle onlarda...
Özetin özeti: Üniversite sayımız hızla artıyor. Daha da artacak. Artmalı da. Çünkü yükseköğrenimdeki okullaşma oranımız hâlâ AB’nin çok gerisinde. Ama hormonlu değil, sağlıklı büyüme koşuluyla. Yoksa 60’lı yıllara geri dönülür! Yazmaya devam edeceğiz...