Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Baharla birlikte okullarda devamsızlık tavan yaptı. Torpilini bulan rapor alıyor. Bulamayan devamsızlık hakkını sonuna kadar kullanıyor. Zaten bir süre sonra imdatlarına, Milli Eğitim Bakanlığı da yetişir. Sınava hazırlanan öğrencilere, son bir kaç haftayı tatil eder. Olur biter.
Eğitim sistemi ile bu kadar kolay oynanan bir başka ülke olabilir mi?
Evet demek mümkün değil.
Kar-kış tatilleri, iki tatil arasını birleştirmeler, öğrenci afları, her yıl değişen ders kitapları, onlarca çeşit öğretmenlik, zorunlu eğitim çağında keyfi bir şekilde çocuğunu okula göndermeyenlere muafiyet, zorunlu bağışlar, sık sık değişen sınav ve ölçme değerlendirme sistemleri ve daha neler neler.
Böylesi reformları(!), başka ülkelerde göremezsiniz, çünkü bizdeki gibi cevval Milli Eğitim Bakanları yoktur.
Bakalım yeni Bakan, hangi reform paketleri ile gelecek?..
Söz rapordan açılmışken, Sağlık Bakanlığı’nın bu konudaki uyarılarını da, hatırlamakta yarar var. Diyorlar ki, hasta olmayana rapor vermeyin. Peki verenler hakkında nasıl bir müeyyide uyguluyor? Hiç.
Şu günlerde dersanelere gidip, kaç öğrencinin raporlu olduğunu çok rahat tespit edebilirler. Ama işlerine gelmez. Tıpkı Milli Eğitim Bakanlığı gibi. Bir yandan her şeye izin veriyorlar. Öte yandan kamuoyuna karşı durumu dengelemek için tam tersi beyanlarda bulunuyorlar. Ve artık bu iki yüzlü yaklaşım, toplumu rahatsız etmeye başladı.
Türkan Saylan, hafta içindeki söyleşimizde, “Bir hekim olarak, hayatım boyunca, hiç kimseye haksız yere rapor vermedim. Bu yüzden bana çok kızanlar, kırılanlar oldu. Ama insanlar bilirler ki onlara yardım için elimden geleni yaparım”
Keşke, hemen herkes onun gibi hareket edebilse. Yanlışı değil, doğruyu savunabilse.
Ama nerdeeee...

ÖSS, YKS, SBS
Milyonlarca öğrenci zor günler geçiriyor. Bunun fazlasıyla farkındayız. Çektikleri çileden, yaşayamadıkları çocukluk ve gençliklerine kadar adım adım onları izliyoruz. Ama az kaldı. Haziran’da her şey bitecek.
Gelecek yıl yeni bir okulda, yeni öğretmen ve öğrencilerle, yeni bir başlangıç yapacaklar. Tüm bunlar için sayılı günler kaldı. İşte bu yüzden biraz daha dayanmaları gerekiyor.
Hemen her konuda artık sabır sınırlarının sonuna geldiler. Gerginlikleri de biraz bu yüzden. Ama sanmasınlar ki sadece kendileri bu durumda. Diğer adaylar da, en azından kazanma şansı yüksek diğer öğrenciler de onlardan farksız. Yani telaşlanmaya gerek yok.
ÖSS başvurularında bu yıl 200 bin kişilik bir azalma oldu. Bu önemli bir avantaj. Kontenjanlar da artıyor. SBS ve Yabancı Okullar Sınavı YDS için de benzeri avantajlar söz konusu. Anlayacağınız, kazanma şansınız önceki yıllara göre daha fazla. Onun için olumsuzlukları değil, avantajları düşünün. Görün bakın o zaman her şey çok daha farklı gelecek. Ne Matematik canınızı sıkacak ne de dışarıda oynayan çocuklar...

Kadrolar da değişecek mi?
Kabine revizyonunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın da el değiştireceğini, sağır sultan bile duydu. Muhtemel isimler de belli. Şaşırtıcı bir ismin geleceğine kesin gözü ile bakılıyor. Benim asıl merak ettiğim bakandan çok, bakandan daha fazla yorulan, yıpranan ve gitmek için gün sayan üst düzey bürokratların yerine kimlerin geleceği! Asıl önemli olan onlar.
Hadi eğitim camiasının dışındakilere sormayalım ama çok içinde olanlara soralım: Müsteşar, müsteşar yardımcıları, personel genel müdürü, Talim Terbiye Kurulu Başkanı, ilk ve orta öğretim genel müdürleri kimler? Hatırlıyor musunuz?
Özetin özeti: Öğrencisinden öğretmene, velisinden bürokratına tüm eğitim camiası yeni bir heyecan ve taze kan bekliyor. Umarız bir kez daha hüsrana uğramazlar.