Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

LGS, YKS, KPSS, ALES, DGS ve daha niceleri! Tam bitti derken, bir yenisi başlıyor.

Hayatımız adeta bir sınav maratonu oldu.

MEB ve ÖSYM’nin yaptığı onlarca sınava, on milyona yakın aday girdi.

Ne kadarı sevinecek?

Bir milyonu bile değil!

O zaman bu sınavlar niye yapılıyor? Kazananı kim? Dünyadaki uygulamaları nasıl?..

Eğitim sistemimizi tümüyle sınavlara odaklı hale getirdik, sınavlar da hayatımızın olmazsa olmazları haline geldi.

Adaylarla birlikte aileler de eziyetin her türlüsünü çekiyor.

Peki, onca harcamaya, onca mücadeleye, onca özveriye değiyor mu?

Haberin Devamı

Bir sınav maratonu daha sona ererken şu soruları hep birlikte kendimize soralım:

Yapılan sınavlar,

Adil mi,

Güvenilir mi,

Seçici mi,

İlgi ve yetenekleri belirleyici mi,

Yetkinlikleri ölçücü mü,

Liyakate dayalı mı,

Fırsat eşitliğini gözetiyor mu,

Doğru kişileri seçiyor mu,

Hayata doğru yön veriyor mu,

Dopinge gerek kalmadan kazanmak mümkün mü,

Umut verici mi,

Sağlıklı ortamlarda gerçekleşiyor mu?..

Nerede, hangi hataları yapıyoruz, hiç sorgulandı mı?

Yaratılan mağdurlar, örneğin 2019 KPSS’zedeler hakkında neler düşünülüyor?

Yapılan bu sınavların kime, ne yararı var?

Adaylar ve veliler memnun mu, bir üst eğitim kurumları ya da iş yerleri, aradıkları öğrencinin ve elemanın doğru seçildiğine inanıyor mu, ülke kaynakları verimli kullanılıyor mu ve en önemli soru, dershaneler dışında kazananı var mı?..

Sonu gelmeyen bu sorular, bugüne kadar neden sorulmadı, neden cevap aranmadı?..

Neler yapılabilir?

Sınavlar tümüyle kaldırılsın demek en kolayı!

Peki ya sonrası?

İşte onun çok iyi düşünülmesi gerekiyor ve dünya genelinde neler yapılıyor, bizde daha önce hangi sistemler denendi, hangileri başarılıyken değiştirildi, hangi yanlışlarda ısrar edildi? Tek tek araştırılması gerekir!

Son 50 yılda, gelen her yeni Bakan ya da YÖK ve ÖSYM Başkanı sürekli yeni bir sistem denemenin ötesinde neler yaptı?

Bunu, ne siz sorun ne de biz anlatalım, yoksa içiniz kararır, geleceğe yönelik ümitleriniz azalır!..

Yapılması gerekenler noktasına gelince, işte birkaç satır başı:

Her şeyden önce, sınav odaklı eğitimden vazgeçip, üretim odaklı bir eğitime yönelmek gerek!

Haberin Devamı

Umut tacirliğine prim verilmemeli. Siyasetçiler de veliler de bu konuda popülariteye değil, sonuçlara göre beklenti içerisine girmeliler.

Her çocuğumuza yönelik insan gücü ve istihdam politikası oluşturulmalı ve bu, ülke gerçekleriyle örtüşüyor olmalı.

Erken yaşta yönlendirme yapılmalı. Tek amaç üniversite olmamalı!

Mesleki eğitim, meslek çeşitliliği artarak teşvik edilmeli. Örneğin Batılı ülkelerde eğitimi yapılan meslek çeşitliliği 15 bin civarındayken, bizde bin tane bile değil. İşte bu noktada, dershaneler, sonu belli olmayan bir yarış için yarış atı yetiştirmek yerine, meslek kazandıran kurumlar haline dönüşebilir!

Bizde eskiden vardı! Türkçe, Matematik, Fen dersleri ortalaması 5 üzerinden 4 olmayan fen liselerine başvuramazdı. Yine böyle barajlar getirilebilir.

Diplomalı işsizler yerine, meslek sahibi üretken ve mutlu gençler için kafa yormalıyız!

Milyonlarca diplomalı işsiz varken aynı fakültelere hâlâ her yıl yüz binlerce kontenjan verilmesi kontrol altına alınmalı ve gençlerimiz geleceğe yönelik mesleklere yönlendirilmelidir. Öğretim kurumları da ona göre yeniden yapılandırılmalıdır. Örneğin 20-25 yıl içerisinde bugünkü mesleklerin yüzde 60-70’inin yok olacağı söyleniyor! Peki, biz bu konuda ne yapıyoruz?..

Haberin Devamı

Sınavlar olmayacak mı? Elbette yine olacak ama katılım bugünkünün onda birine kadar inebilir ve hiç kimsenin önü de tıkanmaz. Sadece doğru                 yönlendirme yapmak, yeter de artar! Bu yıl LGS ve YKS’ye giren öğrencilerden kaçı mutlu olabildi? Beşte biri bile değil!

Önemli olan, gidişatın yanlış olduğuna karar vermek, bu konuda hemfikir olursak, gerisi kendiliğinden gelecektir!..

Sonuçta, büyük hayaller kurdurup ortada bıraktığımız bir nesil mi istiyoruz yoksa yaptığı iş ne olursa olsun, üreten, kazanan, mutlu olan bir nesil mi?..

Önce bu soruya cevap verelim, sonra da sınavlar konusunda gerekeni yapalım.

Özetin özeti: Sınavlar bir zorunluluk mu, umut tacirliği mi yoksa çaresizliğin bir göstergesi mi? Daha ne kadar sırtımızda taşıyacağız?..