Türkan Hoca ile birkaç hafta önce uzunca bir röportaj yaptım. Muhtemelen bu verdiği son röportajdı. Doktorlar hiç sıcak bakamadı ama o ısrarla konuşmak istedi. Çünkü söyleyecek çok sözü vardı. Sanki vasiyeti gibiydi.
Sayılı günlerinin kaldığını biliyordu. Ve her anını değerlendirmek istiyordu. Suna Kıraç gibi onun da ömründen büyük hayalleri vardı.
Genç Bakış için yaptığımız bu röportajda, kendisiyle ilgili her soruya özellikle cevap vermek istiyordu. Bak şu konuda da şunu demişler, bu konuda da böyle yazmışlar. Ama doğrusu öyle değil, böyle diyordu.
Kimseye kırgın da değildi, kızgın da. “İftiralar için harcayağım zamanı çocuklarım için harcardım” diyordu. Onun için kendi çocukları ile diğer çocuklar arasında hiçbir fark yoktu. Hepsi için en iyisini istiyordu.
Mücadele insanıydı. Hiç yılmadı. Hep dik durdu. İnandığı doğruların peşinden gitti.
İşte son röportajdan satırbaşları: (Çok uzun olan bu röportajın tamamını, görüntülü olarak da, metin olarak da abbasguclu.com.tr’den bulabilirsiniz)
* 20 yıldır çok iftiraya maruz kaldık, 5 yıl asılsız iddialarla yargılandık hepsinden beraat ettik.
* Biz ne darbe ne şeriat diyoruz.
* Ben fırsat eşitliği istiyorum. Her çocuk okumalı. Mücadelemin sebebi bu.
* Doğu’daki eğitim sorunu tamamen ekonomik bir sorun. Maddi destek verirseniz aileler çocuklarını okutmak istiyor.
* 29 bin üniversiteliye 36.600 kıza burs vermişiz. Bu çok bir şey değil. 100.000 olsun isterim.
* Eğitim gören çocuklar cumhuriyetin bireyi oluyor, vatandaş oluyorlar. İşte ben bu yolla eğitim yoluyla terörün biteceğine inanıyorum.
* O bölgenin insanı bize inanıyor, onlara baskı yapmadığımızı hissettiği zaman biz niye dağlara çıkalım diyor.
* Bir öğrencinin bizden burs alabilmesi için yoksul olması, çalışkan olması gerek.
* Başörtülülere karşıyım imajı verilmeye çalışılıyor. Böyle bir şey yok. Biz asla ve asla başörtüsü karşıtı değiliz. Kimsenin de karşı olmaması için elimizden geleni yaparız. Hepsi kardeşimiz, komşumuz, dostlarımız fakat eğitim ve resmi kurumlarda yasak ve biz de yasalara uyan insanlarız hepsi bu.
* Hakkımda misyonerlik iddiaları var. Doğru. Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim misyoneriyiz biz.
* Zavallı anam İsviçreli ve Hıristiyan olduğu için bu iddiaları ortaya atıyorlar. Ama evlenmeden önce Müslüman oldu. Belli bir basın bunları uyduruyor, insanlar da buna inanıyor. Bu nasıl bir zihniyet?
* Herkes eşit olmalı. Mezara hepimiz eşit giriyoruz.
* 13 -14 yaşındaki kızların başlık parası diye parayla satılmasına karşıyım ama aile perişan, ne yapsın? O parayla gübre parası ödüyor. Ama bizim bursumuzla okuyor. Aleyhte olanlar da şimdi lehine oldu. Anlıyorlar bize karşı iftira olduğunu.O iftiralar beni hiç ilgilendirmiyor ama bizim projemize zarar gelirse aslan kesilirim.
* Gençler birbirini iyi tanısınlar. Üniversitede gruplaşmasınlar.
* Cahil bir kitleyi her yere sürersiniz ama bizim insanımız sürü değil artık.
* Keşke devlet bir karar alsa parasızlık nedeniyle okumayan çocuk kalmayacak diye.
* Tek cins okullara karşıyım. Herkes birbirini tanısın diye karma okullar istiyorum.
* Yetiştirdiğimiz pırıl pırıl insanlar var. Onları nasıl tutukladılar, nasıl evleri arandı anlamak mümkün değil.
* Anasınıfı çok önemli. Doğru ve Güneydoğu’daki çocukların ilkokul 1’e hazır halde gitmesi gerek. Çünkü çoğu Türkçe bilmiyor.
* O bölgedeki çocuklar sevgi, dokunmak okşanmak bekliyorlar.
* Çocuklar ülkelerini severek büyüsünler.
* Gençler, öğretmenlerin ellerine tutuşturdukları yazıları değil içlerinden geldiği gibi konuşsunlar.
* Bu bir çalkalanmadır. Her ülkede buna benzer şeyler olur. Türkiye asla kötü bir yere gitmeyecek. Bir kişiyi biraz aldatırsınız ama sonuna kadar aldatamazsınız. Türkiye sonunda doğru yolu bulacak, çağdaşlaşma yolunu seçecektir çünkü biz Atatürk’ün çocuklarıyız. Yanlış yapanlar da yanlışlarını anlayacaklardır.
* Türkiye’de çok akıllı insanlar var ama onlardan fikri alınmıyor.
* Üniversiteleri dinlemek gerek.
* Bölücü davranışlarda bulunanlara karşıyım.
* Ordumuz çok önemli bir fonksiyona sahip. Ben orduya laf söyletmem.
Özetin özeti: Kardelenleri, eminim ki onu ve ilkelerini unutturmayacak...