Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bursa Uludağ Üniversitesi eski Rektörü Mustafa Yurtkuran hoca bir süredir Silivri 4. Kapalı Cezaevi F/12 Koğuşu’nda tutuklu olarak ikamet ediyor. Öyle yazmış. Allah sabır versin ve bir an ön önce kurtarsın...
Silivri, bizim gazetenin bulunduğu Bağcılar’a 15-20 dakika uzaklıkta. Ama mektup 15 günde geldi. Muhtemeldir ki birkaç gün de cezaevinde bekledi. Çünkü her sayfanın üzerinde “Görülmüştür“ kaşesi var.
Hoca’nın mektubunda çarpıcı pek çok anekdot var.
İlki hâlâ neden tutuklu olduğunu bilmiyor olması ama daha da önemlisi şu satırlar:
“Rektörlüğüm süresince 8 yıl, haftada 7 gün, 24 saat, güvenlik nedeni ile polis kontrolünde yaşayacaksın. Her yere polisle gidip, her gittiğin yeri Valilik ve Emniyet Müdürlüğü’ne bildireceksin. Sonunda da bu şekilde suçlanacaksın. İnsanın aklı almıyor.“
Türkiye, benzeri pek çok süreçler yaşadı. Menderes’ten Demirel’e, sanatçılardan gazetecilere, rektörlerden işadamlarına, kimleri hapse atmadı ki!
Suçlular mıydı?
Evet, yargılandıkları dönemlerde suçlu bulundular. Hatta idam edildiler.
Peki ya sonra?
İtibarlarını yeniden iade etmek için sıraya girmedik mi?
Mustafa Hoca’yı makam, mevki sahibiyken tanıdım. Canla başla çalışan rektörlerden birisiydi. Üniversitede yatıyor, üniversitede kalkıyordu. Uludağ, onun döneminde uluslararası standartları ilk yakalayan üniversitelerden biri oldu. Başta hastaneleri olmak üzere birçok fakülte AB kriterleri çerçevesinde akredite oldu.
Bizim gördüğümüz yüzü, çalışkanlığı, öğrenci ve ülke sevgisiydi. Çıtayı düşürene kızardı. Ama görünen o ki görünen ve gözlenen 24 saatin dışında başka işler de çevirmiş.
Yasalara aykırı girişimleri varsa elbette cezalandırılsın.
Ama ya yoksa?..
Mustafa Hoca’ya, diğer rektör ve bilimadamlarına, bu süreçte ya da başka gerekçelerle yargılanan tüm kader mahkûmlarına sabır ve hoşgörü diliyoruz.
Keskin sirke küpüne zarar.
Kendilerine adil yargılanma ve hayırlı beraatlar diliyoruz...
Ve son bir söz. Ve yine kendi satırlarından:
“Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki bizler doğru bildiğini her ortamda söyleyen, kimseden emir almayan, YÖK başkanlarıyla bile daima tartışan tipte rektörlerdik. Bize kim, nasıl yol gösterip iş yaptırabilir ki? Bizim en büyük gücümüz, yasalar doğrultusunda iş yapmaktı...”

AB’ye Genç Bakış
AB’ye Genç Bakış’ta bu gece final var. Müthiş bir yarışma olacak. Finale kalan projeler ve hazırlayıp sunan öğrenciler, öylesine başarılılar ki, eminim bu gece yine harikalar yaratacaklar.
50 yıldır anlatılamayan AB’yi üç dakikalık bir rap şarkısı ile anlatan da var. Siyasilerin dünden bugüne kadar ki çelişkilerini ortaya koyan da. Özellikle de Gül’ünkini. Yarışma videolarını abbasguclu.com.tr’ye koymuştuk, izlenme rekoru kırdı. Farklı internet sitelerinde dolaşmaya başladı.
Bu yarışma da tıpkı Bizim Mucit’ler gibi gençlerimizin yaratıcılığı sayesinde müthiş ilgi gördü.
Yeter ki onlara fırsat ve ortam yaratalım.(Kanal D, 00.20)

Kolej ücretleri
Özel okullar, gelecek yılki öğretim ücretlerini, bu ay sonuna kadar açıklamak zorundalar. Zaten açıklamaya da başladılar. Birkaçı dışında ayağı yerden kesilen yok. Krizi göz önünde bulundurarak makul ücretler açıklıyorlar. Uçanlar da inşallah günün birinde zora düşmezler. Çünkü yanlarında kimseyi bulamazlar. Diğer kolejler bu duruma fena halde bozuklar.
Öğrenim ücretlerinde her şey dahil ortalama ücret 30 bin TL civarında. Peki, buna değer mi? Pek çoğu için evet demek o kadar zor ki! Ama yine de sayılarının artması gerekiyor. Çünkü devlet eğitim yükünün altından tek başına kalkamıyor.
Dernek temsilcileri Ankara’da vergilerin indirilmesi için arayışlarını sürdürüyor. Keşke, Çubukcu’nun elinde olsa. Ama bu konuda sanki etkili olan Maliye Bakanlığı, ondan da öte IMF. Vergi muafiyetine ya da indirimine hiç sıcak bakmıyor.
Özetin özeti: İyi bir eğitim için çocuklarımıza bugünkünden çok daha fazla seçenek sunmak zorundayız. Paralı ya da parasız. Çünkü onlar bunu fazlasıyla hak ediyorlar.