Sevgişmek…

9 Ekim 2020

Ne ifade ediyor bu kelime senin için? Sevişmek değil sevgişmek. İnsan cinselliğini sadece bedensel bir eylem olarak görenlerin anlamakta zorlanacağı bu kelime. Dişil ile eril enerjinin, Doğu felsefesinden Ying ile Yang’ın, Kuran-ı Kerim’deki Rahim ile Rahman’ın birlikteliği…

Toplumsal düzlemde kadın ile erkeğin.

Günlük yaşama geçtiğimizde bu iki enerjinin birleşmesi gerek erkeğin doğası gerekse toplumsal kodların etkisiyle erkek için bir güdünün tatmini, bir sıvı alışverişi, organik bedenlerin birlikteliği çerçevesinde sıkışıp kalıyor. Kadın için ise, sadece bedenlerin birleşmesi yetmiyor. Zihninde, ruhunda aradıklarını bulamadığında bedensel birleşmeye geçemiyor, geçse de tatmin hissetmiyor.

Evli bir erkek düşünelim eşiyle hiç ilgilenmeyen, nazik davranmayan, ruhunu okşamayan, sürekli beklentilerinin karşılanmasını bekleyen ve zorunlu kılan. Aynı şeyi eşini arzuladığı zaman da bekliyor. Olmuyor… Ruhu okşanmayan, kocasına karşı kırgın, değersiz hissederken ruhunda ve zihninde açlık olan kadın, düğmesine basıldığında bir

Yazının Devamı

Seni En Çok Kim Aldattı?

7 Ekim 2020

Aldatmak denilince artık akla sadece bir ilişkideki eş veya sevgilinin bir başkasıyla yasak bir ilişki yaşıyor olma hali geliyor. Aldatmak gerçekten o eylemin kendisi mi yoksa yalan söylüyor olma hali mi? Eşimiz, sevgilimiz tarafından ‘aldatılmak’ demek bize yalan söylenmiş olması manasını taşıyor. Bize söylenen, vaat edilen yaşanandan çok farklı bir şey…

Hal böyle ise hayatımız boyunca kaç kez aldatıldık. Ailemizden, öğretmenlerimize, dostlarımızdan siyasete… Eğer ailemin istediği çocuk olursam büyük insan, doğru birey olmayacak mıydık? Üniversiteyi bitirdiğimizde iyi bir kariyer bizi bekliyordu.  Oy verdiğimiz parti iktidara geldiğinde hepimizin iki anahtarı olacaktı. İnsanlık tarihi boyunca insanlığa söylenen yalanlarla milyonlarca insan aldatıldı, yok edildi, felakete sürüklendi. Gömleği satın almaya ikna eden mağaza görevlisi ne kadar yıkanırsa yıkansın renginin solmayacağını söylemişti ancak birkaç yıkama sonra rengi solmamış mıydı? Örnekleri çoğalt. Neredeyse her gün aldatılıyoruz. Bu tabloda seni en çok kimin

Yazının Devamı

Bedava Peynir İster misiniz?

5 Ekim 2020

‘Bedava peynir fare kapanında’ derdi babam. Ne zaman ona hayallerimi, hayatıma giren ve bana yol açacağına inandığım yeni tanıştığım insanlardan, fırsat gördüğüm durumlardan söz etsem çoğu zaman duyduğum cümle bu olurdu. Yaşadıkça, hayal kırıklıklarının hüzünlü acısını tattıkça ne demek istediğinin anlamaktan bilmeye geçtim.

 Kolay bir şey yok. Kısa yol yok. Bedava peynir yok.

Büyürken bazı gerçeklerle yüzleşmek sert gelir. Mark Twain cümlesi gibi:  ‘Bir tek insan yoktur ki öncelikle kendi çıkarı için hareket etmiyor olsun’ İlk başta çok sert görünen bu cümle öğrendiğimiz kalıpları bir kenara koyup yakından baktığımızda pek de yanlış durmuyor.

Soğuk bir havada montu olmayan, yolun kenarına sinmiş üşüyen bir çocuk. O anda oradan geçmekte olan yoksul, tek bir montu olan adam. Çocuğu gördüğünde montunu çıkartır ve çocuğa verir. Sahneyi gözümüzde canlandırdığımızdaki beklentimiz de adamın montunu çocuğa vermesidir ki öyle

Yazının Devamı

Gerçekten Yaşıyor musun?

2 Ekim 2020

Bir yanda yüreğinde, zihninde  taşıdıkların, hayallerin, yaşamak istediklerin…,

Diğer yanda koşulların, sorumlulukların, soruların ve sorunların…,

Öte yanda kocaman bir dış dünya… Pandemi, felaketler, ekonomi, teknoloji, yapay zeka, robotlar,…

Geçmişin izleri, geleceğin endişeleri…

Aynı gökyüzünün altında bir yerlerde Bu gece 1,8 milyar insan yatağına aç girecek. Yarım milyar insanın bu gece nerede yatacağı belirsiz. Yine aynı gökyüzünün altında bir yerlerde sanal gerçekliğe dokunma duyusunun eklenmesi ve Mars’a yapılacak seyahat için çalışılıyor. Aynı dünyada, bambaşka ‘gerçeklik’ler.

Her bir insanın, her birimizin hikayesi ayrı…

Şu anda yaşamında olanlar gerçekten senin seçimlerin mi yoksa önüne konulmuş olanlardan, senden beklentilerden örülmüş başı sonu belli bir yolculuk mu? Başka bir ailede, hatta bırak başka bir aileyi doğduğun sokağın bir arkasındaki sokakta doğsaydın bile bugün bambaşka bir kimliğin, bakış açıların, doğruların yanlışların olacaktı.

2008 yılında &cce

Yazının Devamı