TEMiZLiK TAKINTISI

16 Mayıs 2011

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) yaşayan kişilerin çok çeşitli takıntıları vardır, temizlik de bunlardan biridir. Mikropların bulaşacağı takıntısı olan kişi, yaşadığı zihinsel sıkıntıyı ellerini defalarca yıkayarak azaltmak ister

Danışan: Temiz ve titiz bir insan olmayı seviyorum ama eşim artık çok abarttığımı söylüyor.
Dr. Başak: Siz ne düşünüyorsunuz?
Danışan: Evet, abarttığım zamanlar oluyor, bazen ne kadar temizlik yaparsam yapayım, tam olarak temizlenmiş gibi gelmiyor. Kafama takılınca, aynı şeyi birkaç kere temizlediğim oluyor. Eşim; ‘Temizlik hastalığına yakalandın’ diyor. Öyle bir hastalık var mı?
Dr. Başak: ‘Temizlik hastalığı’ diye bir hastalık yok. Şikayetlerinizin kaynağı, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) veya daha yaygın adıyla ‘takıntı hastalığı’ olabilir. OKB yaşayan insanların çok çeşitli takıntıları vardır, temizlik de bunlardan biridir.

Yazının Devamı

HER AYIN KABUSU

9 Mayıs 2011

Adet öncesi sendromu, birçok kadını fiziksel ve ruhsal anlamda derinden etkiliyor. Bu dönemde yaşanan ruhsal gel-gitler, öfke patlamalarına yol açabilir. Ama bunu engellemek elinizde


Danışan: Adet dönemimde çok gergin oluyorum, agresifleşiyorum, yakınlarımı kırıyorum, sonra da pişman oluyorum. Bazen de duygusallaşıp, hiç nedensiz ağlıyorum. Gençliğimden beri adet dönemim zor geçer, o zaman ailem beni bir şekilde tolere ediyordu ama şimdi iş güç, aile sahibi olunca etrafımdakilere karşı daha dikkatli olmam gerekiyor.
Dr. Başak: Birçok kadın, adet döneminde bahsettiğiniz şekilde sıkıntılar yaşar; bu sıkıntıların listesi hem içerik hem de uzunluk açısından kadından kadına değişse de, genel olarak dört alanda kendini gösterir: Bedensel (karın krampları, yorgunluk, baş ağrısı, şişkinlik), bilişsel (dikkat, konsantrasyon, algı, hafızayla ilgili sıkıntılar), duygusal (kızgınlık, hüzün, bıkkınlık, düşük özgüven, kaygı) ve davranışsal (kavga, işten kaçınma, iletişim bozuklukları). Kadınların bu şikayetlerine genel olarak premenstruel sendrom, yani adet öncesi sendromu adı verilir. Bu sıkıntılara ‘hormonların oyunu’ deyip teslim olmamak lazım. Tedavinizi planlamadan önce kadın

Yazının Devamı

TAKINTILI DÜŞÜNCELER BÜYÜK STRESE NEDEN OLUR

2 Mayıs 2011

‘Onsuz yaşayamam’ sözü aslında kişinin aşkının bir ifadesi olmaktan çok o kişi için yaşadığı takıntının ifadesidir. Aşkı takıntılı bir şekilde yaşayan kişiler dikkatlerini sadece karşısındakine yoğunlaştırır. Tek amaçları onu mutlu etmektir

Danışan: Sevgilimle ayrılalı dokuz gün oldu ama onu aklımdan çıkaramıyorum. Ne yemek yiyebiliyorum ne de uyuyabiliyorum. Gece gündüz onu düşünüyorum. Beni arar umuduyla her an telefonumu kontrol ediyorum. Telefonu bıraksam bu sefer bilgisayarımda mesajları kontrol ediyorum. Çok mutsuzum ve çok çaresizim. Ona çok aşık oldum ama onu kaybettim.
Dr. Başak: Neden ayrıldınız?
Danışan: Benim onu ‘çok sıktığımı’ ve ‘nefes alamadığını’ söyledi. Oysa tek suçum ona aşık olmaktı. Ondan başka bir şey düşünemiyorum. ‘Arasam’ diyorum ama cesaret edemiyorum. O arar umuduyla gözlerimi telefondan ayıramıyorum. Ben hiç böyle bir insan değildim, deli gibiyim, beş dakikada bir telefonumu kontrol ediyorum. Etrafımdakiler de sıkıldı artık. Dün gece iyice saçma bir şey yaptım.
Dr. Başak: Ne yaptınız?
Danışan: Anlatmaya bile utanıyorum. Evdeydim ve yine ondan haber bekliyordum, ama ne yapsam kendimi oyalayamadım. O kadar sıkıldım ki ondan bir

Yazının Devamı

EGZERSiZ YAPMADAN OLMAZ

25 Nisan 2011

Diyelim ki “Ben egzersizden hoşlanmam, şimdi çok üşeniyorum” gibi düşüncelere teslim oldunuz. Bu olumsuz cümleler egzersiz yapmanızı engeller. Öyleyse yapacağınız listeyle egzersizin faydalarını kendinize hatırlatmanız önemli Danışan: Çok mutsuzum, ne yaparsam yapayım kilo veremiyorum.
Dr. Başak: Kilo vermek için neler yaptığınızı bana anlatabilir misiniz?
Danışan: Birçok diyetisyene gittim. Aslında onların verdiği diyete uymakta bir sıkıntı yaşamıyorum ama yine de çok zor kilo veriyorum, bu da benim motivasyonumu çok kırıyor.
Dr. Başak: Diyetisyeniniz bu durumu nasıl açıklıyor, ne tavsiye ediyor?
Danışan: Diyetin tek başına faydalı olmadığını, daha fazla hareket etmem gerektiğini söylüyor.
Dr. Başak: Siz ne kadar hareket edebiliyorsunuz?
Danışan: İşte bütün sorun da bu zaten. İşim gereği bütün gün masa başındayım. Akşam çok geç çıkıyorum ve eve geldiğimde o kadar yorgun oluyorum ki genellikle uyuyana kadar televizyon karşısındayım. Yani bütün gün neredeyse hiç hareket etmiyorum.

Yazının Devamı

KANSERE PSiKOLOJiK DESTEK

18 Nisan 2011

Araştırmalar, meme kanseri tedavisinde psikolojik desteğin önemini vurguluyor. Psikoterapi alanlar, daha kaliteli ve uzun yaşıyor Danışan: Geçen hafta anneme meme kanseri teşhisi kondu. Kendimi o kadar kötü hissediyorum ki ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Bir yandan da anneme destek olmam lazım ama o gücü bulamıyorum. Babam da kendinde değil, hiçbirimizin anneme moral verecek gücü yok.
Dr. Başak: Kanser, sadece yakalananların değil, yakınlarının da psikolojisini derinden etkileyen bir hastalık. Eminim aklınızda birçok soru var. Tedavi ne şekilde olmalı? Ona nasıl yaklaşmalısınız? Hastalığın gidişatı nedir? Meme kanseri hakkında neler bilmelisiniz?
Danışan: Evet, hiç durmadan bu sorular geçiyor aklımdan. Aynı zamanda hepimiz çok korkuyoruz ama birbirimize belli etmemeye çalışıyoruz.
Dr. Başak: Araştırmalara göre, kanser hastalarının üçte birinden fazlası, hastalıkları sırasında kaygı, depresyon ve uyum güçlükleri yaşıyor. Kanseri tedavi ederken, hastanın psikolojik sıkıntıları da tedavi etmek gerekiyor.
Danışan: Annem belli etmemeye çalışsa da, doğal olarak çok büyük bir şokta. Bazen onu o kadar üzgün görüyorum ki, psikolojisi daha da kötüye gidecek diye

Yazının Devamı

EN SON BABALAR DUYMASIN

11 Nisan 2011

Araştırmalar, kız ve erkek çocukların babalarıyla kurdukları sağlıklı ilişkilerinin özgüven geliştirmede çok önemli etkileri olduğunu gösteriyor. Ayrıca, babalarıyla konuşabilen gençler sosyal ilişkilerinde daha az çatışma yaşar. Eğer siz de baba-oğul arasında çok fazla kopukluk olduğunu, birbirleriyle iletişim kurmakta zorluk yaşadıklarını düşünüyorsanız bir an önce bir aile terapistinden yardım almanızı tavsiye edeceğim. Yeter ki artık gizlilik kalmasın ve tekrar iletişim kurmaya başlasınlar

Danışan: Oğlumla babası hiç anlaşamıyorlar ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.

Dr. Başak: Oğlunuz kaç yaşında?

Danışan: 17 yaşında ve çok sinirli bir çocuk. Babası ondan da sinirli. Evde devamlı kavga gürültü var.

Yazının Devamı

Neden estetik ameliyat bağımlısıyız?

4 Nisan 2011

Zamanınızın çoğunu ayna karşısında mutsuz bir şekilde geçiriyorsanız; yüzünüzü çirkin bulduğunuz için insanlardan kaçınıyor-sanız veya yakın ilişkiler kuramıyorsanız, beden imajınızla ilgili bir sorununuz olabilir

Danışan: Elmacık kemiklerimi yaptırmak istiyorum ama annem çok karşı çıkıyor. “Burnunu yaptırdın, çeneni yaptırdın, yeter artık, yüzünde hiçbir problem yok” diyor ama ben kendimi hiç beğenmiyorum. Bu yüzden her gün kavga ediyoruz. “Sana bir şartla izin veririm, o da bir ay psikoloğa gidersen” dedi. O yüzden ben de size geldim.
Dr. Başak: Size yardımcı olabileceğimi düşünüyor musunuz?
Danışan: Anneme göre kendimi beğenmiyor olmam psikolojik bir bozukluk. Sizce de öyle mi?
Dr. Başak: Hepimizin kendimizle ilgili bir beden imajı vardır. Bu kendimizi nasıl gördüğümüzle alakalıdır. Kimi insanların kendilerini algılama şekli gerçeklere uygundur kimilerininse gerçeklerden çok farklıdır.
Danışan: Son gittiğim estetik cerrahı beden imajımla ilgili bir sorunum olduğunu söyledi. Annemin kafasına sokan da o zaten. Benim öyle olduğumu düşünüyor musunuz?

Yazının Devamı

YARAMAZ ÇOCUK YOKTUR

28 Mart 2011

Danışan: Oğlumla ilgili çok ciddi sorunlar yaşıyoruz. 11 yaşında ve daha şimdiden ona söz geçiremiyoruz. Zamanında yatmıyor, ders çalışmıyor, odasını dağıtıyor, yemek yemiyor. Kardeşimin çocuklarına bakıyorum melek gibiler, bizimki çok yaramaz.
Dr. Başak: Aslında yaramaz çocuk yoktur. Elbette her çocuğun fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimi birbirinden farklıdır. Doğuştan gelen mizaç ve yeteneklere; çevreden, aileden, okuldan, arkadaşlardan öğrenilenler inşa edilir. Böylece çocuğun kimliği oluşur.
Danışan: Doğuştan huyu farklı olabilir ama demek ki biz de bir şeyleri yanlış öğretiyoruz.
Dr. Başak: Kendinizi suçlayıp umutsuzluğa kapılmayın. Anne-baba olarak davranışlarınızda bazı değişiklikler yaparsanız her şey düzelebilir.
Danışan: Gerçekten bu kadar kolay mı?
Dr. Başak: Size bazı genel kurallardan bahsedeceğim. Bunları uygulamaya çalışırsanız çocuğunuzla ilgili birçok şeyin değişeceğini göreceksiniz:

1- Çocuklarınızı dinleyin: Onları gerçekten dinleyin, dinliyormuş gibi yapmayın. Meşgulseniz, başınız ağrıyorsa ya da aklınız başka bir şeyle meşgulse bunu çocuğunuza ifade etmek onu dinliyor gibi yapmaktan

Yazının Devamı