
ABD’de Başkan Donald Trump’ın tartışmalı politikaları ve toplumda yarattığı öfke arttıkça Amerikalıların heykellere bakışındaki algı da bozuluyor.
Reşit olmayan kız çocuklarına yönelik fuhuş ağı kurduğu iddiasıyla yargılanırken hapishanede ölü bulunan milyarder Jeffrey Epstein’ı Trump’la el ele tasvir eden heykel, bir dönem kaldırıldığı Kongre binası önüne yeniden yerleştirildi.
Rushmore Dağı’nda Washington, Jefferson, Lincoln ve Roosevelt’in heybetli büstleri, günümüz Amerikası’nda artık Trump’ın yerlerde sürünen, göbekli ve çırılçıplak heykelleriyle yan yana bakıyor.
***
2016’dan bu yana Trump’ın karikatürize edilmiş onlarca heykeli dünya medyasının da gündeminde. İlk çıkışı, “İmparatorun testisleri yok” adlı çıplak Trump heykelleriyle yapan anarşist grup Indecline oldu. Parklarda ve merkezi meydanlarda sergilenen bu heykeller Amerikalıları hem şaşırttı hem eğlendirdi. Los Angeles’ta satılanlardan biri 28.000 dolara alıcı buldu. Zamanla bazıları toplatıldı, bazıları ise unutuldu.
2017’de kendisini karikatürize eden heykellere sessiz kalan Trump, kölelik yanlısı komutanların heykellerinin kaldırılmasına “Tarihi değiştiremezsiniz ama ondan öğrenebilirsiniz” diyerek tepki gösterdi. Bu açıklama, toplumun geçmişle hesaplaşması ve sanatın eleştirel dili açısından tartışmaları daha da büyüttü.
2018’de ise New Yorklu sanatçı Phil Gable, Brooklyn sokaklarını “Üstüme İşe” yazılı Trump büstleriyle donattı. Sanatçı, amacının siyasetin bunaltıcı atmosferinden bir anlık kaçış ve rahatlama sağlamak olduğunu açıkladı.
Aynı yıl Kaliforniya’da bir grup aktivist, göbekli, makyajlı, tırnakları boyalı ve şapkalı bir palyaço Trump heykeli yaptı. Yanındaki reklam panosunda ise 1970’lerin seri katili John Wayne Gacy’ye gönderme yapılarak, “Bir palyaço cinayetle kurtulabilir” ifadesi yer aldı. Aktivistler Trump’ı çevre politikaları ve nezaket açısından “kendi şahsına münhasır bir seri katil” olarak tanımladı.
***
Trump’ın aşırı milliyetçi söylemleri ve Meksika sınırına duvar örme ısrarı da başka sanatçıları harekete geçirdi. Derek Brahney, Trump’ı dikenli tellerle çevrilmiş bir duvarın içine hapsettiği ve saç boyasının akıtıldığı bir heykel tasarlayacağını açıkladı.
Sanatçılar, Trump’ın yalnızca göçmenlere değil, çevreye karşı da duyarsız politikalarını da hedef aldı.
2018’de küresel ısınmayı reddeden Trump, bunun ülkenin gelişmesini engellemek isteyen dış güçlerin uydurması olduğunu savununca bu kez Finlandiyalı bir grup, “Eriyen Buz” adlı projeyle Trump’ın yüzünü otuz beş metrelik bir buzdağına kazıyacaklarını açıkladı.
***
Madame Tussauds Balmumu Heykel Müzesi de sanatın ve mizahın politik eleştirinin bir aracı olabileceğini gösterdi.
Müze, G7 Zirvesi sırasında Trump’ın Merkel’e şeker atıp dans ettiği görüntülere atıfta bulunarak, Trump’ı dans ederken Merkel’in kafasına yumruk atarken tasvir etti.
Müzenin açıklaması da en az heykel kadar tartışmalıydı: “İnsanlar Trump’ı itici değil, komik buluyor ve fotoğraf çektirmek istiyorlar.”
Komik olup olmadığı tartışılır; ancak Trump’ın toplumsal ve politik kimliğinin sanat ve heykel üzerinden nasıl yeniden üretildiğini göstermesi açısından çarpıcı bir örnek.
Anlaşılan o ki, Amerika’nın Trump’la olan hesaplaşması, heykeller üzerinden de olsa, uzun süre gündemden düşmeyecek.