KAFKA’DAN NEREYE?

19 Mayıs 2014

Yıl 1912. Franz Kafka, yazı yazmanın yanı sıra İşçi Kaza Sigortası Enstitüsü’nde çalışıyor. Hatta güvenlik için işçilerin baret takması zorunluluğunu ilk başlatan da Kafka’nın ta kendisi. Bu sayede o devirde bile iş kazalarında ölüm oranı yüzde 2.5’a düştü. Kafka düzenli olarak raporlar hazırladı, iş çıkışı da evine kapanıp yazılarını yazdı. İşte o zamanlar bile bu kadar önem veriliyordu işçi güvenliğine. Böyle vizyonerler çalıştırılıyordu işçi güvenliğini sağlayabilmek ve kazaları en aza indirgemek için.

19 MAYIS’I KUTLAYAMIYORUZ
Yıl 2014. Düzgün bir basın toplantısı yapmaktan bile aciz olan bir maden şirketine emanet ediliyor yüzlerce can.
Bütün dünyada yaşam odası diye bir önlem varken, bizde buna gerek bile duyulmuyor. Sonra, maden patron ve yöneticilerinin aklına geliyor, kanunda böyle bir zorunluluk olmadığını açıklamak.
Sonuç, madende kaç işçi olduğundan yangının neden çıktığına, hiçbir konuda net bilgi yok.
19 Mayıs... Gençlik ve Spor Bayramı. Çıkış noktası, gençliğe, sağlığa, zindeliğe verilen önem. Şimdi ise sırf gerekli tedbirler alınmadığı için bu noktadayız. 19 Mayıs’ı kutlayamıyoruz. Evet, kutlayacak hal de kalmadı hiçbirimizde. Oysa 19 Mayıs’ı biraz

Yazının Devamı

Akasya ile İstinye Park arasındaki 10 fark

18 Mayıs 2014

İstanbul’un en çok konuşulan AVM’si İstinye Park’tı. Acıbadem’de açılan Akasya ona rakip oldu. Bir karşılaştırma yaptığımızda hangisi, hangi alanda diğerinden bir adım öne çıkıyor?

Okadar olmadık yerlerde, o kadar çok sayıda alışveriş merkezi (AVM) yapıldı ki artık her AVM’ye mesafeli yaklaşıyoruz. Hatta söz yeni bir AVM’den açıldığında ister istemez “Bu kadar AVM nasıl iş yapar?” diyoruz. Sonra da gidip görünce şaşırıyoruz. İstanbul’un en yeni AVM’lerinden Akasya’nın marka çeşitliliğini görüp de şaşırmamak zaten mümkün değil. Bugün Akasya Acıbadem ile İstinye Park’ı karşılaştırıyoruz.

Ünlülerin piyasa yapma yeri İstinye Park
* İstinye Park görmek ve görünmek isteyenlere daha uygun. Nedeni basit, açık alandaki kafe ve mağazaların önüne lüks otomobilleri çekmek mümkün. Başta futbolcular olmak üzere özellikle piyasa yapmak isteyen ünlüler İstinye Park’ı tercih etmeye belli ki devam edecek. Akasya’da ise bir tek Beymen mağazasının önüne kadar arabayla gelinebiliyor.
* Acıbadem Akasya, Anadolu Yakası’nın sükunetini, İstinye Park ise Avrupa Yakası’nın dinamizmini taşıyor.
* Akasya’da neler öne çıkıyor?

Yazının Devamı

DURMA LÜKSÜMÜZ YOK

17 Mayıs 2014

Tam iki saattir Soma Holding’in basın toplantısını izliyorum, gözümü kırpmadan. “Bu insanlar 3 gündür uyumuyor” dendi Soma Holding yöneticileri için.
Sadece yöneticiler değil, 5 gündür hiçbirimizin gözüne uyku girmiyor. Nefes alırken bile suçlu hissediyoruz artık kendimizi. Oysa toplantıdan çıkan sonuç; “4 gün sonunda anlaşıldı ki, hayatını kaybedenler dışında kimsenin ihmali yok!”
Hayat durdu Soma’yla. 3 günlük yastan sonra “Bu da geçecek, bunu da unutacağız” diyenler oldu ama bu sefer o kadar kolay olmayacak unutmak da, yaraları sarmaya
çalışmak da.
Kolay kolay gözlerimizin önünden gitmeyecek gördüklerimiz. Bu kadar korkunç acılar yaşayanlara gerek sözlü gerek fiziksel tekme-tokatları hafızamızdan silmek mümkün mü?
Günlerdir ağlıyoruz geldiğimiz duruma ama unutmamalıyız; bizim daha fazla ağlayacak, daha fazla duracak lüksümüz yok.
Siyahlar giymek, siyah kurdeleler takmak, düğün dernekleri, konserleri organizasyonları iptal etmek yeterli değil. Asıl mesele, şimdi birleşebilmek ve hep birlikte yardıma ihtiyacı olanlara faydalı olabilmek. Bunun için de önce organize olmak zorundayız.

Yazının Devamı

COMO GÖLÜ'NDE YAPILACAK 10 ŞEY

14 Mayıs 2014

İki saatlik Milano uçuşundan sonra arabayla bir saatte Como’dayız. Buraya kadar gelip de bir liste yapmamak olmaz!
1. Villa D’Este görülmeli: Como civarının en çok bilinen oteli. Cernobbio’da 1570’te ev olarak yapılmış. 1873’ten beri lüks otel hizmeti veriyor. Ünlü film yıldızlarından, kraliyet ailelerine birçok önemli misafir ağırlıyor. Zaten o fiyatlarla başkalarını ağırlaması da zor. Ama henüz sezon açılmadığı için biraz ıssız kalmış durumda.
Cernobbio’da Villa D’Este’den sonra gidilecek yer; Harry’s Bar. Cipriani’cilerden tanıyorsunuz Harry’s Bar’ı. Burada bir bellini içmeye zaman ayırmalı. Gitmişken Brad Pitt’ten George Clooney’ye birçok Como müdavimiyle burada karşılaşmak da mümkün.
2. Bellagio gezilmeli: Tremezzo’nun tam karşısında bir Ortaçağ kasabası. Villa Serbelloni Bellagio’nun en öne çıkan oteli. Burada kalmasanız bile gezmeye mutlaka uğranmalı.
3. Brunate’ye teleferikle çıkılmalı: Como’da yürürken teleferikle Brunate’ye çıkıp manzarayı bir de buradan izlemek gerekiyor. Como’da bulutlar bile resim gibi.
4. Gölde tekne sefası yapmalı: Küçük teknelerle gölde gezintiye çıkıp, göl kenarındaki evleri ağzınız açık izleyebilirsiniz. Bunu yaparken de ister

Yazının Devamı

HUFFINGTON'IN HAYATINI DEGiŞTiREN FIRÇA

13 Mayıs 2014

“6 Nisan 2007 sabahı ofisimde kanlar içinde uyandım. Yere düşerken başımı çalışma masamın köşesine çarpmış, gözümü çizmiş ve elmacık kemiğimi kırmıştım. Yorgunluktan ve uykusuzluktan çökmüştüm. Doktor tetkiklerinden sonra, yorgunluk dışında bir sağlık sorunum olmadığı ortaya çıktı ve doktor bekleme odasında kendi kendime hayatımla ilgili önemli sorular sormaya başladım..."
Huffington Post’un kurucusu Arianna Huffington’ın son kitabı ‘Thrive’ işte bu önsözle başlıyor.
Arianna Huffington, 2005 yılında Huffington Post’u kurdu, tam 6 yıl sonra AOL’e 315 milyon dolara sattı, Time’ın ‘Dünyada En Etkili 100’ kişi listesine 12. sıradan girdi. Ama bütün bu başarıya rağmen hayatını değiştirmesinde iki önemli anın etkili olduğunu söylüyor.
Biri çalışma odasında yorgunluktan düşüp bayılması. Diğeri de telefonda e-maillerine bakarak çocuklarıyla konuşurken, annesinden yediği fırça.
“Annem aynı anda birden fazla şeyle ilgilenmenin zararlı olduğunu bilim adamlarından önce keşfetti" demiyor boşuna.
Bunları okuduktan birkaç saat sonra Bodrum havaalanındayız. Check-in sırasında birimiz kitap okuyor, birimiz yemek peşinde ama e-mailler’inden de kafasını kaldıramıyor, birimiz de

Yazının Devamı

DENiZ KENARINDA DENİZ GÖRMÜYOR

12 Mayıs 2014

Torba’da bir koyda, dev bir oteldeyiz. Otelin hangi köşesine giderseniz gidin, deniz görünmüyor. Ufukta bile. Ne lobide, ne restoranlarda, ne havuzda, ne odalarda.
Sanırsınız denizden kilometrelerce uzak, ücra bir tepedeyiz. Beyaz bir beton yığınıyla ve Bodrum’un ruhuna daha aykırı olamayacak kitsch bir dekorla başbaşayız.
Otelin girişinden diğer ucuna yürüdüğünüzde ise beklenmedik güzellikte bir deniz karşınıza çıkıyor ve tabii şaşırtıyor.
Otel, Bodrum’un güzel koylarından birini kaplıyor ama büyük bir mimari uğraş sayesinde, hiçbir yerinden deniz görmüyor. Hayır, yeşillikler arasında saklı kaldığından falan değil, tamamen bizim mimarların denizle imtihanı nedeniyle.
Deniz kenarında deniz görmeyen ve denizle ya da Bodrum ruhuyla alakası olmayan bir otel inşa etmeyi başarmak da mimari bir yetenek olsa gerek.
Oysa Instagram’da paylaşılan fotoğrafları görünce sanırsınız Maldivler’deyiz. Her biri büyük çaba harcanarak çekilen fotoğraflar otelin güzelliklerini bir bir ortaya çıkarıyor. Instagram’da ‘like’ almak uğruna bile bu kadar büyük özen ve çaba gösterilirken bir Bodrum koyuna böyle dev bir yapı kondurulurken benzer bir çaba göstermeye gerek bile duyulmamış

Yazının Devamı

Kentte gece devriyesi

11 Mayıs 2014

Yeme-içme ve eğlence dünyasında haftanın öne çıkan mekanları ve partileri... Cantinery ile başlıyor, Pizza Emirgan ile devam ediyoruz

Cem Mirap: “İkinci yerimi açmak için çok bekledim, orijinal bir yer olmasını istedim.”

Haftanın en heyecanlı olayı Cantinery’nin açılışıydı. Daha tam açılmadan yapılan tadım yemeklerinde bol bol fotoğraf çekildi, sosyal medyada paylaşıldı. Lucca müdavimleri Lucca’cıların yarattığı Cantinery’yi herkesten önce denemenin mutluluğu içindeydi. Yine de sanmayın ki bu mutluluk herkesin başını döndürmeye yeter. Söz konusu Lucca olunca, çoğu zaman göz ardı edilen bir şey var, Lucca hıncahınç doluyken bile o küçük mutfaktan harika yemekler çıkıyor. En iyi fine dining restoranlardakini bile geride bırakacak lezzette yemekler. Güngör Uras bile söylüyor, Lucca’nın İstanbul’un en iyilerinden biri olduğunu. İşte bu yüzden müdavimlerinde beklenti yüksek, en ufak bir aksilikte acımasız olmaları an meselesi.
Cantinery’nin tadım gecelerinde gördük, yemekler Lucca’yı aratmayacak kadar başarılı. Zaten Lucca’nın sahibi Cem Mirap’ın Cantinery’de hedefi eğlencenin değil, yemeğin mekanın yıldızı olması. Bunun için de bütün yerli üreticilerle görüşülmüş, tarladan

Yazının Devamı

KARAKÖY’DE PORNO SERGiSi

10 Mayıs 2014

Önceki gece; Nişantaşı’nda başladı, sonra Galata ve Karaköy’de devam etti. Hayır, restoran ya da gece kulüplerinde değil; sanat galerilerinde, sergi açılışlarında...
Tam 7 sergi açılışına tek tek uğradık, ne işlerde ne kalabalıkta beklediğimizi bulduk. Aralarında en çok Galata’da yeni açılan Karl Galeri’deki Emre Ünal fotoğraf sergisi ve Karaköy Külah’taki porno temalı sergi ilginçti. Hatta Külah’taki eserler son zamanlarda İstanbul’da gördüğüm en çarpıcı işlerdi.
Sergide rahle üzerinde duran erotik fotoğraflarla dolu kitap büyük ilgi gördü. Tüm sayfalar teker teker ilgiyle incelendi. Sergide en çok dikkat çeken eserlerden biri Deniz Teki’nin temaya uygun noktalardan birbirlerine bağlı nakış işi insan figürleriydi.
Ülke gündemini absürd yasaklar meşgul ederken, diğer yandan böyle yaratıcı işlerin olduğu, erotizmin sanata aktarıldığı açık görüşlü bir platform ve buna ilgi gösteren, değer veren büyük bir kalabalığın olması insanı mutlu ediyor.

AFTER PARTY ADRESİ GASPAR

Sanata doyduktan sonra sosyalleşmek ve geceye devam etmek için en doğru adres, Gaspar. Karl Galeri ve İstanbul 74 sergilerinin ‘after party’leri aynı gece Gaspar’daydı.
Kalabalık, hafta

Yazının Devamı