EĞiTiMDE TABLET DÖNEMi

8 Şubat 2012

Teknolojiyle büyüyen çocuk okula gittiğinde elinden teknolojiyi alırsanız çocuğun ilgisini de kaybetmiş olursunuz. İşte bu yüzden eğitimde yeni bir dönem başlıyor

Şimdiki çocuklarla biraz zaman geçiren herkes farkında, eğitim sistemi değişmeli. 5 yaşında Google’da arama yapan, elinden düşürmediği iPad’de sürekli oyunlar oynayan ve büyükleri yenen bir nesilden söz ediyoruz. Teknolojiyle büyüyen çocuk okula gittiğinde elinden teknolojiyi alırsanız çocuğun ilgisini de kaybetmiş olursunuz.
Tabii ki bizim okuduğumuz ders kitapları onları kesmeyecek. Cilt cilt ansiklopediler karıştırılarak yapılan araştırmaları asla anlamayacaklar. Bize verilen ezberler onlara çok saçma gelecek, ulaşmak istedikleri her bilgi sadece bir telefon uzaklıklarındayken ve o telefon ellerinden düşmüyorken. Kendi telefonları da olması gerekmiyor, anne, baba, eş, dost, akrabanınki de yeterli. Nerede telefon görseler oynamaya başlıyorlar. Bizden çok ama çok ilerideler. Bu durumda eğitim sisteminin de onlara ayak uydurması gerekiyor.

Apple’dan ders kitapları
Tam iki hafta önce Apple dijital öğrenmede yeni bir devir başlattığını açıkladı. Ders kitaplarının iPad versiyonlarını çıkardı. Bu da demek

Yazının Devamı

ASIL SORUN BiZDE Mi?

6 Şubat 2012

“İstanbul’un simgeleri yenilenecek” denilince moraller bozuluyor. Hazırlanan projelere itirazlar her geçen gün daha da artıyor. Yeniliklerden mi korkuyoruz yoksa daha geçerli nedenlerimiz mi var?

Planlar hazırlanıyor, “Taksim’in üstü altına taşınacak” deniliyor. Biz onu “Taksim alt üst olacak” diye algılıyoruz. Platformlar kuruluyor, hep birlikte itiraz ediliyor. Sonucu değiştiremeyecek olsak da en azından gösterilen bir çaba var.
“Haydarpaşa Garı’na artık gerek kalmadı, nasılsa Marmaray var” deniliyor. Tren seferleri bitiyor, gar lokantası da, garın internet sitesi de bir anda kapanıyor. “Haydarpaşa’nın dışı aynı kalacak, etrafı ve içi baştan yaratılacak” deniliyor. Tıpkı Haydarpaşa yangınında olduğu gibi bu sefer de içimiz yanıyor. “Haydarpaşa’nın bir kısmı otel, bir kısmı müze, bir kısmı eğlence merkezi olacak” deniliyor, sinirlerimiz oynuyor. Daha projeyi görmeden bile “Haydarpaşa’ya sahip çıkalım” diye yazılıyor çiziliyor.

Yenilikler korkutuyor
Yoksa biz bütün yeniliklere mi karşıyız? Bırakın yeniliklere açık olmayı, hiçbir şeye kolay kolay adapte olamıyor muyuz? Yoksa başta söylenip rahatlıyor, sonradan mecburen kabulleniyor muyuz? Sadece alışmamız mı uzun

Yazının Devamı

iSTANBUL iÇiN MODA VAKTi

5 Şubat 2012

İstanbul Moda Haftası, 8-11 Şubat’ta. Bu da demek oluyor ki, moda haftasına dair tartışmalarve yenilikler şimdiden başladı

İstanbul Moda Haftası (IFW) üç yaşında oldu. Biliyorsunuz, iddialı başladı. New York, Paris, Londra ve Milano’yla kapışmaya niyetliydi. “Biz de bu önemli moda haftalarının arasına gireceğiz” demek tabii ki gerçekçi değildi.

New York Moda Haftası’yla çakışıyor
Şimdiyse biricik moda haftamız, New York Moda Haftası’nın tarihleriyle çakışıyor. Mehtap Elaidi, “Seneye bunu düzelteceğiz” diyor. Ancak IFW’nun komite başkanı Volkan Atik bunu düzeltilmesi gereken bir sorun olarak görmüyor. “1990’larda Rusya’da yaşanan açılımın Arap Baharı nedeniyle Ortadoğu’da gözleneceği görüşündeyiz” diyerek durumu özetliyor.
Oysa New York’la aynı tarihleri seçmek olmayacak bir hata. Moda basınının ve satın almacıların aynı anda iki yerde birden olması tabii ki mümkün değil.

ABD ve Avrupa bizim için bitti mi?
Bir de ABD’yi, Avrupa’yı hiçe sayıp sadece Rusya’ya ve Ortadoğu’ya odaklanmaya ne gerek var? Evet, Paris Moda Haftası’yla aşık atmaktan daha gerçekçi bir yaklaşım. Ama bu aynı zamanda “Kendimiz çalıp, kendimiz oynayalım” da demek değil mi? Neden sürekli

Yazının Devamı

AMERiKALILARIN YEME-iÇME HAYATINA YÖN VERiYOR

4 Şubat 2012

Dünyanın neresine giderseniz gidin, karşınıza sizi şaşırtan bir Türk çıkıyor. Herkes onu T.K. olarak tanıyor. Gerçek adı Turgut Kaytmaz. Onun ismiyle, New York’ta ve Florida’da içeri girmenin imkansız olduğu birçok mekanda kapılar sonuna kadar açılıyor

Arabayla 3 saatte Orlando’dan Palm Beach’e gidiyoruz. Palm Beach, ABD’nin en zengin şehirlerinden. Standard Oil’ın kurucusu Henry Morrison Flagler tarafından bir tatil adası olarak planlanmış. O zamanlar iki otel varmış burada, Royal Poincina ve The Breakers. Bu lüks otellerde çalışacak personel için de bir şehir kurulmuş, oraya da West Palm Beach denilmiş. Palm Beach de, West Palm Beach de kısa zamanda popüler olmuş. John Lennon’dan Kennedy Ailesi’ne, Michael Jackson’dan Donald Trump’a, Vera Wang’den Bernard Madoff’a birçok ismi ağırlamış.
Palm Beach sakinlerinin gelir düzeyi kadar yaş ortalaması da yüksek. Burada Nişantaşı’nın Abdi İpekçi Caddesi gibi bir cadde var, adı Worth Avenue. En lüks mağazalar yan yana dizilmiş. Biraz ileride de bankalar sıralanıyor. Bu kadar lüks banka şubesini başka bir yerde görmek mümkün değil.
West Palm Beach, Palm Beach’e göre daha mütevazı bir bölge. Ama son yıllarda büyük bir değişim

Yazının Devamı

UZAYA YOLCULUĞUN BAŞLADIĞI YER

1 Şubat 2012

Orlando’ya kadar gelip Kennedy Space Center’a gitmemek olmaz. Çünkü burası sadece bir eğlence parkı değil, NASA’nın gerçek üslerinden biri

Orlando gezisine Kennedy Space Center’la (Kennedy Uzay Üssü) devam ediyoruz. Disney parklarından ve Universal Stüdyoları’ndan biraz nefes almak ve gerçek dünyaya dönmek için bulunmaz bir fırsat Kennedy Uzay Üssü.
Evet, burası da zamana ayak uydurmak ve daha çok ilgi çekmek için parklarla yarışan simülasyon aktiviteleri eklemiş programına. Buradaki simülasyonlarda astronot eğitimi alabiliyor, bir uzay mekiğiyle Mars’a kadar gidebiliyorsunuz.
Bu işin en basit yanı.

Programda neler var?
Kennedy Uzay Üssü, 1968’den beri NASA’nın uzaya astronot gönderdiği merkezi. Burada gerçek astronotlarla tanışabiliyor, onlarla birlikte yemek yiyebiliyor, gerçek roketler arasında gezebiliyor ve hatta uzaya giden bir ekibin 2 haftalık macerasını iMax sinemada 3 boyutlu olarak izleyebiliyorsunuz.
‘Hubble’ filmi 1990’da uzaya gönderilen aynı adlı uzay teleskopunun 2009’da bir ekip tarafından nasıl tamir edildiğinin belgesi. Filmi izlerken “Dünya kadar yolları var” gibi soğuk espriler yapabiliyor, uzay mekiğinde yemeklerin nasıl havada uçuştuğunu

Yazının Devamı

BiR EPCOT MACERASI

30 Ocak 2012

Uçağa binmeden San Francisco üzerinden uçtuk. Bir uzay mekiğiyle Mars’a ayak bastık. Meksika’dan Çin’e tam 10 ülkeyi aynı günde gezdik

Dikkat dikkat, hamileler giremez! Dikkat dikkat, baş dönmesi, klostrofobisi, yükseklik korkusu olanlar giremez. Dikkat dikkat, binişten önceki son çıkış!
‘Soarin’ sırasındayız. Bütün dünyadaki Disney’lerin en çok beğenilen numarası. Kimse tam olarak ne olacağını bilmiyor, bir rivayete göre San Francisco’nun üzerinden uçacağız. İşte o yüzden yükseklik korkusu olanlar giremez deniliyor. Uçarken sallanılacağı da baştan söyleniyor. “Olsun, türbülansa alışığız” deyip yanyana dizili koltuklara kuruluyoruz. Çantalar, düşebilecek gibi olan her şey, ayakkabılar, gözlükler vs. kapalı bölümlere yerleştiriliyor. Kemerler bağlanıyor.
Önümüz ve altımız açık. Uçmaya başlıyoruz. Bir bakıyorsunuz Pasifik Okyanusu’nun üzerinden geçiyoruz ayaklarımızı denize değdirerek, bir bakıyorsunuz dağda kayak yapanların üzerinden geçiyoruz ha çarptık ha çarpacağız korkusuyla, bir bakıyorsunuz çölde kum fırtınasının arasında kalıyoruz, bir bakıyorsunuz Golden Gate Köprüsü’nün üzerindeyiz. Mevsimler, şehirler hızla değişiyor. Hepsi topu topu 5 dakika sürüyor. Ama o kadar

Yazının Devamı

ŞiMDiKi ÇOCUKLAR DA SEViYOR

29 Ocak 2012

Çocukların artık Mickey Mouse ve arkadaşlarına yüz vermeyeceklerini sanırdım. Yanılmışım.Bakın en çok neler ilgilerini çekiyor?

Kaç tane şirket yöneticisi yılda 31.5 milyon dolar kazanıyor? Disney CEO’su Robber Iger, geçen yıl bu kadar kazanmış. Malum şimdiki çocukların bilmediği yok. Almış yürümüş durumdalar. Buna rağmen hâlâ Mickey Mouse ve arkadaşlarıyla ilgileniyor olmaları bir tek bana mı tuhaf geliyor?
Çocuklar teknolojiye hakim, akıllı telefonları hepimizden daha iyi kullanıyor. Televizyon ekranlarının dokunmatik olmamasını yadırgıyorlar. Çünkü onlar her şeyin dokunmatik olmasına alışık.
Disney kahramanları şimdiki çocukların yanında son derece naif kalıyor. Ama yine de onları seviyorlar. İşte o yüzden Disney World’ün ilk parkı olan Magic Kingdom hâlâ revaçta.
Burada Mickey Mouse ve arkadaşları çıkıp çizgi film şarkılarını söylüyor, Peter Pan’in dünyasına gidiliyor, Karayip Korsanları’nın arasında geziliyor, Sindirella’nın evi ziyaret ediliyor. Ayrıca çocukları ‘baştan yaratan’ bir kuaför ve makyaj hizmeti de var. Bu devirde hâlâ bu kadar çok prenses olmak isteyen kız çocuk olması ilginç. Kızların çoğu tül etekli prenses elbiseleri ve başlarında taçlarıyla

Yazının Devamı

DISNEY WORLD’ÜN HiKAYESi

28 Ocak 2012

Orlando macerasına Orhan Pamuk’un ihtarnamesi nedeniyle ara vermiştik. Şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz

Tam 60 şirket kuruyor, arsaları toplamak için. Arsaları da bir şey sanmayın. Hepsi bataklık. Yine de bir kişinin aldığı duyulursa fiyatı artar diye sessiz sedasız ilerliyor. Özellikle de bu kişinin Walt

Disney olduğu duyulursa...
Walt Disney kararını 1960’larda veriyor. Florida’da bir Disney World kuracak. Miami ve Tampa’ya bakarken hava şartları, yeni yapılan yollar ve daha uygun fiyatlar nedeniyle Orlando’yu tercih ediyor. Park 1971’de açılıyor. Açılışı Walt Disney göremiyor ama öyle bir konsept yaratıyor ki... Yıllar sonra dönemin Kuzey Kore lideri Kim Jong İl’in büyük oğlu Kim Jong Nam sahte kimlikle Japonya’ya giderken yakalandığında itiraf ediyor, Disney parkına gitmek istemiştim. Kim Jong Nam’ın Disney hevesi en çok küçük kardeşi Kim Jong Un’a yaradı ve babasının ardından o lider oldu. Bakınız Disney nelere yol açabiliyor.
Şimdi ilk bakışta dikkati çeken, aramızdaki basit farklarla başlayalım. Yarın Disney World parklarıyla devam edeceğiz.


Michael Douglas, kanseri yenişini ailesiyle Disney World’de kutlamıştı.

Yazının Devamı