Art Basel yarın başlıyor
Dünyanın en önemli sanat fuarlarından biri Art Basel.
Her yıl Basel, Miami ve Hong Kong’da gerçekleşiyor.
Bu yıl ise koronavirüs nedeniyle mart ayında gerçekleşecek Art Basel Hong Kong önceden iptal edildi.
Art Basel yönetimi bu açıklamayı yaparken bir de sevindirici haber verdi: Mart ayında iptal edilen Art Basel Hong Kong sanat fuarı yerine yine mart ayında galerilere dijital bir platformda eserleri sergileme fırsatı sağlıyorlar.
İşte bu çevrimiçi sanat fuarı 20-25 Mart tarihlerinde halka açılacak.
VIP ön izleme günleri ise yarın başlıyor, 20 Mart’a kadar devam edecek.
Art Basel’in ilk çevrimiçi fuarı artbasel.com/viewing-rooms adresinde ve Art Basel mobil uygulamasında takip edilebilir.
Bu arada bir de hatırlatma yapalım, Art Basel, Basel’de 18-21 Haziran tarihlerinde gerçekleşmesi planlanan, 50. yılını kutlamaya hazırlandığı, 35 ülkeden 288 sanat galerisinin katılacağı fuarı henüz erteleme kararı almadı.
Yine de gelişmelere göre sonbahara erteleme ihtimali olabileceği konuşuluyor.
Neler yükselişte?
Koronavirüs nedeniyle tüm etkinlikler iptal oldu, hepimiz evlerimize çekildik.
Uzun zamandır okumak isteyip de zaman bulamadığımız için okuyamadığımız kitaplar, izleyemediğimiz filmler ve evdeki kütüphaneleri düzenlemekten gardıropları temizlemeye ertelenen işleri yapma fırsatı olarak da görmeye çalışıyoruz bu durumu.
Hiç olmadığı kadar çok telefonda konuşuyoruz, mesajların yerini görüntülü telefon konuşmaları alıyor.
Birçok sektör bu pandemi nedeniyle sıkıntı çekmeye hazırlanırken bir de yıldızı parlayanlar var tabii, antibakteriyeller, dezenfektanlar, kolonyalar ve tabii büyük şirketlerde çalışanların ofise gelmeden de toplantılara katılabilmesini sağlayan Zoom gibi uygulamalar...
Zoom’un en yeni özelliklerinden biri CEO’lara kendi şirketleri dahilindeki tüm telefon konuşmalarına istedikleri zaman katılabilmelerini sağlaması.
Amaç, toplantı odalarının önünden geçerken içeri girip bir şeyler söyleme fırsatını aynı şekilde telefon konuşmasında da yapabilmeyi sağlamak. Bakalım daha neler göreceğiz...
Ne izlemeli?
Evde geçen ilk günlerde önce Fox News kanalının kurucusu Roger Ailes’in hayatını anlatan ‘The Loudest Voice’ dizisini izledim.
Jay Roach’ın yönettiği, Margot Robbie, Alice Eve ve Charlize Theron’un başrollerinde olduğu ‘Skandal’ filmiyle aynı konu.
Gabriel Sherman’ın çok satan romanı ‘The Loudest Voice in the Room’dan uyarlanan dizide Russell Crowe’a, Sienna Miller Elizabeth Ailes rolüyle, Naomi Watts ise Gretchen Carlson rolüyle eşlik ediyor.
7 bölüm nasıl bitti anlamadım.
Sonra ‘Succession’ı izledim, 10’ar bölümlük iki sezonu iki günde bitirdim.
‘Black Mirror’, ‘Veep’ gibi dizilerle ‘In the Loop’ (‘Kısırdöngü’) filminin senaryo yazarlarından olan Jesse Armstrong dizinin yaratıcısı.
10 yıl kadar önce Murdoch ailesiyle ilgili bir senaryo yazmış ama hayata geçirmemiş.
Daha sonra ‘The Jinx’ isimli gerçek suç belgeselini izleyen ve etkilenen Armstrong, Murdoch ailesinden de esinlenerek ‘Succession’ı yazmış.
Dizide bir medya imparatorluğunun sahibiyle çocuklarının ilişkisi, iktidar savaşı var.
Büyük patron 80 yaşında, emekliliğe hazırlanıyor ve kendisinden sonra şirketini kime emanet edeceğine karar vermeye çalışıyor.