Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Eczacıbaşı Grubu’na ait VitrA’ya yaptığı tasarımla Elle Décor Türkiye’den ‘En iyi banyo tasarımı’ ödülünü alan Sebastian Conran’la atölyesinde buluştuk, üzerinde çalıştığı tasarımları ve daha fazlasını konuştuk.

Sebastian Conran, Londra’da punk akımının yükseldiği dönemde üniversite eğitimini tamamlamış, The Clash’in afişlerini de tasarlamış, Sex Pistols’ın ilk konser programını da yapmış. “O zaman tasarım eğitimi değil, rock’n roll öğrenerek mezun oldum üniversiteden” diyor. Zaten tasarım onun DNA’sında var, babası Terence Conran Sebastian 7 yaşındayken onu marangozluk tezgahının başına oturtmuş, amcası ise daha da küçükken çalar saatler verip “Bütün parçalarını sök, sonra tekrar birleştir ama bozulmasın” diye tembihledikçe gerçek saatlerle yap-boz oynamış. Şimdi ise zamanın ruhuyla birlikte, onun rock’n roll’u da değişmiş. “Artık yaşlılık rock’n roll” diyor.

Haberin Devamı

Onun için yaşlılığa uygun tasarımlar yapıyor. Şimdiye kadar kimsenin yapamadığı bir tekerlekli sandalye üzerinde çalışıyor. İlk prototipinden şimdi geldiği noktaya kadar hepsini birlikte test ediyoruz. Bildiğimiz tekerlekli sandalyelerin aksine sağa sola çapraz gidiyor, yükselip alçalıyor, nereye çarpıp çarpmayacağını bildiği sinyalleri var. Bir de minik oyuncak köpek robotlar tasarlamış. Özelliği sadece sevimli olması ve komut alması değil. Gözlerindeki kamera sayesinde sahibinin yüzünü tanıyor ve kalp krizi, felç ya da herhangi bir rahatsızlıkta durumu hemen fark edip ambulans çağırabiliyor.

Sebastian Conran: “Artık yaşlılık rock’n roll”
Tasarım Müzesi onun eseri

“Daha çok gençsiniz, yaşlılığı bu kadar fazla düşünmek için” diyecek oluyorum. Malum annesi Shirley Conran 86 yaşında hâlâ kitap yazıyor, son kitabı yaşlılara Apple ürünleri kullanma kılavuzu. Babası Terence Conran 87 yaşında, ne yaşam tarzından ödün veriyor ne de hayatımıza güzellikler katmaktan... Londra’daki Design Museum onun eseri, servetinin büyük bölümünü hobilerine ayırmak yerine dünyanın ilk tasarım müzesine bağışlamayı seçmiş. Bu durumdan Sebastian da aile fertleri de mutlu. “80 yaşıma 18 yıl kaldı, ne yaparsam bu 18 yılda tasarlamalıyım ki 80 yaşında rahat etmeliyim” diyor Sebastian Conran. Moley adlı bir mutfak robotu da tasarlamış, hayır bildiğiniz meyve-sebze sıkan mutfak robotlarından değil. Bir şefin yapabileceklerini olduğu gibi taklit edip yemek pişiriyor; buzdolabında malzeme eksikse süpermarketin internet sitesinden kullanacağı kadar sipariş veriyor, kapınıza teslimini sağlıyor. “Yemek yapmayı seviyorum; benim için yapması önemli değil ama sonrası, toplaması, temizlik yapması en sevdiğim özelliği” diyor Sebastian Conran. “Tabii ilk etapta bu robot çok pahalı piyasaya çıkacak” diyor. Ardından da ekliyor: “Ama küçükken babamın çok varlıklı bir arkadaşının evinde ilk kez bulaşık makinesi gördüğümde ne kadar heyecanlandığımı unutamam. Bulaşık makinesi, çamaşır makinesi hayatımıza giren ilk robotlar aslında”. “O zaman o kadar pahalıydı ki bizim evimizde yoktu ama şimdi İngiltere’de yoksulluk sınırının üstündeki her evde bir bulaşık makinesi var” diye ekliyor. “Zamanla bu robotların fiyatları da makul hale gelecek.”

Haberin Devamı

“Kalıcı tasarımlar peşindeyim”

Haberin Devamı

“Peki, yüzlerce tasarım yaptınız, Mothercare gibi bir markanın baş tasarımcısı oldunuz. Londra Tasarım Müzesi’nde sergilenmek üzere hangi tasarımınızı seçerdiniz?” diyorum. Son derece mütevazı yanıtlıyor: “Bir sonrakini”. “Şimdiye kadar yapmadığım bir şeyi seçerdim, çünkü yeni yaptığım şeyler beni heyecanlandırıyor, artık kaç mutfak aksesuarı tasarımı yaptığımı hatırlamıyorum bile ama robotlar, elektrikli sandalye beni heyecanlandırıyor” diye anlatıyor. “Eski tasarımlarıma baktığımda utandığım da oluyor” diyor, Marks & Spencer için 30 yıl önce tasarladığı bir pantolon askısını göstererek. “Tabii her teknolojik tasarım da heyecanlandırmıyor” diye ekliyor. “Her telefon çıktığından bir yıl sonra yeni modelin çıkmasıyla değerini kaybediyor. Hâlâ uzun yıllar yaşayacak, kalıcı tasarımlar peşindeyim” diyor.