Dün sabah CHP’nin Çağlayan mitingine gittim. Sonra oradan AKP’nin Kazlıçeşme mitingine geçtim.
Her şeyden önce şunu söylemek gerek:
Bizim gibi darbe görmüşler için her miting güzel...
Kitleler, yağışlı havaya rağmen meydanda... Kadın erkek, çoluk çocuk, elde bayrak, kavga dövüşsüz, on binler halinde, şenliğe gider gibi geliyor mitinge...
Partiler sahne almak için sırada...
Demokrasi bayramı...
* * *
Bu genellemeden sonra ayrıntıya inelim ve gözümüze ilişenleri madde madde sayalım:
MEYDAN: İktidar partisinin tek başına Kazlıçeşme’yi kapatıp, 3 partiyi Çağlayan’a tıkıştırması, bu seçimin ayıplarından biri oldu. CHP’nin bu adaletsizliğe karşı daha çok sesini yükseltmeyip boyun eğmesi “Acaba dolduramam diye mi korktu?” sorusunu sorduruyor.
AKP mitingi daha kalabalık, ama CHP’ninki daha coşkuluydu. Yine de, 15 yıldır büyük miting yapmayan, iktidar isteyen bir ana muhalefet partisinin havası yoktu.
AKP ise hükümette olmanın avantajını iyi kullanmıştı. Kitlenin alana yönlendirilmesinden, güvenliğe, kürsü düzenlemesinden, hizmete kadar çok daha organizeydi. Tabii zeminin çamurunu saymazsak...
KİTLE: Eski mitinglere göre daha suskun... O suskunluğu bastırmak için sahneden ağır müzik ve ajitasyon yüklemesi yapılıyor. Ama slogan sesi gelmiyor. Olsa olsa kürsüdeki sunucunun sorusuna cevap veriyorlar; bazen halay çekiyor, bazen alkışlıyor ya da yuhalıyorlar; hepsi bu... Sloganlarla inleyen eski meydanlar hayli uzak görünüyordu dün...
SAHNE: CHP’de Mehmet Sevigen’in eksikliği hissediliyor. Kitleyi ateşleyecek, hazırlayacak isim yok. AKP’nin sahnesi çok daha iyi yönetildi. Bakanlar, İstanbul milletvekilleri, başkan adayları, il yöneticileri çıkarıldı, konuşturuldu.
LİDERLER: Gittikleri her ilde o ilin takımının atkısını takıyorlardı. İstanbul’a kaç atkıyla çıkacaklarını merak ediyordum. Dün ikisi de atkısızdı. Kravat da takmamışlardı. Baykal’ın “Ecevit mavisi” gömleği dikkat çekti. Bu seçim, bütün konuşmalarını birbirlerine sataşma üzerine kurdular. Bunun ne sonuç vereceğini haftaya anlayacağız. Erdoğan’ın kitlesi “Kasımpaşalı üslubu”ndan memnun; ama Baykal’ın yerele girmeyen, adayı gizleyen, vaat içermeyen, eleştirel söyleminin bir taktik hatası olma ihtimali büyük.
ADAYLAR: AKP, İl Başkanı ile Belediye Başkanı Topbaş’ı konuştururken, Baykal sahnesini kimseyle paylaşmadı. Oysa (“çünkü” mü desek) Kılıçdaroğlu’nun İstanbul oyu CHP’den fazla gibi görünüyor, Topbaş’ın oyu ise muhtemelen partisinden geride... Kılıçdaroğlu’nun partiye küskün bazı kesimleri, özellikle Alevileri çektiği kesin... Dünkü mitingden çıkan görüntü de bu: Sonuç ne olursa olsun bu seçimin kazananlar listesinde Kılıçdaroğlu adı var.
PANKARTLAR: Tek elden çıkmış gibi... Heyecansız, esprisiz ve tekdüze... Şahsi inisiyatifle üretilmiş pankartların eksikliği hissediliyor. Ama flamalar, bayraklar, kafa bantları çok... Sorunlar çoğaldıkça bayraklar da çoğalıyor. Bayrak, birçok şeyi olduğu gibi heyecansız meydanları da örtmeye yarıyor.
MÜZİK: CHP’de portföy hayli genişlemiş. Program yine Âşık Mahzuni ve davul zurnayla başlıyorsa da sonra renk değiştiriyor. Rap karışıyor. Moğollar “Bişey yapmalı” diye giriyor. Kılıçdaroğlu şarkısı geliyor. AKP’ninkiler ise tekdüze ve sıkıcı yeşil pop eserleri... Hep bir ağızdan söylenecek gibi değil.
KADIN: CHP’de alanda kadın çok; sahnede az. AKP’de sahnede kadın çok, alanda az... Olanlar da öne yığılıyor. Her iki mitingde de 1970’lerde Rahşan Ecevit’in yaptığı türden bir kadın örgütleme faaliyetinin eksikliği hissediliyor.