Bu seçim Allah’ın adı (neyse ki ve iyi ki) çekildi partilerle seçmenler arasından...
Siyaset dünyevileşti.
Konular yerelleşti.
Bence seçimin görünmeyen, sağlıklı sonuçlarından biri bu oldu.
Önceki seçimlerdeki irtica tartışmalarını, laiklik sloganlarını, türban kavgalarını, asker muhtıralarını düşünün.
İnanç temelinde yaratılan gerilim ortamı, hep mağdur duruma düşen ve “Allah aşkına” yardım isteyen Refah’a, Saadet’e, AKP’ye yarıyordu.
CHP, oradan yüklendikçe geriliyordu.
Ve iman tartışması, asıl sorunu, yani işsizliği, yoksulluğu gölgelemeye yarıyordu.
* * *
Belki AKP’nin kapatma davası sonrası gösterdiği hassasiyet, belki kriz ortamının yarattığı özel gündem nedeniyle bu seçimin gündemini laiklik değil, ekonomik konular belirledi:
İşsizlik... yolsuzluklar... beyaz eşya yardımı... önlem paketi... teşvikler... iş çevreleriyle polemikler... vs...
Saadet Partisi’nin İstanbul’da göz dolduran adayı Mehmet Bekaroğlu’nun “Müslüman sol” yaklaşımı tarihi önemdeydi.
Bekaroğlu, “Tuzla’da asgari ücrete 16 saat işçi çalıştırıyorsanız, ne kadar çok hacca gittiğiniz bizi ilgilendirmez” diyerek sorunu, sosyal demokratların yıllardır beceremediği şekilde doğru zemine oturttu.
Klasik laik çizgi, toplumu “başörtülüler/başı açıklar” diye kategorize ederken Bekaroğlu’nun “Karda kışta otobüs durağında bekleyen başörtülü” ile “cip kullanan başörtülü”yü birbirinden ayırması, AKP’ye içerden darbe vurdu.
Eski bir yol arkadaşından gelen “Siz iffetinizi fukara sofralarında aldınız, zengin sofralarında bıraktınız” mesajı, birçok muhafazakâr yürekte iz bıraktı.
Saadet, İl Genel Meclisi’nde 2 milyon oy aldı. DTP’ye çok yakın bu oy, AKP’nin sarsılışında önemli etmendir.
* * *
CHP bir ara çarşaf açılımıyla İslam topuna girdiyse de çabuk toparlandı:
Kılıçdaroğlu dosyalarıyla, “Dünyada krize karşı paketi olmayan tek ülke biziz” yaklaşımıyla, Erdoğan’ın “Varsa önerin açıkla” çağrısına anında madde madde öneri sunmasıyla puan topladı.
Tartışma seccadeden sofraya kaydıkça, krizin etkisini boğazında hisseden seçmenin ilgisi de AKP’den CHP’ye kaydı.
CHP bu sayede İzmir’de, Ankara’da, İstanbul’da yıllardır küstürdüğü varoşlardan oy alabildi; Ege’de, Akdeniz’de ANAP’lı, DYP’li seçmeni kazanabildi.
* * *
Siyasetteki bu “sekülerleşme” kalıcı olur da, partiler inanç eksenli bir söylem yerine, emek-iş eksenli bir söyleme ve hizmet götürme, çözüm getirme vaadine yönelirse bu, hem dini güncel tartışmaların üstüne çıkarır, hem de siyaseti umut haline getirir.
Ve krizin yoğunlaşmasının beklendiği önümüzdeki dönemde, işsizliğe, yoksulluğa somut çözümler öneren partileri iktidara taşıyabilir.