Cem Kılıç

Cem Kılıç

cem.kilic@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kamuda çalışan, taşerona bağlı işçilere 2017'de kadro verilmiş ve 10 bin işçi kadroya geçirilmişti. 5 yılda, taşerona bağlı, kadrosuz işçilerin sayısı hızla arttı. Sadece Karayolları taşeronlarına bağlı kadrosuz işçi sayısı 12 bini aştı. Bu işçiler de yakında kadro talebini gündeme getirecektir.

Alt işverenlik (taşeron) ilişkisi kurma ihtiyacı üretimin çeşitlenmesi ile doğmuştur. Üretim faaliyetleri teknolojiyle daha karmaşık bir yapıya ulaştıkça nihai ürünü tek bir kişinin yapması zorlaşmış, uzmanlığına göre başka işverenlerin de devreye girmesi zorunluluğu doğmuştur. Buna nihai üretimin yapılması için zorunlu olmasa da üretimi destekleyen yan faaliyetler eklenince alt işverenlik yani taşeron uygulamaları giderek yaygınlaşmıştır. Bir örnekle açıklamak gerekirse inşaat işi yapan bir işveren bundan otuz yıl öncesinde binayı yaparak işi tamamlamış sayılsa da bugün o inşaatta asansör sistemlerinin, ısıtma ve soğutma sistemlerinin kurulması neredeyse zorunluluk haline gelmiştir.

Haberin Devamı

Ne var ki amacı işverenin uzmanlık alanının dışında kalan işlerin yapılmasını sağlamak olan taşeron sistemi birçok işveren için sadece maliyetleri düşürme amacıyla kurulmaya başlanmış, işçilerin bireysel ve toplu iş hukukundan kaynaklanan haklarının önünde bir engel oluşturmuştur. Sendikal hakları engellenmiştir.

Konu özellikle kamuda çalışan taşeron işçileri için sıklıkla gündeme gelmiş, taşeron ilişkisinin haksız bir şekilde uygulandığı ortaya konmuştu.

Kadro mücadelesi

Kamuda çalışan taşeron işçilerine yönelik ilk müdahale karayollarında çalışan taşeron işçilerinin kadroya alınması mücadelesiyle başladı. Bu mücadeleyi ilk kez başlatan Yol - İş Sendikası, Karayollarında 2010 yılında başlattığı taşeron işçilerin örgütlenme, hukuk ve kadro mücadelesini başarıyla sonuçlandırdı. Bu başarının ortaya konmasında önemli pay sahibi olan sendika yönetimi bugünlerde tekrar kadro konusunu gündemine aldı. Nitekim kamuda taşeron işçi istihdamı yeniden artmaya başladı.

10 bin işçiye kadro

Konuyla ilgili olarak, Yol - İş Sendikası Başkanı Ramazan Ağar'ın görüşüne başvurduk. Ağar, özetle şunları aktardı: "İlk etapta Karayolları Genel Müdürlüğü merkez ve taşra birimlerinde çalışan 6 bin 417 taşeron işçisinin kadroya alınıp işbaşı yapmalarını sağladık. Daha sonra, 3 bin 500 taşeron işçisinin kadroya alınmasıyla ilgili protokolü imzalayarak, yaklaşık 10 bin taşeron işçisinin kadroya kavuşmalarını sağladık. Böylece Karayollarımız, kendi hizmetlerini 20 bin norm kadrosuyla, kendi işçileriyle yapacak hale gelmiş oldu. Yol - İş, bu başarıyı 5 yıl süren çok yönlü bir mücadele sonucunda elde etti. Hatta bu mücadelemiz sayesinde kamuda çalışan taşeron işçilerin tamamı, 2017 yılında yapılan düzenleme ile kadrolarını aldılar."

Haberin Devamı

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kadroya geçebilme imkanı, o dönem Türk - İş'in ve Türk - İş Genel Başkanı Ergün Atalay'ın etkin mücadelesi ve hükümetle yaptığı görüşmeler sonucunda, 4 Aralık 2017 tarihi itibariyle çalışmakta olan taşeron işçileri kapsadı.

Yine taşerona dönüldü

Sonuç olarak, Yol - İş'in verdiği hukuk mücadelesi sonunda 1 milyona yakın kamu işçisine kadro imkanı yaratılmış oldu. Ancak bu kadro hakkı sağlanmakla beraber, gelin görün ki bugün tekrar taşeron işçileri kamuda ağırlıklı olarak görev almaya başladılar. Kendi alanımız olan Karayolları Genel Müdürlüğü kapsamında bugün yaklaşık 12 bin taşeron işçisinin çalıştığına şahit oluyoruz."

Haberin Devamı

Kamuda ‘taşeron’ istihdamı sürüyor

Yol - İş Sendikası Başkanı Ramazan Ağar, “2017’de Türk - İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın etkin mücadelesiyle Karayolları’nda 10 bin, diğer işyerlerinde de toplam 1 milyon taşeron işçisine kadro imkanı yaratıldı” dedi.

Etkin ve verimli yöntem

Ramazan Ağar’ın ifadeleri gelecekte tekrar, “Taşeron işçilere kadro istiyoruz” sloganlarının yakın zamanda ortaya çıkacağını gösteriyor. Oysa ki 2017 yılında yapılan düzenleme kamuda taşeron işçi konusunu çözüme kavuşturmuştu. Kamuda yapılan işlerin kadrolu çalışan işçilerle yapılması en etkin ve verimli çalışma yöntemiydi. Aynı zamanda bu çalışanların işçilik ve sendikal haklarının tanınması anlamına da geliyordu.

Gelin görün ki tekrar bu konuyu ele almamıza az bir zaman kaldı, yakında kamuda çalışanların kadro konularını yazmaya başlayacağız sanki...