Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

 Ege Üni­ver­si­te­si Tıp Fa­kül­te­si Tıp Eti­ği ve Tıp Ta­ri­hi Ana­bi­lim Da­lı Baş­ka­nı Yrd. Doç. Dr. Ça­ğa­tay Üs­tün’ün gö­rüş­le­ri­ne za­man za­man kö­şem­de yer ve­ri­yo­rum.
Üs­tün’ün şu yak­la­şı­mı üze­rin­de ol­duk­ça faz­la dü­şün­me­miz ge­re­ki­yor:
“Yoz­laş­ma­la­rı ya­şa­yan­lar bu yoz­laş­ma­nın ya­şa­tıl­ma­sı ve da­ha da yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı için el­le­rin­den ge­le­ni yap­ma­ya de­vam edi­yor­lar. Oy­sa yoz­laş­ma­la­rın kim­se­ye sı­nır­sız bir fay­da­sı ol­ma­ya­ca­ğı­nı bir gün fark et­mek zo­run­da ka­la­ca­ğız. Eti­ğin bi­rey­le­ri doğ­ru kal­ma­ya yö­nel­ten gi­zil bir kuv­ve­ti ol­du­ğu­nu dü­şü­nen­ler ya­nı­lı­yor­lar. Bu­ra­da önem­li olan ki­şi vic­da­nı­dır as­lın­da. Vic­da­nın gü­cü ise gi­zil bir kuv­vet ola­rak al­gı­lan­ma­ma­lı­dır. Vic­da­nı­nı yi­ti­ren in­san­la­rın içi­ne düş­müş bu­lun­duk­la­rı du­ru­mu bir kez gö­zü­nü­zün önü­ne ge­ti­ri­niz! İn­san­lık; sa­vaş­la­rın, aç­lı­ğın, yok­sul­lu­ğun pen­çe­sin­de yıl­lar­dır ya­şam mü­ca­de­le­si ver­mek­te­dir. Ba­rı­şın ve hu­zu­run hü­küm sür­me­si­ni di­le­yen gö­nül­ler aca­ba ni­çin etik bir ya­şa­mın var­lı­ğı­nı öz­le­mez­ler? Bu­nun için ni­çin ça­ba har­can­mak is­ten­mez? Do­ğa ve çev­re­yi ko­ru­mak için ya­pı­lan ça­lış­ma­lar ni­çin eti­ği ko­ru­mak için de ve­ril­mez?”
Ben in­sa­nı in­san ya­pan en önem­li er­dem­ler­den bi­ri­nin vic­dan sa­hi­bi ol­mak ol­du­ğu­na ina­nı­yo­rum.
Çün­kü vic­dan­lı in­san­lar da­ha hoş­gö­rü­lü, da­ha af­fe­di­ci olu­yor.
Bu ik­lim de uz­laş­ma­yı sağ­lı­yor.
Uz­laş­ma­nın ol­du­ğu top­lum­lar­da da da­ha gü­zel bir ya­şam için ol­maz­sa ol­maz ku­ral­lar ve etik gi­bi kav­ram­lar öne çı­kı­yor.
Ça­ğa­tay Üs­tün’ü oku­ma­ya de­vam ede­lim:
“İn­sa­noğ­lu elin­de­ki en de­ğer­li ha­zi­ne­yi fark et­me­li­dir. Etik bir ya­şa­ma sa­na­tı ve tarz ola­rak ya­nı­ba­şı­mız­da yer al­ma­lı içi­mi­zi kap­la­ma­lı­dır. Vic­da­na da­ya­lı olum­lu ba­kış açı­la­rı tüm top­lu­ma ya­yıl­ma­lı ve ör­nek teş­kil et­me­li­dir. Bü­tün mes­lek ve ya­şam alan­la­rın­da eti­ğin en üst ve en yü­ce yak­la­şım bi­çi­mi ol­du­ğu­nu bil­mek ve ona gö­re dav­ran­mak zo­run­da­yız. İn­san sa­hip­siz de­ğil­dir ve ken­di için­de in­san ol­ma­nın bi­lin­ciy­le ha­re­ket et­mek du­ru­mun­da­dır. İn­san­lık akıl ve vic­dan­da hiz­me­tin­de oluş­tu­ra­bi­le­ce­ği iyi­lik ha­li­ni ko­ru­mak zo­run­da­dır. Yan­lı­şın, kö­tü­nün ve çir­ki­nin çok ol­du­ğu yer­ler­de bu­na kı­za­rak her şey­den eti­ği so­rum­lu tut­mak ne ka­dar sığ bir dü­şün­ce tar­zı­dır. Eti­ğin son­suz öğ­re­ti­si­ne ve yol gös­te­ri­şi­ne tes­lim ol­ma­lı ar­tık in­san­lık. Bel­li ki kur­tu­luş bu­ra­da­dır. Onur, er­dem, dü­rüst­lü­ğün ha­kim kı­lın­dı­ğı bir dün­ya­da vic­dan­lı in­san­la­ra ih­ti­yaç var­dır. Bu in­san­la­rın ne­re­de ol­duk­la­rı­nı ara­mak ye­ri­ne çok da­ha dik­kat har­ca­ya­rak as­lın­da ya­kı­nı­mız­da ol­duk­la­rı­nı kav­ra­mak du­ru­mun­da­yız. Tek çı­kar yol eti­ğin son­suz bil­ge­li­ği­ne ve öğ­re­ti­si­ne tes­lim ol­mak­tır...”
Vic­dan­lı in­san­la­ra ih­ti­ya­cı­mız var.
Hem de es­ki­si­ne gö­re çok da­ha faz­la...

Şe­ker­siz şe­ker ve de­mok­ra­si yer mi­si­niz?
Bak­kal­da gör­dü­ğüm şe­ker­le­me­nin üze­rin­de şöy­le ya­zı­yor­du:
“Şe­ker­siz şe­ker...”
AB’ye gir­mek yo­lun­da da en bü­yük en­ge­li de aş­mı­şız. Çiğköf­te­nin için­de ar­tık et bu­lun­ma­ya­cak­mış; ya­ni “kıy­ma­sız köf­te...” Ya­kın­da yo­ğurt­suz ay­ran ve yu­mur­ta­sız om­let de çı­kar­sa şaş­ma­mak ge­rek.
Tür­ki­ye ger­çek­ten de il­ginç bir ül­ke. Geç­miş­te “De­mok­ra­si be­nim için amaç de­ğil, araç­tır” de­miş bir ki­şi­nin bu­gün iki sö­zün­den bi­ri de­mok­ra­si. Pe­ki na­sıl bir de­mok­ra­si? Ön­ce­lik­le için­de Ata­türk ve onun ya­rat­tı­ğı trav­ma bu­lun­ma­ya­cak. (Ak­lı­ma gel­miş­ken Ata­türk’ün eleş­ti­ri­le­bil­di­ği Sa­ban­cı Üni­ver­si­te­si’ni bu bü­yük ba­şa­rı­sı ne­de­niy­le kut­la­rım!) Baş­ka? Hu­kuk de­mok­ra­tik ola­cak. Na­sıl mı ola­cak? Par­ti ka­pat­ma yet­ki­si bu­lu­nan Ana­ya­sa Mah­ke­me­si üye­le­ri­nin önem­li bö­lü­mü­nü Mec­lis, ya­ni ik­ti­dar par­ti­si ata­ya­cak. Ha­kim ve sav­cı­la­rın ata­ma­la­rı mü­la­kat yo­luy­la Ada­let Ba­kan­lı­ğı’nca ya­pı­la­cak.
Ne di­yor­du Yon­ci­mik?
“Bal­lı lok­ma tat­lı­sı... Aman ha­di ha­yır­lı­sı...”
*   *   *
Bir rek­tör apar to­par gö­zal­tı­na alı­na­cak, dü­rüst bir ge­nel sek­re­ter yar­dım­cı­sı ya­pı­lan hak­sız suç­la­ma­la­ra da­ya­na­ma­ya­rak ce­za­evin­de in­ti­har ede­cek, her iki­si son­ra­dan yar­gı­da ak­la­na­cak­lar.
Yü­zün­de­ki gü­lüm­se­mey­le eli­ni ko­lu­nu sal­la­ya­rak gö­rün­tü­le­nen şa­hıs, 13 ay son­ra an­lam­sız ba­kan do­nuk göz­ler­le ta­kı­la­cak ka­me­ra­la­ra... Dev­le­tin so­rum­lu­lu­ğun­da ve hü­küm gi­ye­ne dek suç­suz ol­ma­sı­na kar­şın, bü­yük ola­sı­lık­la ya­şa­dı­ğı olum­suz­luk­la­rın et­ki­siy­le ya­ka­lan­dı­ğı has­ta­lık son aşa­ma­sı­na ge­le­ne ka­dar ta­nı ko­na­ma­ya­cak, ai­le­si­ne tes­lim edil­dik­ten kı­sa sü­re son­ra ya­şa­mı­nı yi­ti­re­cek. Ve ya­pı­lan açık­la­ma­ya gö­re hu­ku­ki sü­reç­te her­han­gi bir ha­ta ve­ya ek­sik bu­lun­ma­ya­cak!
*   *   *
Te­rö­re kar­şı yıl­lar­ca mü­ca­de­le ver­miş ge­ne­ral­ler “te­rö­rist” suç­la­ma­sıy­la sa­ba­ha kar­şı gö­zal­tı­na alı­na­cak. Ar­dın­dan “te­rör” ye­ni­den ta­rif edi­le­cek.
Hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü; ya­sa­ma, yü­rüt­me, yar­gı; kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı... “Hu­kuk çö­pe atı­lır­sa de­mok­ra­si­yi to­ta­li­ter re­jim­ler­den kim ko­ru­ya­cak?” so­ru­su...
Ne di­yor­du Le­vent Yük­sel?
“Geç bun­la­rı, anam ba­bam geç bun­la­rı­...”
*   *   *
De­mok­ra­si­nin bir di­ğer ol­maz­sa ol­ma­zı la­ik­li­ğe ge­lin­ce... Onu da ye­ni­den ta­rif eder­si­niz olur bi­ter. Ta­ri­fi kim ya­pa­cak? “Tut­tur­muş­lar la­ik­lik el­den gi­di­yor. Mil­let is­te­mez­se ta­bii ki el­den gi­de­cek” di­yen­ler. İçin­de şe­ker bu­lun­ma­yan şe­ker ne ka­dar şe­ker­se, için­de kıy­ma bu­lun­ma­yan köf­te ne ka­dar köf­tey­se, için­de hu­kuk ve la­ik­lik bu­lun­ma­yan de­mok­ra­si de o ka­dar de­mok­ra­si­dir. Ne di­yor­du rek­lam­da Mah­zar-Fu­at-Öz­kan’ın Öz­kan’ı?
“Ta­bi yer­se­niz...”
(Prof. Dr. Ül­gen Ze­ki Ok’un ka­le­min­den, okul­gen@ul­ge­nok.net)