
Washington/Ankara- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 21 - 25 Eylül tarihlerindeki New York - Washington temasları belki de son yılların en yoğun programlarından biriydi. Birden fazla çetrefilli görüşme dosyası vardı. Ama daha zor olanı, bunların Trump gibi öngörülemez bir figürle konuşulacak olmasıydı.
BM 80. Genel Kurul’unda, Gazze’de yaşananlar ve İsrail’in sergilediği vahşet ağır bir konuşmayla kayda geçirildikten iki gün sonra, Sumud Filosu İsrail’in tacizleriyle yol alırken, sadece bir kaç gün sonra aynı salonda Netenyahu 4. kez ağırlanacakken, 25 Eylül görüşmesi nereden baksanız riskliydi. Hele de arifesinde ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun “kışkırtıldığı” bir röportajdaki rahatsız edici sözleri ortadayken. Oval ofisten kimlerin ne hallere düşerek çıktığı bilinirken, Türk heyetinin mekana vücuda faydalı olanın ötesinde bir seviyede stresle girdiğine şüphe yok. Erdoğan’ı 4 gündür takip eden biz gazetecilerde bile gerginlik boyutu baskın merak hakimdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve sonraki kayıtlarda ortaya çıktığı şekilde ekibinin de gördüğü iltifat karşısında ise tabiri caizse sinirler gevşedi. Trump’ın Beyaz Saray’daki 8. ayında kameralar önünde bir ilk yaşandığı aşikar. Peki ya kameraların olmadığı bölümde neler oldu?

Saray turu
İstanbul’a doğru hareket edecek uçağa gazeteciler heyetten önce ulaştı ve beklemeye başladı. Heyet geldiğinde hemen hepsinin yüzünde rahatlık hakimdi. Yüzler gülüyordu. Heyet üyeleri, Trump ve ekibiyle çalışma yemeğinin de çok iyi geçtiğini belirtti.
Trump uzun zamandır Beyaz Saray’ın yabancı heyetleri büyük ve çirkin bir çadırda ağırlamasından şikayet ediyor ve güzel bir balo salonu vaadinde bulunuyordu. Hatta 2016’da Barrack Obama döneminde bunun için 100 milyon dolar ödemeyi teklif etmiş, Obama ise öneriyi dikkate almamıştı. 1 Ağustos 2025’te Sözcü Karoline Leavitt elinde eskizlerle basının karşısına çıktı ve 200 milyon dolarlık bir balo salonu inşa etme planını duyurdu.

Yaklaşık 8.360 metrekarelik alanda, 650 kişilik oturma kapasitesine sahip olması planlanan yapıyı Türk heyetine gezdiren Trump, Erdoğan’ı 2 yıl sonra yapmayı planladığı açılışa da şimdiden davet etti.
Duvardaki tablolar
Oval Ofis’ten Erdoğan ve Trump’ın “adamlarıyla” birlikte güldükleri bir kare de ajanslara yansıdı. Ofisin duvarlarını boydan boya kaplayan portreler eski ABD Başkanlarına ait. Biden döneminde tablolardan büyük kısmı kaldırılmış ve ofis daha sade bir görünüme kavuşturulmuştu.

Ancak kalabalığı seven Trump, onları kaldırıldığı depodan çıkartmış ve duvara asmıştı. Trump Türk heyetine “uykucu Joe” adını taktığı Biden’ı bir çok konuda olduğu gibi bunda da şikayet etmiş. Ama galiba kendisinin de Obama ve Biden’ın fotoğraflarını Beyaz Saray’ın daha az görünür yerlerine astırdığından bahsetmemiş.
Bayraktar’a hediye kalem
Beyaz Saray buluşması sırasında ABD Dışişleri Bakanı Rubio ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar nükleer enerji alanında iki ülke arasındaki ilişkileri derinleştirme hedefi taşıyan bir mutabakat zaptına imza attılar. Bir yeniden canlandırma hikayesi olan konuyu bir başka yazıda işleyeceğim. Burada sadece Trump’ın, Bayraktar’ın imza attığı üzerinde kendi imzası olan kalemi ona hediye ettiğini söyleyeyim. Trump’ın uğurlama sırasında da Bayraktar’a özel ilgi göstererek sohbet etmesi dikkat çekti.
En sevdiği uçak rozeti
Malum Trump’ın yakasındaki uçak rozeti daha henüz basın toplantısı sürerken sosyal medyada gündem oldu. Uçağı F 35’e benzetenler buna yönelik bir mesaj verildiğini öne sürdü. Rozetin ABD’nin kimselere satmadığı, çok pahalı F 22’e ait olduğu kısa sürede netleşti. Trump rozeti heyete “Tüm uçakların rozetlerini hediye ettiler, en çok bunu sevdim” diye anlatmış.