Doğan Heper
TÜRKİYE tarihindeki dönüm noktalarından birini yaşıyor.
Ama bunu görmek istemeyenler var.
Çiller'le Erbakan başta olmak üzere.
Ve onların çevresindeki bir grup.
Bir de ucuz kahramanlık taslamak isteyenler. Birkaç gayri samimi cümleyle, ilerde
"ben işte bunu da demiştim" demek için yatırım yapanlar.
Bunları bir yana bırakırsanız Türkiye'de normalin aşıldığını görmeyen yok.
ABD'de bile sorular cevaplar Türkiye'nin iç politik durumu üzerine.
Her şey normalse olanlar ne?
* * *
SORUN, askeri müdahale mi, Türkiye'nin müdahalenin konuşulduğu bir duruma sürüklenmiş olması mı?
Çiller'in bir sözü var:
"Her şey kontrol altında."
Bir söz daha var:
"Çözüm parlamentoda."
Bir söz daha var:
"Her şey demokratik kurallar içinde çözümlenir."
Bir de Demirel'in sözü var:
"Endişeye yer yok, kurallar ve kurumlar işliyor."
Bugün bu sözlerin hiçbiri geçerli değil. İşliyor denilenlerin hiçbiri işlemiyor.
Öyleyse bu nasıl demokrasi?
İki liderin adeta esir aldığı bir parlamentoyla demokrasi yürür mü?
İki liderin kapısına kilit vurduğu ve her türlü pazarlığı onun dışına taşıdığı bir Meclis'le demokrasi olur mu?
Çoğunluğun savunduğu demokrasi herhalde bu değil.
Bu nedenle, liderleriyle ipleri koparan milletvekilleri var.
Ama Türkiye'nin düze çıkması için bunların sayılarının hızla artması gerekiyor.
Çareyi siviller bulacaksa örneğin, Bahattin Yücel gibilerin hemen ortaya çıkması, çoğalması gerekir. Bu tarihi bir yurttaşlık görevidir. Bu sivil çözüm atağıdır.
* * *
ÇİLLER'in bugün RP ile aradığı uzlaşmayı diğer partilerle aramamasına hayret etmemek imkansız.
Cumhuriyet'in temel niteliklerini değiştirmek isteyenlerin, demokrasiyi hedefe varılıncaya kadar binilecek bir vasıtaya benzetenlerin, Türkiye'yi Batı'dan koparmak isteyenlerin, şeriat özlemcilerinin içinde bulunduğu bir parti yerine Çiller neden diğerlerini tercih etmez?
Ve onun kurmayları, onu buna neden zorlamaz?
Bu bir gaflet mi, delalet mi, yoksa?..
İşte Türkiye'yi bugünkü kritik noktaya getiren tercih, Çiller'in tercihi...
Şimdi moda bir tabir var:
"Durumdan görev çıkartmak."
Eğer DYP lideri durumdan görev çıkartmak istiyorsa yapacağı tek şey var.
İstifa.
Hükümetin çekilmesini sağlamak.
Refahyol dışında yeni bir hükümetin kurulmasına önayak olmak.
Geldiğimiz noktada demokrasiyi ve Türkiye'nin istikbalini sayılarda aramamak gerekiyor.
BBP'li 8 kişi o tarafta olursa milli irade o şekilde, bu tarafta olursa milli irade bu şekilde tecelli edecek deyip bunu kabullenmek akıllı işi sayılır mı?
* * *
GELİNEN noktada açıkça ortaya çıkan ülkenin önceliğinin seçim olmadığıdır.
Sorun rejimdir.
Önce rejimin içinde bulunduğu tehlikelerin uzaklaştırılması gerekiyor.
Uyum yasaları çıkmadan, yeni seçim kanunu çıkmadan, nüfus sayımı yapılmadan seçim yapılabilir mi? Yapılırsa ne değişir?
Örneğin;
"8 yıl kesintisiz" kanunu çıkmadan seçime gidilebilir mi?
Ortaya çıkan o ki, hazırlıksız seçim, rejimi daha da sıkıntıya sokacaktır.
Bugün Türkiye'de iktidar el değiştirmiştir.
Hazırlıksız seçim yerinden oynayan taşları yerine oturtamayacaktır.
Öyleyse çözüm Çiller ve onun takımının elinde...
Önce istifa, sonra Refahyol dışında bir yeni hükümet...
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr