Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

YALÇIN Doğan arkadaşımız "Kanal D"de yeni bir programa başladı.
15 günde bir güncel konuların işleneceği programın ikincisi geçen akşamdı.
Yalçın'ın konukları 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Cumhurbaşkanı Demirel oldu.
Demirel'le yapılan uzun sohbetteki tekrarları çıkarttıktan sonra geriye ilginç ve önemli bazı noktalar kaldı:
Önce, Demirel'e Yılmaz'ın Susurluk'la ve de özellikle Topal cinayetiyle ilgili bilgiler verdiği ama belgeler vermediği ortaya çıktı.
Bu, Cumhurbaşkanı'nın sözlerinden, birinci ağzından anlaşıldı.
Cumhurbaşkanı'na göre Susurluk'la ilgili yapılması gerekenler yapılıyor. Olay inceleme safhasında. O safha tamamlanınca suç unsurları görülürse soruşturma safhası gelecek. Sonra da yargı.
Ama olayın üzerinden 40 gün geçtiğine ve henüz soruşturma safhasına gelinmediğine göre işlerin biraz ağır işlediği söylenemez mi?
İşte bu ağırlığı gören Demirel, "Başbakan Erbakan'a incelemenin hızlandırılması telkininde bulunacağını" söylüyor.
* * *
DEMİREL'in sohbet boyunca üzerinde en çok durduğu, vurgulamak istediği noktanın şu olduğunu gördük:
"Devlet yıpratılmamalı."
Görüşüne katılalım katılmayalım, Cumhurbaşkanı Susurluk'taki Mercedes'in içinde bir milletvekili, bir polis, bir de aranan kişinin bulunuşunu, devlet, siyaset, mafya işbirliği olarak görmüyor.
Tek, münferit olayların genelleştirilmesinin yanlışlığını savunuyor Demirel.
Cumhurbaşkanı'nın uzun bir cümle arasında da olsa "medyanın yargısız infaz"dan sakınması gibi bir tabir kullanması da ilginç.
Cumhurbaşkanı'nın tüm açıklığına rağmen bir konuyu saklı tutmakta yarar gördüğünü de anladık.
O da, olaylara karıştığı iddia edilen en üst düzeyde bazı kişilerin isimleriydi.
"Onu söylemem" demesi bu ilginç ve önemli sohbetin adeta yarım kaldığını gösterdi.
* * *
Sonuç:
Cumhurbaşkanı'nda Yılmaz'dan gelen bilgi var, belge yok.
Ama bu bilgiler çok önemli.
Demirel'e göre hiçbir şey gizli kalamaz.
Ama olayların üstüne gideceğiz diye de devlet yıpratılmamalı. Münferit olaylar, tüm devletin üstüne yıkılmamalı. Suçların şahsiliği prensibi unutulmamalı.
Devletin içinde suç işleten, yasadışı kişilere emir veren varsa, o canidir. Kim olursa olsun onun yakasına yapışılır.
Yargısız infazdan kaçınılmalı.
Suçu sabit olana kadar herkes masumdur. Yani aslolan beraati zimmettir.
Cumhurbaşkanı, Süleyman Demirel'e yakışır şekilde olayları değerlendiriyor.
Keskin çizgilerle, dik köşelerle olmasa da samimi, yumuşak ve ortacı bir şekilde olaylara bakışını sergiliyor.
* * *
CUMHURBAŞKANI, bir Çankaya yuvarlak masa zirvesinin nasıl hüsranla sonuçlandığını anlatınca, liderler zirvesinden neden uzak durmak istediğini de anladık:
Cemal Gürsel liderleri Çankaya'da yuvarlak masada topluyor. Söz hemen hükümetten şikayetlere getiriliyor. İnönü Başbakan. Hemen sözü alıyor:
"Hükümeti tartışacaksanız, beni eleştirecekseniz konunun yeri burası değil, onun yeri Meclis'tir" diyor.
Cemal Gürsel masaya vuruyor:
"Toplantı bitmiştir. Bir daha da yapmam."
Bakalım Demirel yapacak mı?
Ama yapsa ne olacak, yapmasa ne olacak? Cumhurbaşkanı, kendisine düşeni zaten şu ana kadar eksiksiz yaptığı kanısında...