Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BUGÜN özgürlükle karanlığın yarışması var.
Meclis'teki genel görüşmenin konusu bu.
Başlığın "basın" oluşuna bakmayın.
"Basın" bahane, amaç belli...
Bugün Türkiye'nin şu kadar önemli sorunu varken hükümet ortaklarının dillerine basını dolamaları, basını hedef almaları boşuna olmasa gerek.
Yarasaların aydınlıktan korkmaları gibi bazıları da basının aydınlattığı ortamdan korkuyor.
Son birkaç yıl gösterdi ki basın olmasa rezaletlerin, skandalların, yolsuzlukların, haksızlıkların büyük bölümü ortaya çıkmayacaktı.
Bundan halk, kamuoyu memnun ama rezaletleri yapanların ve onlara çanak tutanların, meydan verenlerin, ortak olanların memnun olmaları beklenebilir mi?
İşte iktidar da bu memnuniyetsizliğini, önlem alıp basını susturma niyetiyle ortaya koyuyor.
* * *
ŞİMDİ yapılmak istenen açık seçik ortada.
Önce genel görüşme ile basın yıpratılacak, sonra gelsin "promosyon yasası"nın uygulanması, "yalan haber ve halkı telaşa sokmak"la ilgili diye takdim edilen "sansür" yasası, medyanın el değiştirmesini hatta "devletleştirilmesi"ni hedefleyen yasa ve medyanın ilanlarını kesme yasası...
Hükümetin bu taktiği gerçeklik kazanabilir mi?
İmkansız.
Birkaç açıdan imkansız.
Önce Türkiye'nin demokrasi dünyasının bir parçası olmasını varlığıyla sağlayan şerefli parlamentonun, şerefli ve sağduyulu üyelerinin bu geriliğe imkan hazırlayacağını düşünmek mümkün değil.
Parlamentonun kendi bindiği dalı kesmesi, özgürlüklerin bekçisi ve geliştiricisi olan üyelerin özgürlükleri sınırlama gibi vebali yüklenmesi düşünülemez.
Sonra bu teşebbüse medyanın seyirci kalması da beklenmemeli.
Bakın bugün birinci sayfamızda yer alan bildiriyi binlerce arkadaşımız imzaladı.
Tüm medya, tüm basın haykırıyor, uyarıyor:
"Halkın gerçekleri öğrenme hakkını engellemeyi amaçlayan tertip ve tehditler karşısında halkımıza ve yüce parlamentoya seslenişi tarihi bir görev sayıyoruz.
... Her türlü tertibe rağmen demokrasimizi korumayı ve güçlendirmeyi görev olarak üstlenmiş bulunan yüce parlamentomuzun Türkiye'yi baskı rejimlerinin karanlığına sürükleyecek girişimi sonuçsuz bırakmayacağına güvenmek istiyoruz."
Evet medya tek vücut, tek yürek, tek ses bağırıyor. Uyarıyor.
Bu sese kulak vermemek mümkün mü?
* * *
SAĞDUYULU parlamenterlere, vatansever özgürlükçü medyaya özgürlükçü dünyanın desteği de var.
İşte FİEJ'in bildirisi.
FİEJ Başkanı Sirotsky: "Hükümetin kötü niyetini ortaya koyan basınla ilgili taslakların hiçbir demokratik sistemde yeri olmadığını" bildiriyor.
Diğer yabancı özgürlükçü basını bir yana bırakın.
Le Monde'a bakın. Gazete son olaylarla, skandallarla ilgili olarak Türkiye'ye tam sayfa ayırıyor ve "Refahyol başarısızlığını örtmek için basına sansür hazırlıyor" diyor.
* * *
DURUM açıklığa kavuşmuştur:
Koalisyon çağın akışına aykırı, 40 - 50 yıl içinde zaman zaman denenmiş ama başarılı olamamış susturma politikası için harekete geçmiştir.
Bu; ülke için de, özgür gelişme için de, hatta bu hükümet için de kötü sonuçlar verecek bir teşebbüstür.
Artık günümüzde, baskıyla elde edilebilecek başarı olamaz.
Hükümet medya dünyasını ilgilendiren bazı yasalarda değişiklikler yapılması gereğine samimi olarak inanıyorsa bu dünyanın temsilcileriyle başbaşa verip çağa, ülkeye ve demokratik gelişmeye uygun düzenlemelerin ne ve nasıl olması gerektiğini tartışmalı, kötü niyetli sürprizleri aklından çıkarmalıdır.
Şimdi gözümüz, kulağımız Türk demokrasisinin güvencesi olan Meclis'imizde...
Demokrasi kazansın, diyoruz.