Bazı gazetecilerin reklam filmlerinde rol alması bir süredir tartışılıyor.
Ben görüşümü hemen belirteyim, yazarlar, haberciler reklam filmi de dahil, başka iş yapmamalı.
Benim yazdığımı okuyanların benim objektifliğimden hiç ama hiç şüpheleri olmamalı.
Muhabirin, yazarın haber kaynağı olan çevrelerle bile belli bir mesafede olması, samimi olmaması gerekir diye düşünüyorum.
Bu, haber kaynaklarından kopma anlamına gelmez, onlarla ancak ciddi bir ilişki sürdürme anlamına gelir.
Sık sık buluşup, yiyip içtiğiniz bir parti üst düzey yetkilisi için yazdığınızı okuyanların kafasında haksız da olsa şüpheler uyanmasını ister misiniz?
Veya; çok samimi olduğunuz biri için yazarken, hiç tanımadığınız biri için olduğu kadar objektif olabilir misiniz?
* * *
BU tartışma, reklam filmleriyle başladı; üstelik tartışanlar da basın çalışanları. İşte çok kısa alıntılar:
Yazar Selahattin Duman'ın bu konudaki görüşünü Hürriyet'te Oya Berberoğlu'nun satırlarında buluyoruz:
"Selahattin Duman, yazılarına bayıldığım bir kişi. Geçen gün telefon açtım. Reklam oyunculuğundan kaç para kazandığını birçok kişi gibi merak ediyordum. Kazandığı parayı, Maliyeciler'den korktuğu için söylemedi! Reklam filmlerinde şimdiye kadar alınan en yüksek para olmalı... Bu işi para için yapmış... Ahlak filan diyecek oldum, 'Türkiye'de gazetecilerin meslek etiğini tartışmasından daha büyük ahlaksızlık yoktur. Gazetecinin ahlaklı bir yanı yok. Ülkemizde ahlaka saygılı bir kurum söyle bana... Ülkeyi çeteler idare ediyor, ne ahlakından bahsediyorsun' diyerek söz söylememe gerek bırakmadı..."
Serdar Turgut:
"Diyelim ki bir gazeteci reklama çıktı ve sonuçta satışına aracı olduğu malın 'çürük' olduğu anlaşıldı.
Bu gazetecinin kendi sattığı mal hakkında doğruları yazması mümkün olmayacaktır.
İkisini birlikte yaparım ve iki mesleğimde de ilkelerimden taviz vermem diyeceklerdir mutlaka.
Ama ilkeler kişilerin keyfine, kişinin kendini dürüst olarak algılayıp algılamamasına bırakılamaz."
Meral Tamer:
"Gazeteci reklamlara çıkmamalı. Sorun onların iyi niyetleri ya da reklamdan aldıkları para değil. Sorun reklamın niteliğinde de değil. Hiç para almamış olsalar da fark etmez. Çünkü sorun meslek etiği.
Gazetecinin iş dünyasıyla, politikacıyla ve hatta patronuyla kendi arasına koyduğu mesafe, okurun gözünde çok önemli.
Bence gazete yöneticileri, köşe yazarlarının reklama çıkmalarının, meslek etiğiyle ne kadar bağdaştığını da düşünmeliler."
Nilgün Cerrahoğlu:
"Geniş genel 'gazeteci reklama çıkar mı, çıkmaz mı?' tartışmasına gelince; bu tamamen gazeteci ile çalıştığı kurumun takdirine kalmış bir tercihtir. Farklı ülkelerde farklı uygulamalar var. İtalya'da örneğin 'Il Giornale' gazetesinin Genel Yayın Müdürü Vittorio Feltri aylarca ünlü bir giysi reklamına çıktı.
Reklama çıkan 'ünlülerden' bir başkası da Alman Başbakanı Schröder.
Üçüncü binyıla giriyoruz. Herkes başkalarına kolayına erdem ve etik dersi vermeden önce, kendi yüreği ve aklının yol haritasında pusulasını aramak durumunda..."
Bu tartışmanın sürmesinde yarar var.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr