Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan Heper

PROGRAMLAR birbirine benziyor.
Türkiye'nin sorunları belli, müzminleşmiş sorunlar.
Partilerin de birbirlerinden pek farkı yok.
Öyleyse hükümet programları neden büyük farklılıklar göstersin?
Benzerlik normal.
O zaman önem kazanan uygulama oluyor.
İşte Mesut Yılmaz hükümeti için de önemli olan, programdan çok uygulama olacak.
Bunun için de bekleyip göreceğiz.
* * *
DAHA önceki izlenimler bu hükümet programıyla pekişti.
Yılmaz hükümeti, öyle bir - iki ayda, Yüksek Seçim Kurulu gibi seçim hazırlığı yapıp seçime gidecek ve defteri kapayacak bir hükümet değil.
Programı hazırlayanlar, seçimin dışında yapılacak işleri olduğunu da ifade etmek istemişler.
Öyleyse herkes bunu dikkate almalı.
Diğer partiler, özellikle de CHP, bürokrasi, komşular, müttefikler...
Öncelikle de CHP diyoruz, çünkü onun durumu özellik gösteriyor.
CHP hükümete, "hemen seçim olacak" diye girmedi.
Kendi hesabına göre, yükselen grafiği çok erken bir seçimde CHP'yi zirveye taşıyabilecekti.
Koalisyona girip hükümetin günahlarına da ortak olmak CHP'nin yükselme hızını kesebilirdi.
Ama CHP, Refahyol'un gitmesi için kurulan ülke çapındaki ittifakın dışında da kalamazdı.
Öyleyse; Yılmaz hükümeti desteklenirse Refahyol'u götürenlerle birlikte hareket edilmiş ve hemen seçim sağlanarak da CHP'nin siyasi çıkarı korunmuş olurdu.
Birinci hesap tuttu da ikincisi pek tutmadı gibi görünüyor.
Hükümet programından çıkan anlam bu.
Yani CHP'nin işi zor. Programda hemen seçim yok diye hükümetten desteği çekse kamuoyunun büyük bölümünün tepkisini çekebilir.
Seçimin gecikmesini, hükümetin seçim değil de icraat hükümeti oluşunu sineye çekse, hesap ettiği yükselen grafik inmeye başlayabilir.
Bu açıdan bakınca program herkesten çok CHP'yi ilgilendiriyor gibi.
Tabii onun tutumu da tüm Türkiye'yi...
* * *
MESUT Yılmaz'ın belirttiği gibi programın ana hedefi; toplumsal uzlaşma.
İkinci hedefse temsilde adaleti, yönetimde istikrarı sağlamak. Bunun içinse yeni seçim için nüfus sayımı ve kütüklerin tanzimiyle yeni yasal hazırlıklar gerekli.
Yılmaz ekonominin seçim ekonomisi tahribatına sokulmayacağını da belirtiyor.
Üçüncü önemli hedef 8 yıllık kesintisiz eğitim.
Başta da dediğimiz gibi, bunların uygulanması, yazılmasından zor...
Toplumsal uzlaşma, adaleti ve istikrarı sağlayacak seçim, Türkiye'yi seçim ekonomisi savurganlığına sokmama ve 8 yıllık kesintisiz eğitim...
* * *
HER program yeni bir umuttur.
Ama Türk halkı hep hayal kırıklığına uğradığı için çoğunluk yine de uygulamaları bekler.
Bu arada acelecilik edenler de var.
DYP'den Hasan Ekinci, RP'den Oğuzhan Asiltürk bu acelecilerden.
DYP; programı da bahane edip, "hükümetin demokrasi özürlü" olduğunu söylüyor.
DYP'ye göre "Bu hükümet milletin değil, devletin hükümeti."
Bilimsel bir program eleştirisiyle bu sözlerin ne ilgisi var?
Oysa yıllarını iktidarda geçirmiş DYP'ye ve Ekinci'ye dört dörtlük bir program eleştirisi yakışmaz mı?
Asiltürk'se programı; "Bol bol edebiyat yapmışlar" diye eleştiriyor.
Haklı olabilir, o edebiyatı Erbakan Hoca'dan tahsil etti; anlar.

Son yılların en ilginç basın toplantılarından birine dün tanık olduk.
Refahyol'un İçişleri Bakanı Meral Akşener'in basın toplantısı bir bakıma meydan okuma şeklinde geçti.
Akşener, "hiçbir tehdidin kendisini korkutmayacağını" söyleyerek cesaret gösterisi de yaptı.
"Orakoğlu'na ordu içinde istihbarat yapması için emir vermediğini" söyleyen eski Bakan, "Gerekseydi emir vermekten de çekinmezdim" dedi.
"Köstebek", "casus" gibi tanımlamaları reddeden Akşener, "Yapılan istihbaratın tamamen yasal olduğunu, görev olduğunu" vurguladı.
Bu nedenle "Orakoğlu'nun kendisinden emir almasına da gerek olmadığını" anlattı.
Genelkurmay'da kurulan "Batı Çalışma Grubu"nun yasal olmadığını ifade eden eski Bakan, bu grubun sonradan açıkladığı gibi irticai faaliyetleri izlemek için değil darbenin altyapısını hazırlamak için kurulmuş olduğunu ima etti.
Orakoğlu'nu savunan Akşener onu görevden alma nedeninin Genelkurmay'ın isteği olduğunu açıkladı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin temel kurumlarının çatışmasını aleni şekilde ortaya koyan bir basın toplantısı...
Devlet kurumlarının birbirlerinin arkasına "hafiye" taktığı, birbirleri hakkında raporlar hazırladığı bir ülke nasıl yekvücut olarak ayakta kalabilir?
Çok partili yeni hükümet, yalnızca bu tehlikenin uzaklaşmasına neden olduğu için bile yararlı sayılmalı.

Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr